Yamaç hastanenin merdivenlerini üçer üçer zıplayarak çıktı. Koridorun sonundaki Emmi'yi görünce koşarak geldi yanına. "İyi mi?" diye sordu. Emmi kafasını salladı "Uyuyor şimdi." Yamaç yüzünü sıvazlayıp derin bir soluk verdi "Kim?" diye sordu. "O oğlan arkadaşı vardı ya Sarp" diye yanıtladı adam. Yamaç bir ileri bir geri adımladı. Odaya girip girmemek arasında kararsızdı. "Gir oğlum." dedi Emmi "Vakit varken, sağ iken gir." Yamaç adamdan aldığı öğütle hızla indirdi kapı kolunu. Gece teni gibi beyaz çarşafların içinde kolunda burnunda hortumlar ile yatıyordu. Gelip yanına oturdu. Gözyaşları birer boncuk gibi süzülüyordu yanaklarından. Bir mermer kadar beyaz ve pürüzsüz yüzünde gezdirdi elini mor göz altlarını okşadı. Koyu renk saçları yastığın üzerinde iki yanına doğru açılmıştı. Okşayarak düzeltti. Kolundaki iğne deliklerini görünce ağlaması da şiddetlenmişti. "Affet." dedi kendini toplamaya çalışarak. "Affet ben senin kıymetini hep kaybettikten sonra anlıyorum affet. Benim yüzümden çekmediğin hiçbir acı kalmadı Gece affet." dedi. Kızın ellerini öpüp kafasını yasladı. "Ssss..aaa...rp... Sarp." diye inleyen Gece'nin sesi ile irkilip kalktı. "Sarp." dedi kız tekrar. O sırada Sarp gelmiş kapıda duruyordu. Yamaç telaşla göz yaşlarını silip ayağa kalktı. Sarp'a yer açmak için kapı tarafına doğru geçti. Bu defa Sarp gelip elini tutmuştu. "Buradayım Gece." dedi alnını okşayarak. Gece gözlerini açmadan konuştu "Yamaç nerde?" Sarp kafasını kaldırıp kapıya baktı. Yamaç gitmişti "Gelmedi mi daha? Hala mı haberi yok benden?" dedi kız yanağından bir damla yaş süzülmüştü. "Gelmedi ama gelir...Gelir. " dedi sessizce. Elini adamın avcundan çekip gözünü sildi Gece. "Burası Yamaç gibi kokuyor." dedikten sonra uykuya daldı tekrar.
Gece gözünü açtığında Karaca ve Saadet'i gördü yanı başında. "Ay uyandı." dedi Karaca telaşla. Saadet gelip yüzünü okşadı kızın "Çok şükür. Karaca git doktoru çağır." dedi. Kız bir hızla çıktı odadan. Gece dudaklarını yaladı. "Abla su." dedi. Saadet heyecanla atıldı "Veririm ya kuzum dur." diyerek bir bardak su doldurup içirdi kıza. O esnada doktor ile birlikte İdris, Salih ve Sultan 'da girmişti içeri. "Ohooo Gece hanım sonunda uyandınız," dedi doktor. Gelip kızın ateşine baktı. Ardından elindeki ışıkla göz bebeklerini inceledi. "Her hangi bir ağrınız var mı?" Gece hissetmeye çalışır gibi durdu bir an "Hayır yok." diye yanıtladı doktoru. "Güzel. Tedavinin devam süreci ile ilgili meslektaşlarım bilgilendirecek sizi şimdilik geçmiş olsun." dedi doktor İdris ve Sultan'a söylemişti bunu. Karı koca kafasını salladı doktor çıkıp gitti. "Ne tedavisi ya." dedi Gece kalkmaya çalışmış ama serumu müsaade etmemişti. idris yatağın baş ucunda durdu "Yat kızım sen dinlen konuşuruz elbet." diyerek saçlarını öpüp çıktı. Sultan da aynı şekilde baktı kıza."Benim de birkaç işim var. Sonra eve geçip sana dolma yapacağım akşam yemeğine yetiştiririm." dedi kadın. Gece gülümsedi. Onlar çıktıktan sonra "Süt kıııızzzz" diyerek Salih geldi yanına. Gece bu defa gerçekten güldü. "O ne yaaaa?" dedi. "Ne bileyim yav sana bir lakap uyduramıyorum ki maşallah her türlü şekil şükül var sende yanar döner." dedi Salih. "Gece desen abi mesela düz kısa net." diyerek göz kırptı kız. "Var mı bir isteğin Gece kuşu." dedi bu defa adam. "Yok abi. Yok Vartolu. Kuş sensin Salih." dedi Gece. İkisi de gülüyordu. "E iyi madem ben mahalleye geçeyim bir şey olursa araşırız." diyerek kapıya yürüdü Salih "Abi... Yamaç.. Yamaç nerede?" diye sordu Gece. Salih dönüp dönmemekte tereddüt etti "Gelecek ya çok selam söyledi birkaç ufak iş var bitirip gelecek." dedi. Gece panikledi bacaklarını yere indirip serumu sökmeye yeltendi. Karaca ve Saadet atıldı hemen "Bir şey oldu dimi Yamaç'a bir şey oldu söylemiyorsunuz." dedi. Salih'te yanına gelmiş dizleri üstüne çökmüştü kızın yanına "Yok be kızım Azer'in peşinde söz göndereceğim akşama yanına." dedi.
Salih çıkınca yanındakilere döndü Gece "Benim kafam çok karıştı. Bir anlatsanıza ne oldu? Ya da bir dakika Sarp gerçekten geldi mi? Ben hayal mi gördüm?" Karaca sırıttı "Şu yakışıklı şey mi? Valla hayal olamayacak kadar gerçek." Saadet kızın omzuna vurdu "Deli şey sus bakim." Gece'ye döndü "Geldi kuzum geldi. Burada eve gönderdik dinlensin diye." dedi. Gece saçlarını toplayıp oturdu yatakta. "Beni alan Sarp'tı o zaman? E o niye gelmiş ki?" dedi daha çok kendi kendine konuşur gibiydi. "Senden haber alamayınca çıkıp gelmiş." Dedi Saadet kızın arkasındaki yastığı düzeltirken. "Yuhhh! bir günde ne merakmış" dedi Gece. Karaca ve Saadet birbirine baktı. "Bir gün değil." dedi Gece kadınların bakışını yakalamıştı. Karaca gözüyle onayladı. "Üç... Beş... Abla ayın kaçı bugün?" diye sordu. "22'si" diye yanıtladı kadın. "Kasım...Aralık ... Aralık 22 'mi?" diye sordu kız tekrar dehşete düşmüştü. "Ama ben... 8 'inde uçağım vardı." diye mırıldandı. Eli koluna gitti. "Bu sadece bir sıyrık bunun için yatmıyorum herhalde burada." dedi Saadet gelip yanına oturdu "Abla ne oldu bana? Tedavi... Tedavi ne?" dedi panikleme başlamıştı. Kolundaki morlukları fark etti "Bunlar ... Azer..." parça parça görüntüler gelmeye başladı gözünün önüne. Sıtma tutmuş zangır zangır titriyordu. "Karaca doktor." dedi Saadet kızı sıkıca sarmıştı.Gece yandığını hissetti. Vücudundaki bütün damarlardan alev geçiyordu o an. Nefes alıp verişi dengesizleşti. Üzerindeki hastane önlüğü terden sırılsıklam olmuştu. Görüntüleri hatırladıkça sayıklıyordu. Aklına gelen her anda daha da kötüleşti. Tüm gücüyle Saadet'i itti. Kadın yataktan yere düştü. Serumunu sıyırıp kapıya koştu. O sırada içeri giren iki hasta bakıcı kollarından yakalayıp yatağa geri yatırdı kızı. Saadet ağlıyor "Canını yakmayın." diye feryat ediyordu. Gece'yi zapt etmek mümkün değildi o an. Çığlık çığlığa bağırıyor, sağa sola tekmeler savuruyordu. Sakinleştirici etkisini göstermeye başlayınca hareketleri sersemledi. Eli kolu düştü. "Yamaç..." dedi sadece. Saadet'le göz göze geldi kısa bir an "Yamaç." dedi yalvarırcasına...
Gözlerini açtığında hava kararmıştı. Oda da yanı başındaki cihazın yanıp sönen yeşil ışığından başka bir ışık yoktu. Hafifçe doğruldu yerinden. Başı deli gibi ağrıyordu. Suya uzanmaya çalışırken elinin üstünde bir el hissedince irkilerek geri çekti. Dikkatli bakınca Yamaç'ın gözleri ile karşılaştı. Adam suyu doldurup uzattı. Bir dikişte bitirmişti. Bardağı alıp komodinin üzerine koydu Yamaç gözlerini kızdan ayırmadan. Gece sessizce yana kaydı yatakta adam gelip açtığı boşluğa uzandı. Kolunun altına girip göğsüne yatınca Gece için bütün dertler bitmişti o an. Farkında değildi ama ağlıyordu. Yamaç saçlarını okşadı kızın. "Affet." dedi fısıldayarak. "Affet." diyerek karşılık verdi Gece. Hiç konuşmadan öylece bir saate yakın durdular. Yamaç kızın saçlarını okşuyor Gece göğsünde yatıyordu. İkisi içinde bundan daha huzurlu bir an yoktu. "Bu durumda olmayalım diye git istedim." dedi Yamaç en sonunda. Adamın sesiyle birlikte kızın bir damla gözyaşı düştü gömleğinin üstüne. "Ama o gelmeseydi kaybolduğunun bile farkına varmayacaktım." diye devam etti. Gece sessizdi. Olanları hala tam oturtamamıştı kafasında. "Ne yapacağız şimdi? Düşmanlar, aile, sevgiler..." diye sayarken Yamaç doğruldu Gece dikkatle baktı adama "Akışına bıraksak mesela? Ne olacaksa olsa?" dedi. Yamaç 'da kıza sabitledi bakışlarını. Yüz yüzeydiler. Kız elini adamın yanağına koydu "O gün söylediklerim yalandı. Git diye söyledim. Git başına bunla..." derken Yamaç, Gece eğilip öptü adamı. Geri çekilince bakıştılar biran. Kız çok utanmıştı. Mesafeyi açar gibi olmuştu ki yamaç tekrar kendine çekip öptü kızı. Doya doya. Uzun uzun. Geçen zamanın inadına hiç ayrılmamış gibi. Dudakları birbirinden ayrılmıştı ki alnını kızın alnına yasladı elleri hala yanaklarındaydı "Kalbin kimde bilmiyorum. Söylemezsin de sen ama benimki sonsuza kadar sende kalacak." dedi. Gece güldü "Kırmızı kar yağdığı zaman söyleyeceğim elbet." dedi eski günlere atıfta bulunarak.