67.BÖLÜM
"Songül." Dedi Akın sessizce. Gece ile birlikte sahil kenarında bir bankta yan yana oturuyorlardı. "Songül mü?" diye sordu Gece şaşkınlığı ifadesine yansımıştı. "Bulmuş. Ben bulamadım yıllardır o nokta atışı bulup koydu karşıma." Dedi. "Siz... Bitmişti." Diye karşılık verdi Gece. Akın güldü "Amcamla siz de bitmiştiniz." Dedi. "Anlattıklarım doğruydu. Fotoğraf video koydu önüme. Kafam karıştı aklım gitti. Sonra kendime gelmeye başlayınca ofisini bastım bir gün. Dayadım silahı kafasına. Kımıldamadı bile. Sadece dönüp bilgisayarın ekranını çevirdi. Hiç değişmemiş abla biliyor musun? Kaşı gözü saçı aynı. Kaldım öyle yapamadım tabi hiçbir şey. Sadece o olsa alayım kolumun altına sarıp sarmalayıp koruyayım ama ailesi kardeşleri herkesi bulmuş şerefsiz. Sustum mecbur bir yolunu bulana kadar sustum işte." Derin bir soluk verdi Akın. "Beni ispiyonladın." Dedi Gece ne kızgın ne sinirliydi düz bir sesle öylesine söylemişti bunu. "Evet ispiyonladım çünkü o malın ortalığa yayılmasını istemiyordum. Elim kolum bağlı ben bir şey yapamıyorum adım kadar emindim senin kuzu kuzu vermeyeceğinden." Diye cevapladı çocuk. Uzunca bir süre sessizce denizi izlediler. İkisi de sevdiğini, sevdiklerini korumak için düşmüşlerdi bu girdaba şimdi ikisinin de eli kolu bağlıydı. "Yamaç." Dedi Gece sessizce. Akın anlamamıştı dönüp kıza baktı. "Ben o videoyu izledim." Dedi çocuğa bakmadan. Akın doğrulup kıza döndü. "Nazım'ı sıkıştırdım eve saldırdığınızda ben oradaydım sizden on beş yirmi dakika önce izlemiştim videoyu." Yutkunup gözüne dolan yaşları bastırmaya çalıştı. "Yamaç vurdu. Ama öyle fotoğraf o kısacık video gibi değil inan bana hepsi planmış zorunda kaldı İdris Baba yalvardı vur oğlum beni diye." Ağlamaya başlamıştı. "Annen, Karaca, babaannen herkes elindeydi kafalarında birer silah. Mecburdu." Dedi. Akın denize doğru birkaç adım gidip geri döndü. Kızı kendine çekip sıkıca sarıldı. "Halledicez abla bulucaz bir yolunu." Gece'de sıkıca sarıldı "Bulmak zorundayız Akın. Sevdiklerimiz için bulmak zorundayız." Dedi.Akın ve Gece yoğun bakımın olduğu koridora girdiklerinde telaşla koşan doktorları görüp kalakaldılar. Elektronik kapı bir açılıp bir kapanıyor türlü türlü alet edevat taşınıyordu. Gece donup kalmıştı. Akın koşup diğerlerinin yanına gitti herkes odayı gören pencerenin önüne toplanmıştı ama kapalı perdeden hiçbir şey göremiyorlardı. "Allah'Im ne olur." Dedi Gece kalbi deli gibi çarpıyordu. "Şimdi olmaz Yamaç hayır." Dedi gözyaşları öyle hızlı akıyordu ki görüşü bulanıklaşmıştı...
"Akşama balık var balıııkk..." diye bağırıp ahşap eve doğru yürürken Mavi'yi kaldırıp omzuna aldı Yamaç. Gece veranda da durmuş kocası ve kızının gelişini izliyordu. "Bayık buyduk anneeeee. Bissürü hem de." Dedi Mavi küçük kovasını kaldırırken. "Afferin benim kızıma hadi getir de pişirelim." Dedi Gece. Yamaç gelip karısının önünde diz çöktü. "Kraliçem prensesiniz ve ben sadık köleniz bu balıkları sizin için özenle tutup aşkla getirdik." Dedi. Gece Mavi'nin uzattığı kovaya baktı içi oldukça doluydu. "Hımmm beni şaşırtıyorsunuz şövalyem." Diyerek kızını kucağına aldı. "Baksana kızım şunlara derya kuzusu mübarek. Hey yavrum hey çok uğraştık ama." Dedi Yamaç şımararak. Tam ayağa kalkarken Gece adamın yaka cebindeki kartı çekip aldı. "Hımmm evet bence de bir emek harcandığı doğru balık tutmaya limanın öteki tarafına gittiğinizi varsayarsam bu balıkçı çarşı içinde epey yürümüş olmalısınız." Dedi. "Ya baba yaaa." Diyerek isyan etti Mavi. "Hee şey o yan taraftaki abi verdi onu yoksa gidip balıkçıdan balık alıp biz tuttuk diyecek kadar beceriksiz değiliz biz." Dedi Yamaç. "Of baba sus sus yakayandık işte yine dedim sana annem inanmaz dedim." Diye isyan etti küçük kız. "Ama Mavi kuşum bir dinler misin?" dedi Yamaç kıza şirinlik yaparak Mavi annesinin kucağından yere inip "Seni biy daha biy yere götüymücem hep yakayanıyoysun." Diyerek eve doğru yürüdü. "Mavi bi dakika dinler misin? Mavi .... Mavi..." Yamaç sayıklamaya başlamıştı. Yaşlı doktor neşeyle gülümsedi. "Kim bu Mavi çağırın gelsin." Dedi hemşirelere dönerek."Mavi kim ? yada ne?" diye sordu hemşire kapıya çıkıp. Herkes birbirine baktı. Kalabalığın gerisinde duran Gece gözlerini kapamış dua ediyordu. Hemşirenin söylediklerini idrak edince "Ben." Dedi bağırarak...
Nedret Acar'ın doğumu için hastaneye kaldırıldığı akşam Gece ve Yamaç bahçede oturmuş doğacak bebeği hayal etmişlerdi. "Adını ne koyacaklar acaba?" diye sordu Gece. Yamaç omuz silkip "Abim Acar diyordu ama yengem ne der bilemedim." Dedi. Gece gözlerini kısıp baktı sevgilisine "Sen olsan ne koyardın?" diye sordu. Yamaç çapkınca gülümsedi "Bizim bebeğimize mi?" Kız utanmıştı cevap vermedi. "Ben olsam.... Mavi koyardım." Dedi eliyle kızın çenesinden tutup. "Gözlerin gibi mavi. En sevdiğin şey gökyüzü, mavi... içinde özgür hissettiğin su, deniz, oda mavi... En önemlisi gece... Mavinin en koyu tonu gecedir hep." Dedi...
Şaşkın bakışlar arasında koşup içeri girdi Gece birkaç dakika içinde hazırlanmış Yamaç'ın bulunduğu bölüme geçmişti. "Geldim sevgilim." Dedi yavaşça adamın elini tutarak. Yamaç yavaşça araladı gözlerini. "Şükürler olsun." Dedi Gece ağlayarak. Eğilip adamın elini öptü. "Geri geldin bana geldin yeniden." Dedi. Yamaç gözlerini tamamen açıp ışığa alışınca hafifçe öksürdü. "Gece. Mavi." Diye mırıldandı kısık bir sesle. "Mavi'yi gördüm." Diye devam etti. Bir şey diyemedi Gece. "Olabilirdi... dümdüz sade bir hayatımız." Diye mırıldandı Yamaç kendi kendine. Gece eğilip adamın yanağına bir öpücük kondurdu. "Sen bir iyileş yine olur." Dedi. Yamaç kıza bakarken yavaşça kapandı gözleri yeniden uykuya dalmıştı ama bu defa sorun yoktu artık hayati tehlikeyi atlatmıştı.