BÖLÜM 7Gece mutfağa girdiğinde evin kadınları sofra telaşındaydı. Hemen montunu çıkarıp Ayşe'nin elindeki tabakları aldı. "Nerelerdesin sen?" diyen Sultan'ın sesiyle irkilmişti. "Buradayım Sultan anne mezarlığa falan gittim." dedi kadına bakmamaya özen göstererek. Sultan geçip masaya oturdu. "Ne oldu bugün kahvehanenin önünde?" dedi kadın Gece'nin damarları atmaya başlamıştı Sultan 'ı çok severdi onu olmayan annesinin yerine koyardı ama bu sorgucu tavrına oldum olası katlanamıyordu. Tam cevap verecekti ki İdris ve oğulları girdi içeri. "Ne olacak benim aslan kızım abilerini, ailesini korumuş." dedi İdris gururla. Erkeklerin yüzünde hafif bir tebessüm oluştu ama Sultan gayet sertti. "Ben yeteri kadar insan için endişe ediyorum bir de sen eklenme " dedi. Gece elindeki son çatalı da yerine yerleştirip dikleşti "Benim ailem tehlikede ise Sultan anne ben evde oturup fasulye ayıklayamam. Bu seni endişelendirecekse üzgünüm çünkü bu durum hep böyle devam edecek. Ben ailemi korurum." dedi. İdris ve Cumali'nin yüzünde gurur vardı ama diğerlerinin gerginliği açıktı. "Sessizliği Yamaç bozdu. "Ben biraz uyuyacağım size afiyet olsun." deyip üst kata çıktı.
Gece Sultan'ı kendisine karşı kışkırtmak istemiyordu hele aklında bunca plan varken en son istediği şey bu olurdu. Bu sebeple yemek boyunca gülümsedi çay servisini, mutfağın işini hepsini kendisi halletti. Yatmak için Saadet'in evine geçti yine. Odaya girdi silahını çıkarıp komodinin çekmecesine koydu. Montunu yatağın ayak ucuna attı ve bir çuval gibi bıraktı kendini yatağa. Karanlık odada yatağa uzanmış tavanı izliyordu. Düşünceleri karmakarışıktı aklındakileri çözümlemek bir yana hangisini düşüneceğini bile bilmiyordu. O sırada küçük bir tık sesi duydu. Önemsemedi. Ses ikinci defa gelince kafasını hafifçe çevirip cama baktı. Çok geçmeden bir ses daha duyuldu. Yavaşça yatağından kalktı aslında bu sesi tanıyordu. Kalbi gümbürdemeye başladı. Ses dördüncü defa duyulmuştu. Heyecanla perdeyi sıyırıp camı açtı. Yamaç... o çok sevdiği adam tıpkı eski günlerdeki gibi saçağın altına gizlenmiş ona bakıyordu. Gece güldü" Ne yapıyorsun Allah aşkına büyümedik mi?" dedi kısık sesle. Yamaç olumsuz anlamda kafasını salladı ve eliyle gel işareti yaptı. "Hımmm... Madem büyümedik her şey aynı olsun o zaman." diyerek pencerenin pervazına tırmandı. Çıkıntılara yan yan basarak diğer pencereye oradan da saçağın demirlerine tutunup aşağı adamın yanına indi. "Hadi çabuk Saadet abla görmeden." dedi Yamaç. İkisi de gülerek koşturdu.
Çalışma odasına girip kapıyı kapattılar. "Ne yapıyoruz burada?" diye sordu Gece. Yamaç duvarın dibindeki televizyon dolabını açtı elindeki kaseti eski usul oynatıcıya koydu. Gece şimdi anlamıştı yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Eski televizyonun ekranı aydınlanınca adamın kendisini izlediğini fark edip bocaladı. Film oynamaya başlayınca Gece gülmeye başladı. "Bu defa bitireceğiz." dedi Yamaç şimdi oda gülüyordu. "Kimse gelmeden?" dedi Gece eski tecrübelerine dayanarak söylemişti. "Kimse gelmeden "dedi Yamaç. Yan yana geçip televizyonun önünde yere bağdaş kurdular. Dirty Dancing tüm renkleri ve neşesi ile ekranda dönmeye başlayınca ikisi de garip bir huzur hissetti. "Demek izledin ha? " dedi Yamaç. Salih ile gönderdiği notu aldığını belli ediyordu. Kafasını salladı kız "1552 kere falan" dedi. Yamaç güldü "O kadar yani" dedi. Kız kafasını salladı " Ama hiçbir seferinde o ilk dans birlikte izlediğimiz de olduğu gibi keyifli gelmedi" dedi. Yamaç kısa bir an bocaladı "Yakalanma korkusu olmadığındandır o." dedi gülerek.
Filmi ilk kez çocukken bir bayram günü gittikleri lunaparkın girişindeki panoda görmüşlerdi. Gece dans etmeyi çok severdi. Yamaç afişteki kızı görünce onu çağırmış birlikte uzun uzun bakmışlardı. O afişi hiç unutmayan Gece on iki on üç yaşlarındayken mahallede bir komşularının evinde filmin kasetini görünce çok heyecanlanmış çok sevdiği tetrisine karşılık kaseti alıp Yamaç'ın yanına gelmişti. İki çocuk ilk önce Sultan'dan izin istemişlerdi ama kadın izin vermemişti. İki kafadar çalışma odasında video oynatıcı olduğunu keşfetmiş gizli gizli izlemek için türlü numaralar çevirmişlerdi ama asla otuz dördüncü dakikadan öteye gidememişlerdi. Her defasında birilerine yakalanmamak için apar topar kaçmışlardı. Gece'nin on sekizinci yaş gününde Yamaç o dönem yeni piyasaya çıkmaya başlayan oynatıcılardan kiralamış kıza sürpriz yapmıştı. Gece çok mutlu olmuş çok heyecanlanmıştı. İkisi de o dönem kalplerinde filizlenen şeye anlam veremedikleri için sadece birbirlerini mutlu etmeye güldürmeye çabalıyordu. Yan yana oturmuş filmi izlerken otuz altıncı dakikaya geldiklerinde Yamaç "Bak şimdi kızın belinden tutup döndürecek." demişti. Gece bunu nerden bildiğini sormuş Yamaç kekelemişti. "İzledin değil mi? Bensiz izledin?" diyerek sinir krizleri geçiren Gece hem günü hem oynatıcıyı hem de Yamaç'ı paramparça edip yine izleyemeden çekip gitmişti.
"Az kaldı." dedi gülerek Gece. "Dakika otuz." dedi Yamaç. Sessizce güldüler tam da o anda kapının önünde telaşlı ayak sesleri duyuldu. "Hayır ama yaaa." dedi Gece gülmesini bastırmaya çalışarak. Yamaç telaşla televizyonu kapattı. Kız çoktan masanın altına saklanmıştı. Cumali Koçovalı sertçe kapıyı açtı "Hahh buradamıydın bebe hadi gidiyoruz haber geldi." Dedi Yamaç yan gözle masaya baktı. "Hadisene oğlum." dedi adam tekrar. Yamaç montunu alıp hareketlendi. Gece masanın altından kafasını uzatıp omuz silkerek güldü. Yamaç kıza bakıp hızlıca kapıdan çıkıp gitti.