Bölüm 39

828 48 1
                                    


"Günaydınnnnn." diyerek girdi Gece kahveye. Sobanın başında ellerini ısıtan Sarp şaşkınlıkla baktı kıza. "Hayırdır çiçek açıyorsun?" dedi göz kırparak. "Hiiiiç." dedi Gece sırtı kapıya dönük dikilmişti Sarp'ın yanında. "Ne bu neşe?" diye sordu Sarp. Ofladı kız "Ya sende ha daha dün neler diyordun iki güldük car car hesap soruyorsun. Bitiyor her şey işte bu akşam. Malı vereceğiz  Cellino'dan kurtulacağız. Oh mis" Histerik bir kahkaha attı Sarp "Mılı vırıcız Cillino'dan kırtılıcız. Boook kurtulacağız." dedi. "Ne oluyor sana be?" diye sordu Gece. O sırada Yamaç girdi aynı neşeli tonla. Gece'nin yüzüne bir gülümseme yayıldı aniden. "Ne oluyor?" diyerek sobanın diğer tarafına da o dikildi. "Hiç akşam nasıl yapacağımızı konuşuyorduk." dedi Gece gözü Yamaç'ın gözüne değince aniden kıpkırmızı kesildi. Sarp fark etmişti. İçinde bir yerlerin acıdığını hissetti genç adam. Bildiği ama kabul etmediği bir gerçekle yüzleşmişti o an. "Şey yapayım ben ... şey " diyerek geri geri yürüdü Gece. Yamaç keyif almıştı bu durumdan "Ne? " dedi gülüşünü bastırmaya çalışarak. "Şey işte ya ımmm adı neydi?" derken arkasında elinde tepsi ile gelen Medet'e çarptı. Ortalık bir anda karışınca Yamaç gülmeye başladı. Medet "Abla pardon abla." nidaları atarken Gece utançtan ölmek üzere hissediyordu. "Offf gidiyorum ben ya." diyerek koşar adım kaçtı kahveden.


"Akşam Gece'nin yanında ol. Sinirini kontrol edemiyor. Gözünden ayırma onu." dedi Yamaç ses tonu çok dostaneydi ama Sarp yaşadığı hayal kırıklığı ile cevapladı "Ben hep öyleyim zaten. Bunca yıldır. Tehlikeli anlarda hep bir adım ardıma alırım onu aldım, alacağımda. Mutsuzken elini tutacağım yedimi içti mi düşüneceğim bileceğim." Sözlerinin etkisini tartmak için bekledi kısa bir süre "Sen ise ancak eğleneceğin zaman gelirsin. Sen kötü olduğunda tutarsın elini. " diyerek bitirdi cümlesini. Yamaç bakışlarını hiç kaçırmadı aksine daha da dikleşti "Aramızdaki fark bu işte sen sadık bir köpek gibi bunları yapınca seni seveceğini sanıyorsun. Ben hiçbir şey yapmasam da beni seveceğini biliyorum." diyerek omzuna vurdu hafifçe. Sarp adamın elini sertçe ittirdi.

"Kaybedeceksin. Kendi hataların ile" dedi Sarp tavrını hiç bozmadan. Yamaç ellerini beline koyup birkaç adım attı kahvenin içinde sonra aniden dönüp okkalı bir yumruk attı Sarp'a. Aldığı darbe ile sendeleyen Sarp kısa bir an toparlanıp bir yumruk savurdu adama. Yamaç yumruğun tersi yönde eğilip savuşturdu ama Sarp boşta kalan eliyle karnına vurunca inleyerek geri adımladı. "Her şeyi sadece sen biliyorsun dimi? En iyi sen dövüşürsün?" dedi Sarp burnundaki kanı silerken. Kahvenin dışındaki adamlar girmeye yeltenince eliyle durdu Yamaç. Kapıyı kapatıp birkaç derin nefes aldı "Ben neden en iyiyim biliyor musun? " diye sordu. Sarp'ın hiç beklemediği bir anda sol kaşına yumruğunu geçirip. "Okurum." diye devam etti Yamaç. "Karşımdakini okurum. Ne yapar? Ne yapmış? Ne yapabilir? Daha ilk gördüğüm anda süzerim beynimde." Sarp arkası dönük dinliyordu Yamaç'ı kaşından sızan kanı elinin tersiyle silip masanın üstündeki ıstakayı kaparak sertçe vurdu Yamaç'ın sağ kürek kemiğine. Şimdi yerde kıvranan Yamaç'tı. "Ben öyle süslü laflar bilmem Yamaç babamız. Bir adam düşmansa ilk tanıştığımda her zaman düşmandır. Senin gibi." diyerek ıstakayı sol bacağına vurdu. Yamaç'ın dağılmasını beklediğinden kendisine dinlenmek için birkaç saniye vermişti Sarp. Arkasını dönüp kapıya doğru yürüdü ki Yamaç beklenmedik bir çeviklikle yakaladı adamı. 

Boynunu kolu ile göğsü arasında kilitleyip dizleri üzerine çöktürdü. "Seni de okudum Sarp Yılmaz. Söylesene Celal Duman'ın kızına ne oldu? Kardeşin Umut nerede?" dedi sesi çok öfkeliydi. Adamın boynunu kırmasına ramak kala Sarp dirseği ile adamın karnına vurup kurtuldu. İkisi de kahvenin birer köşesinde soluklarını düzenlemeye çalışıyordu. "Bula bula onu mu buldun? İyi okuyucuymuşsun tebrikler." dedi Sarp soluk soluğa. "Öyle ya da böyle bu işin sonunda Gece buradan benim elimi tutarak ayrılacak.

Demedi deme." diye devam etti gülerek. Yamaç aniden koşup itti adamı birlikte camdan sokağa fırladılar. Her yer cam kırıkları ile kaplanmıştı. Salih ve Selim koşarak gelip ayırdılar. "Ne yapıyorsunuz oğlum?" diye bağırdı Selim. İkisi de hala burnundan soluyordu.


"Sus!" diye bağırdı Gece, çok öfkeliydi. Elindeki pamuğa alabildiğine tentürdiyot döküp bastırdı adamın kaşına. "Yalnız Yamaç'ın hakkını da bana döküyorsun farkındayım." dedi Sarp gülümseyerek. "Dua et işimiz var. Yoksa gerçekten bu yaptığınızı yanınıza bırakmazdım." dedi Gece parmağını sallayarak. "Ya sadece ben miyim suçlu?" dedi Sarp alnındaki bezi çekerek. "Diğerini bulamıyorum canım bulsam ikinize de yapacağımı biliyorum da ben neyse. Neyi paylaşamadınız ya derdiniz ne?" diye bağırdı Gece cümleler dudaklarından döküldüğü an sorusunun cevabını fark edip susmuştu. Sarp ayağa kalkıp kızın yanına geldi "Cevabını bildiğin sorular soruyorsun." dedi kızın burnunun dibine girerek. Gece eliyle itti adamı "Çekil şuradan" diyerek bir iki adım uzağına yürüdü. "Ne oldu işine gelmedi yine değil mi? Kıskandığım için saldırdım Yamaç'a Gece." Diye bağırdı Sarp. Gece kapıya doğru yürüdü önünü kesip konuşmaya devam etti "Ama sana olan aşkımdan değil ha arkadaşım Gece'yi kıskandığımdan. Benimle konuşmuyorsun bile doğru düzgün. Farkımda değilsin ne oluyor ne bitiyor? " duraksadı Gece. "Bana hiç bir şey anlatmıyorsun. Günde kaç bardak su içtin onu bile anlatırdın sen bana konuşmuyorsun bile benimle şimdi." son cümleyi söylerken sesi düşmüştü Sarp'ın. "Şu teslimatı yapalım ondan sonra konuşuruz bunları." dedi Gece sıyrılmaya çalışarak. "Teslimatı yapalım ben gidiyorum Gece." dedi Sarp kapıyı  çarparak çıktı odadan.


"Yamaç'tan hala haber yok mu?" dedi Gece Salih'in kulağına eğilerek. Teslimat için verilen adrese gelmişlerdi. "Boş ver onu işimize bakalım." dedi Salih. Adamlar varilleri kamyonetten indiriyordu. "Tam otuz varil. Valla helal Gece." dedi Selim "Tabi Sarp kardeş sen olmasan zordu." diye tamamladı cümlesini. "Eyvallah." diye karşılık verdi Sarp. Kaşı ve dudağının kenarındaki yaralarına kan oturmuştu. İçi acıdı Gece'nin. Yamaç'ın ne halde olduğunu düşündü. Sabahtan beri ulaşamamıştı. Hem merak ediyor hem böyle bir akşam da kendisini yalnız bıraktığı için kızıyordu. Gözüne çarpan ışıkla daldığı yerden toparlanıp gelen araçları karşılamak üzere dikleşti.


Ortalık araçların farlarından aydınlanmıştı. Cellino'nun araçları bir tarafa Azer'inkiler bir tarafa park edip indiler. Varillerin etrafında Cellino, Azer Kurtuluş ve Koçovalılar bir çember oluşturmuşlardı. "Polis kaç dakikaya gelir" diyerek güldü Cellino. "Kendi ülkemde polise bulaşmam rahat ol" dedi Gece göz kırparak. "Ahh Sarp güzel yüzlü çocuk ne oldu sana?" diye sordu Cellino. "Çukur'a düştüm." diye yanıtladı Sarp. Gece ve diğerleri istemsiz gülümsedi. "Cici bebe hadi kızım valla darlandım al gülüm ver gülüm gidelim." dedi Cumali. "Massimo Cellino geldik bir çalışmanın daha sonuna bir daha hiçbir yer ve hiçbir zamanda sizi görmemeyi diliyor Allah'ın belanızı vermesini temenni ediyorum. Bunu her dilde söylemek isterdim ama şimdilik sadece yedi dil biliyorum onlarda da şu şekilde oluyor  addio , Auf Wiedersehen, au revoir, Goodbye, do svidaniya, Zaijian, Sbogom al bak Türkçesi de bonus elveda." dedi Gece elini sallayarak. "Dur dur bay Cellino malı görsün kontrol etsin. Sonra başımıza iş çıkmasın." diye araya girdi Salih. Üstelik bunu İtalyanca söylemişti. "Oha!" dedi Gece adama bakarak. "Ne dedi lan o?" diye sordu Cumali. "Mala bakın diyor." diyerek açıkladı Sarp. "İki gündür bu cümleyi ezberlemeye çalıyorum ben." diyerek güldü Salih. "Senin ben fıtratını seveyim canım kardeşim." dedi Cumali. Fazlası ile gergindi. "Kamal oğlum varillerin hepsini aç bakalım amcalara." dedi Salih. Aynı anda Cellino deri eldivenlerini çıkarıp açılan varillere yöneldi. Hepsinden bir parça tadıp onayladı. "Fevkalade." diyerek gülümsedi Gece'ye. "Bende yaptım." diyerek araya girdi Salih. "Abi yürü allasen." diyerek yanına çekti Gece adamı. 

Azer konuşmanın başından beri keskin bakışlarıyla sessizdi. Cellino tadımını bitirince adamlarına varilleri kamyona koymaları için emir verip dönüp arabasına bindi. Cellino eğilip kızın elini öptü diğerleri ile tokalaşmak istedi ama kimse oralı olmadı. "Pekala. Elveda Gece." dedi Türkçe olarak. "Cehennemde görüşürüz." dedi Gece bay bay işareti yaparak. Bütün arabalar toplanıp uzaklaşırken huzurla baktı kız arkalarından. 

Çukur'da Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin