(Fon Müzik / Ceylan Ertem – Zalım)
Ertesi sabah gece mahalleye inerken çok gergindi. Bütün gece uyumamış ne yapacağını düşünmüştü. Yamaç 'ı kışkırtmamak için şimdilik geride durmaya karar vermişti. Kahveye giremezse aş evine girerdi. Böylece mevzulara yakın olur bir şekilde içeri sızardı. Şimdilik planı buydu.
Baharın gelmesiyle birlikte Çukur halkı kapıya cama taşmıştı. Kadınlar yoldan geçen Gece'yi selamlıyor meyve, kek, börek ikram ediyorlardı. Bir zaman sonra Gece ardında yürüyen kızları fark etti. Geçtiği her evden bir kadın ardına düşüyordu. Anlam veremedi duruma ama bozuntuya da vermedi. Üçüncü sokağı geçtiğinde neredeyse yirmi yirmi beş kız birikmişti peşinde. Tam duracaktı ki sokağın sonunda duran Damla ve Karaca'yı gördü. "Kadının fendi erkeği yenecek," dedi Damla. Gece güldü. Karaca soluna Damla sağına geçip yürümeye devam ettiler. Çok gitmemişlerdi ki Saadet çıktı karşılarına. Gülümseyip oda Damla'nın yanında yürümeye başladı. Kadın kalabalığı altmış yetmişlere ulaşmıştı. Kendi gelemeyen teyzeler camlardan Gece'yi selamlıyor arkasından dualar ediyorlardı. İyice keyiflenmişti kız. Yürüyüşü dikleşmiş yandan gülüşü oturmuştu yüzüne. Kahveye az kalmıştı ki Ayşe çıktı karşılarına. Damla Karaca ve Saadet çok şaşırmıştı. Gece kadına gülümseyip sol yanını işaret edince koşup oda yerini aldı. En az yüz kişiyi bulan kalabalık kahve sokağına girdiğinde aynı anda Koçovalı erkekleri de diğer yönden girmişlerdi. O sırada Sultan aş evinden dışarı çıktı. Gece kadını görünce az önceki duruşundan eser kalmadı. Hatta bir adım geriledi. Sultan ağır adımlarla gelip kızın yanında durdu. O sırada Yamaç 'ta sağında İdris ve Cumali solunda Salih ve Selim ile karşılarında dikiliyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gece diken üstünde durur gibi Sultan'ın bağırmasını beklerken kadın yüzünü erkeklere dönüp "Ey Koçovalı erkekleri! Bu mahallenin liderleri Gece Çukur'un kadın gücüdür. Sizleri var eden bizleri, sizin yanınızda temsil edendir. Şimdi ya Gece bizim adımıza girer o kahvede olanlara ortak olur yada biz kendi hakkımızı kullanıp hep birlikte geliriz." dedi.
Gece şaşkınlıkla baktı kadına. Bu hiç beklemediği bir destekti. Sultan'ın sözlerinden sonra bütün kadınlar dikleşip karşılarında toplanan erkek kalabalığına baktı. Salih, Saadet, Cumali, Damla Selim, Ayşe, Karaca hepsi göz gözeydi. "Sultan ne yapıyorsunuz Allah aşkına?" diye söylendi İdris ama kadın hiç bozmadı duruşunu "Biz söyleyeceğimizi söyledik." dedi. Yamaç ve Gece bakışlarını birbirine dikmiş her an kavgaya tutuşacak aslanlar gibiydiler. Sessizlik uzadıkça ikisi de geriliyordu. O sırada berberin oradan bir kadın seslendi "Gece abla çayın hazır buyur gel." Gece'nin bakışları berber dükkanı ile Sultan arasında gitti geldi. Kadın elini kızın omzuna koydu "Söylediklerim inandığım şeyler. O kahveye biz girmiyorsak elimiz silah tutmadığından bileğimiz kuvvetli olmadığındandır. Sen bunu yapabilensin. Çukur 'un kadın gücüsün. Şimdi onlar pes edene kadar benden sana izin." dedi. Yamaç sinirle kahveye girdi abilerde ardından.Gece berberin önünde kurulan masaya oturup tam karşısına oturan Yamaç'a gülümsedi. "Ehhh Yamaç Koçovalı sen mi yaman ben mi görelim şimdi." dedi. Sultan ve idris aş evinin kapısında karşılıklı duruyordu. "Sultan Allah aşkına iş mi şimdi bu yaptığınız? " diye sordu İdris. Kadın kollarını göğsünde birleştirip dikleşti kocasının karşısında "Neden nesi var? Senin oğulların ağa paşa kahraman iken benim kızım neden olmasın?" dedi. İdris güldü "Olmasın diyen mi var Yamaç ile aralarında çözsünler işte." dedi İdris. Sultan kollarını çözüp kocasına bir adım daha yaklaştı "Gözümüzün önünde olsun İdris. Sen bilirsin bunun suyu karıştığı zaman gözü bir şey görmez. Bir yere de gitmesin bu saatten sonra dizimizin dibinde kalsın. Bırak gönlünü alayım kontrolümde tutayım." İdris kafasını sallayarak hak verdi karısına "İyi tamam ne yapıyorsanız yapın." diyerek kahveye girdi. Kadınlar berberin önündeki masada oturuyorlardı. Cumali sinirli adımlarla geldi yanlarına "Cici bebe oldu mu şimdi ?Ne bu haller ? Kızım ben bunu eve zor soktum zaten" dedi teşbihi ile Damla'yı işaret ederek. "Hösttt serin gel!" diye çıkıştı Damla. "Ya tamam öyle demek istemedim." diye toparlamaya çalıştı Cumali. "İşte tam da bu yüzden buradayız." diye terslendi Damla. Cumali ellerini yüzünde gezdirip baktı kadınlara bir şeyler söyleyecek gibi oldu ama devam etmedi. "Sadiş... Canım Sadiş bizim çocuğumuz nerede sorması ayıptır?" dedi Salih. Saadet çay bardağını masaya koyup gayet sakin bir sesle "Evdeee" dedi. "Haaa evde iyiymiş... Akşama yemek hazırlıyor herhalde yavrum benim." dedi Salih. "Medet amcasıyla oynuyordu." dedi kadın. Salih 'in gözleri büyüdü "Sadiş çocuğu Medet'e mi bıraktın?" dedi. Kafasıyla onayladı kadın. "Hey Allah'ım ya Hey Allah'ım ya." diye söylenerek uzaklaştı Vartolu. "Valla ben bir şey diyemeyeceğim abiler hiç kusura bakmayın. Baksanıza benimki sosyalleşmiş." dedi Selim gülerek. "Bir git oğlum ya." deyip Cumali'de kahveye girdi.
Sokak çok kalabalıktı kızlar berber tarafında erkekler kahvenin önünde volta atıyor Gece ve Yamaç tek kelime etmeden birbirilerini süzüyordu. "Buralar karışacak valla vaziyet alın." dedi Celasun yanındakilere. "Bir şey olmaaazz. Gece abla aslanlar gibi girer bu kahveye baksana Sultan anneyi almış arkasına peeyyyy." dedi Meke. "Öyle de abiye baksana kaç saattir kımıldamadan öylece bakıyor. Bu mevzu öyle senin benim sandığım kadar basit değil." dedi tekrar Celasun. "Yamaç abi de niye bu kadar inat ettiyse kaya gibi kız ne var karışsa aramıza." diyen Meke'yi "O işler öyle değil koç. Karışmayın siz boş verin." Diyerek susturdu Kemal. O sırada Yamaç birden ayağa fırlayıp doğruca Gece'nin yanına geldi. Kızı kolundan tutup kaldırdı "Yürü gidiyoruz." dedi. Herkes susmuş onlara bakıyordu. Gece biliyordu Yamaç son noktasındaydı itiraz etmeden arabanın yolcu tarafına geçip oturdu. Yamaç 'ta direksiyona geçmişti. "Kemerini tak." dedi kıza bu bir hatırlatmadan çok emirdi o an.
Yamaç Gece'yi Aliço'nun mekanına getirmişti. Kızı gören Aliço kendine has selam tarzıyla seslendi "Güzel Gece Hoş geldin Lütfen." Gece'de aynı şekilde karşılık verdi "Yakışıklı Aliço hoş buldum lütfen." Yamaç Aliço'nun omzuna vurarak selamlayıp deniz kenarına geçip durdu. Gece 'de tam yanında dikilip griye çalan suyu izlemeye koyuldu. "Sana bir kez daha git demeyeceğim." diyerek söze girdi Yamaç. Gece'nin yüzü aydınlandı bir an "Gidiyorsun Gece sana emrediyorum." dedi. O sırada çakan şimşekle aynı etkiyi yaratmıştı bu sözler Gece'de. "Yamaç..ben.." diye söze başladı kız ama lafını kesti adam. "Sen gidiyorsun Gece bunun ötesi yok. Kafandan geçenleri de biliyorum evet birkaç gün bende kapıldım bu rüzgara ama hayır seni sevmiyorum." dedi sertçe. Yağmur çiselemeye başlamıştı. "Bu saatten sonra varlığın omzuma yük sadece. Evet ilk aşkım, arkadaşım eski dostumsun ama gözden ırak gönülden ırakmış sabahtan beri izliyorum, düşünüyorum yokluyorum kendimi bende sana karşı o düşündüğün beklediğin şeyler yok. Şimdi kalıp burada bana ayak bağı olacağına ailemi endişelendireceğine dön geri bu zamana kadar ne yapıyorsan git aynılarını yap. Çukur'dan uzak dur." Son cümleyi tane tane söylemişti Yamaç.Yağmur hızlanmış denizin üzerinde hareler oluşturmaya başlamıştı. "Ama sen dedin ki.. Doğum günlerin de geldim... Gitme deseydin gitmezdim..." Gece Yamaç'a değil de kendi kendine konuşuyormuş gibiydi. "Evet dedim.. Söylediklerimi yaptım da doğru ama geçti bitti gitti. Benim hayatımda sana yer yok." diyerek kendince son sözü söyledi Yamaç. Yağmur iyice bastırmış İkisi de sırılsıklam olmuştu. "Ben sana gitme demedim... Şimdi sende bana git diyorsun." dedi Gece hala bir umut adamın gözlerine bakarak. Yamaç özellikle kıza bakmamaya çabalıyordu çünkü o gözlerde kaybolmaya dünden razıydı. Gece bekledi söylediklerinden pişman olur belki diye çaresizce baktı adama "Sana 24 saat süre yarın bu saatte gitmiş ol." deyip arkasına dönüp gitti Yamaç çünkü az daha kalırsa gözyaşlarını yağmurda saklayamayacaktı. Gece dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başladı. Aliço'da ağlamaklı bakıyordu kıza. "Ağlama." dedi şemsiyeyi kafasına tutarken "Ağlama Gece."