"Sen gerçekten inanıyor musun? Bu adam seni serbest bıraktı şimdi öyle mi?" dedi Selim Gece'ye dönerek. Hepsi yan yana dizilmiş elleri arkalarında uzaklaşan arabaların ardından bakıyordu. "Hı hı" dedi kız kafasını sallayarak. "Bu kadar saf olduğuna inanamıyorum." Dedi Selim bakışlarını tekrar yola çevirerek. "Anlaşma anlaşmadır abi. Bu dünyada bu işler böyle biliyorsun. Bana malımı ver bende sana özgürlüğünü vereyim dedi malını aldı özgürlüğümü verdi." dedi Gece kafasını hafif yana eğip Selim'e bakarak. "Umarım öyledir." dedi Selim kendi kendine. Gece gülümsedi "Saat kaç abi?" dedi. "On bire çeyrek var" diye yanıtladı adam. "Sağ ol" diyerek arabaya yöneldi kız. Salih'le kısa bir an bakışıp Sarp'a döndü. "Gelmiyor musun?" Adam bir süre kararsız kalıp ardından arabanın yolcu koltuğuna geçip oturdu. Gece Salih'i taklit ederek bindi arabaya. Sarp kendini tutamayıp gülmüştü.Uzunca bir süre hiç konuşmadan ilerlediler. "Ağrın sızın var mı?" diye sordu Gece sesi oldukça içtendi. Kafasını salladı sadece adam. "Yapma Sarp sıradan şeyler yaşamıyoruz." diye girdi kız lafa. Adam tepki vermedi. "Özür dilerim. Seni kırdıysam kırıyorsam ve doğru bildiğim şeyleri yaparken kırmaya devam edeceksem özür dilerim. Seni çok seviyorum Sarp. Kimsem yokken her şeyim oldun sen benim. Ama ..." derken "Ama Yamaç'a aşıksın." diyerek sözünü kesti Sarp. Kafasını salladı Gece yavaşça. "Biliyorum. Bak özür dilerim tamam mı aşırı davrandım. Seni cevaplamak istemediğin sorularla sıkıştırmak istemiyorum." diye ekledi adam daha mahcup bir sesle. Sessizlik kapladı arabayı "Her neyse ya boş ver onları da Cellino mevzusu böyle kapanmayacak Gece sen de biliyorsun. O adam ikimizi de bırakmayacak. Saf olma." dedi Sarp. "Saat kaç?" diye sordu Gece. "On ikiye yirmi var" diye yanıtladı. "Bana gideceğim dedin ya... Git Sarp. Git başka bir ülkeye kendine yeniden bir hayat kur. Benim suyum belli ben buradan ayrılmam. Şaşmaz pusulam. Ama sen git o Celal yeniden çıkmadan karşına Cellino tekrar hortlamadan git." Dedi adamın elinin üzerine elini koyarak. Sarp bir kıza bir ellerine baktı. "En doğrusu bu galiba." dedi histerik bir gülüşle. O sırada Gece'nin telefonu çalmaya başladı. "Al arıyordun sabahtan beri iş bitti ortaya çıktı senin çakma kahraman." diyerek telefonu işaret etti Sarp. Gece heyecanlanmıştı hemen aracı yolun kenarına çekip telefonu direksiyonun yanındaki aparata yerleştirip cevapladı.
35 Dakika Önce
Azer uyuşturucu yüklü tırların önünden ilerliyordu ama tırların hızı çok yavaş olduğundan dayanamayıp paketleme yerinin adresini mesaj atıp gazladı. Azer'in 01 plakalı aracı geçince Meke ve Celasun koşarak indiler yola. Otobanın bağlantı noktasına 4-5 kilometre mesafede Göksu deresine paralel giden yola el çabukluğu ile önceden hazır ettikleri barikatları çekip ellerindeki uyarıcı levhaları hazırladılar. Üzerlerinde işçi kıyafetleri vardı. Tırlar görününce levhaları sallamaya başladılar. İlk şoför durup camını açtı " Hemşerim su hattı çalışması kuyu patlamış az ötede bu yoldan bağlanın." dedi Celasun şive yaparak. Tırlar yolunu değiştirmiş daha tenha olan yola dönmüşlerdi. Bayır aşağı inen yol karanlıktı. Araçlar yavaşlayınca iki tırı gören konumdan ateş ederek önce şoförleri sonra yanlarındaki adamları vurdu Aliço. Tırları bıraktığı için pişman olan Azer yavaşlamış şoförlerden birinin numarasını tuşlamıştı. Kafasında bareti ile Yamaç ağaçların arasından çıkıp tırların el frenlerini indirince iki araçta içlerindeki adamlar ve kilolarca uyuşturucu ile önce birbirlerine çarpıp ardından büyük bir hızla sürüklenerek birkaç kilometre aşağıdaki dereye devrildiler...
Şimdi
"Patlama için son on saniye." dedi Yamaç. Kendisi görünmüyor sadece sesi duyuluyordu. 10-9-8-7-6-5-4-3 demişti ki ilk önce biri ardından diğeri büyük bir gürültüyle patladı. Sarp şaşkınlıkla bakıyordu ekrana. "Abla kusura kalma senin emekleri de ziyan ettik biraz ama. " diyerek kamerayı kendine çevirdi Yamaç. Gece adamın dudağının kenarı ve elmacık kemiğindeki morlukları görünce içi sızladı. "Şimdi Azer Kurtuluş düşünsün." dedi intikam almanın, zafer kazanmanın gururuyla.