Bölüm 2
Gece kalabalık sofraya bakarken uzun zamandır böyle bir an yaşamadığını fark etti. Aile her şeydi işte uzakta olsanız her akşam aynı masaya da otursanız fark etmiyordu. Saf sevgiydi. Acıyı, mutluluğu, hastalığı her şeyi paylaşmaktı. Bu masada büyümüştü Gece. Bu evde, bu bahçede, bu mahallede. Kök diye bir şey vardı ve insan elbet bir gün köklerine çekiliyordu er ya da geç.
Masayı toplamak için ayaklanan Saadet'e eşlik etti. Onlarla birlikte bütün kadınlar ayaklanmıştı. Mutfakta gelen tabakları sıyırırken Saadet koluyla dürttü Gece'yi "Ne iyi ettin de geldin. Valla tam zamanıydı." dedi çaktırmadan Sultan'ı işaret ederek. "Bilmiyorum valla Saadet Abla ortalık çok karışık anlaşılan." dedi Gece bulaşık makinasının kapağını kapatırken. "Hem de nasıl. Bilmiyorum neyi ne kadar biliyorsun ama..." derken Saadet Ayşe'nin geldiğini görünce sözünü yarım bırakmış işine dönmüştü. Gece kadının kulağına eğilip "Valla senin Salih'ine kavuştuğunu biliyorum en azından." dedi. Saadet gülümsedi " Darısı başına." O esnada Karaca mutfağa girdi "Saadet abla babaannem çayı soruyor." diyerek. Kadın hemen tepsiyi alıp içeri koşturdu. Gece kısa bir bocalamanın ardından şekerliği alıp ardından gitti.
Erkekler çalışma odasına çekilmiş salonda İdris, Sultan ve Damla kalmıştı sadece. Elindekini Sultan'ın önündeki sehpaya bırakıp ceketine uzandı. "Ben artık gideyim." Sultan dikildi birden "Ne demek gideyim? Nereye gideyim? Kızım senin evin burası." Gece kadının omzuna dokundu " Bir de gidip babamın evini göreyim Sultan anne. Biraz mahalleyi de dolanırım." Dedi. "Asla olmaz Gece o eve yıllardır giren yok katiyen orda kalamazsın." Gece elektrik akımına yakalanmış gibi irkildi. Burada da kalamazdı bir telaş Saadet'e döndü. "Gidip geleceğim. Zaten Saadet ablada kalacağım ben. Bir göreyim içim rahat etsin." dedi. Sultan hanım tam ağzını açmıştı ki İdris söze girdi "Bırak hanım kız gitsin baksın ne var ne yok elbette burası evi Saadet ablası ile planlar onlar." Gece onaylar anlamda başını salladı. Elinde çay tepsisi yanı başında dikilen Saadet'te çok memnun olmuştu bu plandan.
Kapıdan çıkarken Yamaç, Selim, Cumali ve Salih'inde çıktıklarını gördü. Bir açıklama da onlara yapmamak için arka tarafa dolanıp yürüme yolundan ana kapıya vardı. "Salim çabuk aç kapıyı!" dedi nefes nefese. "Aaaa! Gece abla valla hiç değişmemişsin ha! Ben bebeciktim seni en son gördüğümde inan görür görmez şıp diye tanıdım." dedi genç adam. Gece güldü o sırada arabaların motor sesi duyuldu. "Tamam Salim evet değişmedim pek hadi ablacım aç kapıyı." dedi. " Annem de geçen gün içine doğmuş gibi seni andı Allah seni inandırsın. O kız gitti ecnebi memleketlerde bir başına ne yapıyor ne ediyor diye hayıflanıyordu." dedi Salim. Arabanın far ışıkları demir kapıya vuruyordu. "Tamam Salim'ciğim ben artık bir süre buralardayım Kamile teyzeyi mutlaka ziyaret ederim aç kapıyı." sabırsızlığı iyice belirginleşmişti kızın. "Abla abimlerde çıkıyor dur bekle onlarla gidersin." dedi Salim o sırada iyice yaklaşan arabaya işaret etmek için kolunu kaldırmıştı ki Gece ani bir hareketle Salim'in kolunu kavradı sırtına döndürüp dizleri üzerine çöktürdü elindeki kumandaya kendisi bastırdı ama iş işten geçmişti. Koçovalı kardeşler çoktan Gece'yi fark etmişti." Cici bebe kızım ne yapıyon çocuğa?" dedi Cumali kafasını çıkarıp. Gece gülümsedi "Çok özlemiş beni Cumali abi hasret gideriyorduk." Salim bir şeyler demeye çalıştı ama Gece eliyle ağzını kapattı. "Nereye gidiyon hem sen?" dedi Cumali. Gece yan gözle arabaya baktı. Yamaç hariç hepsi onu izliyordu. "Buradayım ben Saadet ablaya geçeceğim." Cumali onaylar anlamda kafasını salladı ve selam verip uzaklaştı. Altında kıvranan Salim'i bırakan Gece gömleğini düzeltti. "Ulan Salim dua et bıraktı Cumali abi yoksa seni deşerdim." dedi Salim güldü. "Abla ne bileyim bu yasaklar sana işlemez diye düşünmüştüm. " dedi. Gece parmağını sallayıp büyük demir kapıdan dışarı çıktı. Bir süre sakin sakin ilerledikten sonra etrafta kimsenin olmadığından emin olup koşmaya başladı beş yüz metre kadar ilerde ağaçların arasında onu bekleyen siyah jipe binip oradan uzaklaştı...