75. BÖLÜM
Saadet hastane bankosuna yaslanmış görevlinin girişini yapmasını beklerken bir yandan da Salih'i arıyordu ama telefon yine cevapsıza düşmüştü. "Nerdesin be Salih hangi cehennemde." Diye söylendi kendi kendine. Görevli giriş evraklarını uzatınca alıp dalgın bir şekilde koridorun tersi istikamete doğru dönüp yürümeye başladı. O sırada acil kapısının önünde bir hareketlilik yaşandı. Kalabalık bir doktor grubunun ortasında ilerleyen sedyenin üzerinde yatan Salih'i görünce telefon bir yana kağıtlar bir yana dağıldı. "Salih." Dedi kendisine fısıltı gibi gelen sesi tüm hastaneyi inletmişti.
"Yeter Karaca otur artık şuraya." Dedi Damla eli belirginleşmeye başlayan karnının üzerindeydi. "Arıyorum ben amcamı artık." Dedi Karaca koltuğa çökerken. "Gece'yi çevir bakalım son kez." Dedi Damla endişesini gizlemeye çalışarak. Gece Nazan'ın verdiği adrese gitmeden önce Karaca'yı aramış saat bir de birkaç kez kendisini aramasını cevap alamazsa attığı adresi Yamaç amcasına vermesini tembihlemişti kıza. "Yok yenge açmıyor kesin başına bir şey geldi. Arıyorum ben amcamı." Dedi Karaca yeniden ayağa kalkmıştı. Üst üst ısrarla aramasına rağmen oda açmıyordu telefonu. Çünkü o sırada hastanenin bahçesinde şiddetli yağan yağmurun altında elinde Salih'in kanı öylece dikiliyordu. Kollarını iki yana açıp kafasını gökyüzüne kaldırdı. Yağan yağmurun yüzünü ellerindeki kanı temizlemesini diledi içinden. Bir süre o şekilde durduktan sonra var gücüyle avazı çıktığı kadar bağırdı. Gücü tükenip bedeni ağır geldiğinde dizleri üzerine çöküp "Neden ulan neden?" diye yumruk yaptığı ellerini yere vurdu.
Karaca ve Damla panik içinde dışarı çıkmaya hazırlanıyorlardı ki kapıyı açar açmaz Akın ile burun buruna geldiler. "Nereye böyle hayırdır?" dedi çocuk kardeşini süzerek. Karaca önce Damla'ya ardından abisine baktı "Gece abla." Dedi. Akın kafasını yana eğip devam etmesini bekledi "Bir yere gitti adresini attı bana ulaşamazsan Yamaç'a ver dedi ama ben ona da ulaşamıyorum." Dedi kız. Akın'ın henüz olan biten hiçbir şeyden haberi yoktu. "Tamam sen geç ben ilgilenirim." Dedi kardeşine ama Karaca inatla dikiliyordu karşısında. "İyi gel beraber gidelim." Dedi gözlerini devirerek."Cd yi bulabildin mi?" dedi Nazım sandalyede eli kolu bağlı oturan Gece'ye gülümseyerek. Gece cevap vermedi. "Bulamadın tabi ya. Sence Vartolu Yamaç'ı nasıl öldürecek?" dedi kızın karşısındaki tekli koltukta iyice yayılarak. "Onu sen ancak rüyanda görürsün. Salih karısını çocuğunu ailesi korudu diye mi öldürecek kardeşini?" dedi tükürür gibi. "Bak onu bende düşündüm. Sizin şu vıcık vıcık aile bağlarız. İnsanın ufkunu çok açıyor." Diye cevap verdi Nazım. "Sana bir şey söyleyeyim mi bu video olayı artık beni zerre kadar korkutmuyor. O videoyu izleyen herkes Yamaç'ı alnından öper." Dedi Gece yandan gülüşünü takınarak. "Bende aynen öyle düşünüp olaya biraz renk kattım." Dedi Nazım öne doğru eğilip kollarını dizlerine yaslamıştı. Gece şaşırdı "Ne? Nasıl yani? Ne yaptın?" dedi kekeleyerek. "Teknoloji diyorum Gece'cim. Teknoloji çok gelişti. Sevgili dostumuz Yamaç ile bir görüşmemiz olmuştu istediğim cümleleri vermesi hiç zor olmadı. İşinin en iyileri ile çalıştım bu sene oskarda en iyi dublaj dalında aday olmam işten bile değil." Dedi Nazım keyfi her halinden belliydi. "Neyse detayları Vartolu anlatır sana çoktan izlemiş olmalı." Dedi yeniden geri yaslanırken. Bu defa gülümseyen Gece idi. "Çok beklersin sildim bile." Dedi ama Nazım'ın ukala gülüşü asla kaybolmuyordu yüzünden "Telefonuna gönderdiğimden bahsediyorsan o yemi yiyecek kadar acemi bir kız değilsin sen....... Ne öyle misin yani?" dedi. Gece'nin yüzü yeniden kararmıştı. "Ahhh Gece benim küçük sevimli Gece'm beni fazla hafife aldın sen." Dedi Nazım eliyle kızın çenesini okşayarak.
Öte yandan Koçovalılar evin bodrumundaki metal borulara kelepçelenmiş yanyana dizilmişlerdi. "Ne yapacağız lan?" dedi Selim kolunu çekiştirip kelepçeden kurtulmaya çalışarak. "Bilmiyorum amına koyim bilmiyorum. Mal gibi kimseye de bir şey söylemedik. Arasınlar ki bulsunlar bizi." Dedi Cumali. "Kimseye söylemedik dimi lan?" dedi Selim diğerlerine dönüp "Yok abi bir emmi gördü işte oda ne olduğunu anlamadı ki." Diye yanıtladı Kemal.