Bölüm 6

1.9K 83 3
                                    


BÖLÜM 6
  
Gece öfkesinden yerleri tekmeler gibi adımlıyor ardından gelen Meke ve Celasun hızına yetişemiyordu. Mezarlığın girişine gelince durdu ardına döndü "Bana bakın arkamdan bir adım daha atarsanız vururum sizi!" dedi gençler çaresizce omuz silkti. Gece hızlıca silahını çıkarıp Celasun'un ayağının dibine sıktı. "Gidin lan... bırakın peşimi." dedi. "Abla biz şimdi buradan ayrılırsak sen ayağımıza sıktın iyi güzel de Allah korusun sana bir şey olsa Yamaç abi direk kafamıza sıkar." dedi Meke. Gece derin bir nefes aldı "Yalnız başıma mezar ziyareti yapacağım. Mezar ulan ölü bunlar!" dedi kız eliyle çevreyi göstererek ama boşuna konuştuğunu anlamıştı. Telefonunu çıkarıp bir mesaj gönderdi ve ikiliye son bir bakış atıp yürümeye devam etti.

Koçovalı mezarlığına gelince küçük adımlarla yaklaştı önce Kahraman abisinin yanında durdu. Taşını sıvazladı "Ben geldim uçakçı." dedi sesi titreyerek. Küçükken Gece'nin en sevdiği oyun Kahraman abisinin kolları üzerinde ellerini iki yana açıp uçmaktı. Hayatında hiç bir zaman kendisini o anlardaki kadar özgür hissedememişti bir daha. "Ben geldim ama sen yoksun... Sesin yok...Kahkahan yok..."  Dedi gözyaşları süzülmeye başlamıştı. Nedret ve Acar'ın mezar taşlarını sıvazlayıp Akşın'ın yanında durdu. "Ak kızım benim." dedi artık bariz ağlıyordu. Eğilip taşı öptü, toprağı sıvazladı. Gözü Sena'nın mezarına ilişince yavaşça ayağa kalktı ellerini silkeleyip Sena'nın başında durdu. "Teşekkür ederim.... Ona iyi baktığın... Sevdiğin için." dedi. Sanki omzuna dokunurmuş gibi mezar taşına dokundu. 

En son sıra babasına gelmişti. Elleriyle gözyaşlarını sildi. Saçlarını geri attı "Evvveettt Naber Cihangir Karadağlı... Kalmışsın ya burada da tek başına bir köşede." deyip mezarın kenarına oturdu. Bir süre sadece baktı. Babasının adına doğum ve ölüm yılına taşın alt kısmına kazınan Paşa yazısına. Elleri toprağın üzerinde gezindi. Mezara dökülen yaprakları toplamaya başladı. "İlkokuldayken bir arkadaşım vardı Esra... Bir gün mahallede oynuyoruz akşam ezanı okunmaya başladı Esra panikledi birden oyunun da en güzel yeri ha!.... Gitmem gerek babam gelmek üzeredir eve beni sofrada göremezse çok üzülür deyip koştu gitti. Elimde top kaldım ortada... etrafıma baktım tüm çocuklar dağılmış hepsi evine gidiyor. Koştum geldim bende eve akşam yemeği saati demek ki çocuklar bu saatte babaları ile yemek yer. Kırdım becerebildiğimce iki yumurta bekliyorum. Saat yedi...sekiz...dokuz... Gelen giden yok. On.. on bir... derken uyumuşum o masanın başında, aç karnına. Sabah gözümü bir açtım Saadet abla dikiliyor başımda bana bakmaya gelmiş. Gördü o halimi aldı götürdü beni. O gün o kadar kırılmıştım ki sana o kadar nefret etmiştim ki... Biliyorsun değil mi biz seninle şöyle bir aile kıvamında oturup hiç akşam yemeği yemedik. Bir kere söyledim tuttun beni İdris Baba'lara gönderdin hadi gönderdin tamam aileyiz sen gelmedin bile. Bir kere hastayım dedim Sultan Anne'ye yolladın. Mezuniyetim var dedim Kahraman Abi geldi. ..." Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu artık. "Ben... ben seni bırakmam gitmem dedim... Gitmem dedim elime bir çanta tutuşturdun. Bu kadar mı sevmedin sen beni ya?" sesindeki sitem öfkeye dönmeye başlamıştı. "Aslında sen beni sevdin kendi çapında tabi ama Çukur'u daha çok sevdin...Vardır senin de kendince sebeplerin tabi olan oldu giden gitti." Ayağa kalktı genç kız toprağı sıvazladı "Şimdi benim de kendimce sebeplerim var yapacağım her şey için. "diyerek yola doğru yürüdü. Bir kaç mezar ötede annesinin siyah granitten yapılma mezarının başına gelip duasını okudu. "Herkese söyleyecek iki çift lafım varda seninle konuşacak bir şey bulamıyorum be Narin hanım." derken göz ucuyla gardiyanlarına bakındı. Meke ve Celasun yüz yüz elli  metre ötede bir ağacın altında oturmuş telefonlarından bir şeye bakıp gülüşüyorlardı. Eğilerek mezarların arkasından yürüme yoluna indi "Özür dilerim .... Hepinizden." dedi görünmemeye çalışarak bir alt yolda kendisini bekleyen siyah araca binip gitti.

Çukur'da Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin