Elveda Sarp Yılmaz 💔
141.BÖLÜM
Gökyüzünün kızıldan maviye çaldığı saatledi. Yamaç arabasını kebapçı dükkanının önüne park edip indi. Kapıdaki korumalar adamı görüne hareketlenmişler hemen içeri haber vermişlerdi. "Selamun aleyküm Celal pappa içerde mi?" diye sordu sesi son derece enerjikti. Korumalar içerden gelen onay üzerine Yamaç'ın üzerini arayıp yolu açtılar. Mekan dolu olmamakla birlikte boşta sayılmazdı. Sağ ve sol tarafa eşit şekilde toplanmış masalarda bir şirketin kutlama yemeği yapılıyordu. Celal kebap ocağının başında üzerinde mutfak önlüğü ile oturmuş etleri çevirirken en az Yamaç kadar güler yüzlü bir şekilde seslendi "Evlaat hoş geldin. Kaynanan seviyormuş ha bak bu etler benim özel tarifimden." Diyerek. Yamaç gülerek geçip karşısındaki uzun bacaklı tabureye oturdu. "Kaynanam severdi ya tanıyabilecek vakti olsaydı elbet severdi. Kız babasısın sen benim gibi damadın olaydı sevmez miydin?" diye sorarken. Celal adamın özgüveninden her karşılaştıklarında zaten çok etkileniyordu. Hayranlıkla kafasını salladı. "İsterdim ya... Benim melek kızım hayatta olsaydı elbette isterdim. Ama senin hanımda fena değil haaaa!" diye yanıtladı Yamaç'ı. Ardından başlarında bekleyen adamlarına işaret edip bir kadeh Yamaç'a bir kadeh kendisine rakı doldurttu. Bir süre iki tarafta sessizce birbirini izledikten sonra "Mahallenin hesabını sormaya geldin." Diyerek lafa girdi Celal. Yamaç içkisinden bir yudum alıp kafasıyla onayladı. "Buna nasıl cesaret ettin gerçekten şaşkınım. Tabi birde benim dostumu, kardeşimi alma hatası var ki... offf deli cesareti."" Diyerek. Celal güldü "Sende çıktın geldin tek başına bana hesap sormaya. Asıl bu deli cesareti." Diyerek.O esnada Celal'in hemen yanı başında duran sağ kolu Davut'un telefonuna bir mesaj gelmişti. Yamaç gülerek baktı adama "Seni birine benzetiyorum ama çıkaramıyorum ya... Neyse mesajına bak sen." Diyerek. Ama Davut kımıldamamıştı bile. "Yahu belki önemli bir şey baksana." Diye diretince Yamaç, Celal ve adamı birbirlerine baktılar. "Yanlış anlama Celal bey amcacığım senin whatsappın yokmuş güvenlik falan sanırım eski telefonun mecbur bu adama gönderiyoruz." Diye ekleyince Yamaç, Davut hemen telefonu çıkarıp gelen fotoğrafı Celal'e gösterdi. "Aaa dur bende bakacağım kim... heh o en büyüğümüz Cumali abim tanırsın sende Celal bey amcacığım. En büyük hobisi otoparklara çökmek vazgeçiremedik şu huyundan. Hayır o kadar dedim bak bu mekan Celal Bey'in en sevdiği mekanmış yapma etme yok dinlememiş görüyor musun?" derken ellerini birbirine vurdu Yamaç. Cumali Celal'in aynı zamanda kasa olarak kullandığı mekanda tüm adamları yan yana sıraya dizmiş karşılarındaki sandalyede elinde çayı oturuyordu. "Hadi ben gidiyorum." Derken ceketinin fermuarını çekip kapıya doğru döndü Gamze. "Aman ha bak dikkat et ben burada bekliyorum en ufak bir terslikte çaldırsan yeter." Dedi Kemal dikiz aynasından kıza bakarken. "Ayyy sen benim için endişeleniyor musun?" diye sorarken bir çocuk gibi kıkırdadı Gamze. "Ne alakası var be neticede operasyona gidiyorsun. Meke'de olsa aynını diyecektim." Diyerek kafasını öbür tarafa çevirince Kemal Gece güldü. "Dikkatli ol Gamze hadi gazan mübarek ola." Diyerek uğurladı kızı. O sırada bir taksi sokağın başında durmuştu. "Aha öğretmende geldi." Diyerek doğruldu Kemal. Genç kız ince topuklularının üzerinde Arnavut kaldırımlı dar sokakta ağır ağır yürüyordu. Gece usulca arabadan inip hemen önünde ilerleyen kızı arkadan yakaladıktan sonra ağzını kapayıp bayılttı. Kemal'in de yardımı ile kızı arabaya bindirip elini ağzını bantladıktan sonra dağınık saçlarını ensesinde toplayıp yan aynadan son kez kendine baktı "Tamam elim yüzümde düzgün olduğuna göre gittim ben dikkatli ol." Deyip çantasını eline aldı.