( Müzikler eşliğinde okumanız tavsiye edilir.)
ALTERNATİF FİNAL SEÇENEĞİ
Net final olarak bu fikri yazmış olsaydım Gece yol kenarında doğum yaparken tuzağa çekilen Koçovalı kardeşler araçlarından inmeden son anda Selim Kemal'in aramasını cevaplayınca kadınların iyi olduğunu öğrenip o feci sondan kurtulacak. Hastaneden kendilerine ulaşan Damla'dan durumu öğrenen Yamaç soluğu karısının ve kızının yanında alacaktı.
6 AY SONRA
Mavi'nin gelişi eve tam anlamıyla neşe getirmişti. Oldukça uysal ve güleç bir bebekti. Tüm aile etrafında pervane oluyor Gece'ye neredeyse iş bırakmıyorlardı. Her ne kadar akılları Nergis belasında olsa da genel olarak huzurluydular. Gece ve Yamaç kızlarının doğumu ile tam anlamıyla bir aile olmuşlardı. İki özgür, ipe sapa gelmez ruh küçücük bir bebeğin pervanesiydi şimdi. Mavi'nin hayatına girişiyle daha oturaklı daha sakin bir kadın olmuştu Gece'de. Tek aksiyonu acıkınca kıyametleri koparan kızına yetişmek için koşturmaktı. Elinde silah değil bir biberon taşıyordu artık.
Nergis ise kelimenin tam anlamıyla delirmişti. Koçovalılar'a küçük oyunlar oynuyor ama asla zarar verecek kadar yaklaşamıyordu. Koçovalılar ise birkaç kez çok yaklaşsalar da bir türlü yakalayamıyorlardı kadını. Aralarındaki artık psikolojik bir savaşa dönüşmüştü resmen.
Koçovalı kardeşler kahvede oturmuş Nergis'in son marifetini konuşurken Gece girdi içeri. Olanları oda duymuş öfkeyle çıkıp gelmişti. "Niye bulamıyoruz biz bunu ya." Diye yakınırken gözü masanın üzerindeki kutuya ilişti. Kutuda Gece'nin çocukluk, gençliğine ait fotoğraflar vardı. Yavaşça gelip eline aldı. Beş yaşında... on iki yaşında... yirmili yaşlarında İtalya'da... en son Mavi'nin fotoğrafı çıkınca karşına gözü dönmüştü resmen kızın. Mavi'nin fotoğrafının arkasında "Her zaman bir adım uzağındayım canım yeğenim." Yazılı bir not vardı. Öfkeyle savurdu fotoğrafları. "Bul bana bu kadını Yamaç. Bul! Ama onun öyle tek bir kurşunla ölmesini istemiyorum. Yavaş yavaş ölecek. Oturup izleyeceğim bende. Kıvranacak acı çekecek." Derken gözleri bambaşka bakıyordu Gece'nin.
O günün akşamında tüm aile yemekteyken kapı çalındı. Mavi'yi uyutmuş sofraya yeni inen Gece "Ben bakarım." Deyip açınca kapıyı Kemal ve yanında tanımadığı bir çocukla karşılaştı. "Hoş geldin. Hayrola." Derken kenara çekilmiş geçmeleri için yol vermişti. İçeri giren Kemal "İyi akşamlar afiyet olsun." Derken mahcuptu. Masanın en başında oturan Yamaç "Gel Kemal'im gel." Diyerek yer göstermişti ama "Abiler biz bir konuşsak. Bu arkadaşın adı Zafer. Bize söyleyecekleri var." Derken diğerlerine de bakmıştı Kemal. Birkaç dakika içinde hep birlikte çalışma odasına geçmişler herkes her zaman ki yerine oturmuştu. Odaya en son giren Gece gelip Yamaç'ın yanına masanın kenarına oturdu. "Abi Zafer'i hatırlarsınız aslında bu Enver'in uçağının geldiğini de o haber vermişti zamanında." Deyince Kemal "Aaa evet sağ olasın aslan parçası güzel hamleydi." Dedi Salih. Çocuk mahcupça eğdi kafasını. "Şimdi Nergis'i arıyoruz ya bir şeyler duymuş onu haber vermeye gelmiş bana. Bende gel abilere anlat dedim." Derken sözü delikanlıya bıraktığına dair bir hareket yaptı. "Abi havaalanında yer hizmetlerinde çalışırım ben sağ olsun zamanında İdris baba yerleştirmişti. Ama alandaki herkesi de bilirim sohbetimi ederim. Bu gün yemekte bir şey çalındı kulağıma. Nergis Taşlıca falan diye duyunca kulak kabarttım. Kabin görevlisi arkadaşlar konuşuyordu kendi aralarında. Onun jetinde çalışıyorlarmış. Huzur vermiyor bir zırt pırt Nice İstanbul arası mekik dokutuyor falan diye." Anlatırken Zafer Yamaç dirseklerine yaslanıp dikleşti. "Bugün gelmişler işte. Ertesi gün sabaha karşı kalkacaklarmış yine." Deyince Zafer kardeşler birbirlerine bakıp gülümsedi. "Peki Zafer sen..." diyordu ki Yamaç "Abi her türlü sokarım. Alana gelin yeter." Diyerek tamamladı çocuk cümleyi.