Bölüm 112

425 21 12
                                    

112. Bölüm
Bölüm Şarkısı : Melek Mosso- Keklik Gibi
Songül üzerinde gelinliği elinde Akın'ın damatlığı Çukur sokaklarında bitkin bir şekilde yürüyordu. Acı haberi Çukur'da oturan teyzesinden aldığı gibi soluğu Çukur'da almıştı. Makyajı akmış gelinliğinin uzun kuyruğu toz toprak içinde kalmıştı. Dalgın dalgın yürürken cenazeye gitmek için yürüyen gençleri görüp arkalarından seslendi. "Bakar mısınız? Akın'ı gördünüz mü acaba? Koçovalıların Akın." Dedi gülümseyerek. Gençler bir kıza bir bir birlere bakıp kafalarını önlerine eğdiler. Songül onlardan cevap alamayacağını anlayınca derin bir soluk bırakıp elindeki damatlığı özenle tutmaya devam ederek sokağın ilerisine doğru yürümeye başladı yeniden. İlerledikçe kalabalık artıyordu ama kimse kızın sorusuna cevap vermiyordu. Camiye çıkan hafif rampanın ucunda Gece'yi görünce gülerek eteklerini toplayıp koşturdu Ongül. Kızı o halde gören herkes şaşkınlıkla bakıyordu. "Ay Gece abla sen bilirsin Akın nerede? Nikahımız vardı bizim bugün şeyyy yani kimseye söylemeyecektik şimdilik ama geç kaldı bende merak ettim bakmaya geldim." Dedi kız bir solukta. Kalabalıkta hıçkırık sesleri yükselmişti. "Damatlığı da ütüledim. Ayy abla bir görsen bir yakıştı Akın'a inanamazsın." Dedi kız elindeki takımı okşayarak. Gece sesli bir şekilde yutkundu. "Eee nerede abla Akın? Valla ayıp oldu memura ya." Diyerek etrafına bakındı kız. O sırada Karaca gelip kızın elini tuttu. "Akın yok Songül. Gitti. Benim abim senin sevgilin Akın öldü." Dedi dümdüz bir sesle. Songül içten bir kahkaha attı "Ay sorma ya teyzemde dedi öyle birşeyler deli mi ne?" diyerek. Karaca kızın avucundaki elini daha da sıktı "Songül Akın öldü." Dedi sertçe. Genç kızın yüzü gölgelendi. "Karaca Akın nerede?" diye sordu Songül yeniden sesi ciddileşmişti. Karaca gözyaşlarına hakim olamıyordu kıza sert bir tokat attı. Tokatın etkisiyle kafasını yana çeviren Songül cami kapısından Koçovalı kardeşlerin omuzlarında çıkan tabutu fark edince önce elindeki damatlık yere düştü ardından Karaca'ya döndürdü kafasını "Ölmedi." Dedi inleyerek. Gece nazikçe Karaca'yı kendine çekip göğsüne bastırdı. Ama Songül'de kayış kopmuştu. Boğazını yırtarcasına bir çığlık koptu dudaklarından. Ağlamaya hazır ahali kızın feryadı ile ağıt yakmaya başlayınca az önceki sessizlikten eser kalmamıştı. Selim bir an sendeleyince hazırda bekleyen Meke hemen devraldı tabutu. Kendi yerini Salim'e bırakan Yamaç Karaca ve Gece'nin yanına gelip karısı ve yeğenini koluna alarak cenaze alayına karışıp mezarlığa doğru yürümeye başladı. Salih yerini Ferhat'a bırakıp Saadet'in yanına gelince kucağındaki İdris'i almak istedi ama kadın oğluna öyle sıkı sarılmıştı ki üsteleyemedi. Sultan Hanım bitmişti. Ne tek bir laf ediyor ne yüzünde bir mimik beliriyordu. Damla hemen yanında yürüyen Cumali'nin eline sarıldı sıkıca adam bitmişti resmen.
Defin işlemleri yapılırken Gece uzak bir noktada bir ağacın altına çökmüş bakışlarını tanıdık mezar taşlarında gezdiriyordu. Cihangir Karadağlı. Mücahit Savcı. Akşın-Celasun Gümüş. Güneş Uzun. Azra Sancar. Kahraman,Nedret,Acar,İdris,Ayşe,Sena ve şimdi de Akın Koçovalı. "Daha kaç kişlik yer kaldı bu mezarlıkta?" diye fısıldadı kendi kendine. Olanlara akıl erdiremiyordu. Bıkmış, bitmişti. Yeğeninin mezarına toprak atan kocasına takıldı gözü. "Daha kaç savaştan sağ çıkabileceğiz?" dedi inleyerek. Onun hemen yanında üzerinde gelinliği çamur içinde feryat figan ağlayan Songül'e bakınca hıçkırıklarına engel olamadı. Bir gün onun yerinde ben olacağım yada Yamaç diye geçirdi içinden. Çaresizlik, öfke tüm benliğini kaplamıştı. Ama en kötüsü ne yapacağını nereden başlayacağını asla bilemiyordu.

 Ama en kötüsü ne yapacağını nereden başlayacağını asla bilemiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çukur'da Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin