(Fon Müzik / Hiç Işık Yok / Melek Mosso – Koçova Hastanesi)
Hastanenin önüne ardı ardına üç araç park ettiler. İlk araçtan inen Kemal ve Metin görevlilerden sedye istedi. Herkes çok sakin ve ağır hareket ediyordu. Üçüncü araçtan İdris, Emmi, Cumali ve Salih indiler. İdris yıkık durumdaydı. Can dostunun koluna tutundu. Ortadaki arabanın kapısına getirildi sedye. Arka koltukta Selim kafası kızının kucağında yatıyordu. Yamaç ve Gece öndeydi ikisi de hala şokta gibiydi. Gece usulca kapıyı açıp indi. Görevliler Selim'i almak için eğilince atıldı Yamaç. Arabadan inip arka koltuğa geçti. Abisini sanki kırılacak bir cammış gibi narince kavrayıp yatırdı sedyeye. O sırada bir damla yaş süzüldü gözünden. Gece sedyenin ardından bir adım attı. Yamaç sertçe kolundan tuttu kızı "Arabaya Geç!" dedi yüzüne bile bakmamıştı. Gece bitkindi adamın sözünü ikiletmedi ama kolunu aynı sertlikte çekip arabaya bindi. Karaca başını kızın omzuna yasladı. Celasun Yamaç'ın hareketiyle koşup arabaya bindi eve doğru sürdü.
Eve geldiklerinde gün ağarmıştı. Kapıyı Sultan açtı. Kadının yüzü mermer gibiydi. Öfkeli mi? Sakin mi? Üzgün mü ? Anlaşılmıyordu. Karşısında duran kanlar içindeki iki kızı süzdü. Sonra kenara çekilip geçmeleri için yol verdi. Saadet ve Damla salondaki koltukta oturan Ayşe'nin yanındaydılar. Karaca üst kata çıktı direk. Gece sessizce koltuğun köşesine sindi. "Akın duymasın." diye inledi Ayşe. Kalkıp kadının ayak ucuna oturup başını dizlerine yasladı. Ayşe evde belki de en az sevilen kişiydi. Kendi çıkarlarını her daim önde tutması aile kavramını diğerlerine göre daha az yaşamasıydı bunun sebebi. Ama Gece severdi Ayşe'yi. Belki de Selim'i çok sevdiğindendi. Belki de onun en nihayetindeki kimsesizliğini kendisine benzettiğinden. "Kalkın helva kavurulacak." diye terslenince Sultan dağıldı kadınlar. Kısa bir süre sonrada kapı çalındı.Koçovalı erkekleri tam kadro girdiler salona. Hepsinin başı öndeydi. Sultan tek tek baktı yüzlerine. Gece hayranlıkla karışık bir korkuyla izliyordu kadını. "Oğlum nerde?" diye sordu. İdris geçip koltuğa oturdu. Diğerleri hala yere bakıyordu. "Benim oğlumun katili toprağa girmeden benim oğlum mezara girmeyecek!" dedi. Bu öyle sert öyle keskin bir emirdi ki İdris bile sesini çıkaramadı. Cumali , Yamaç ve diğerleri çıktılar odadan. Salih Saadet'e baktı kadının bakışları minnet doluydu. Gece Saadet'in içten içe ölenin kendi kocası olmadığına sevindiğinden emindi. Saadet'i izlemeye dalmıştı ki Salih'in seslenmesi ile toparlandı. "Sel gelsene bir." dedi adam.
Gece yine vücudunu saran paniği hissetti. Titrek adımlarla gitti adamın peşinden. Birlikte balkona çıktılar. "Ne işiniz vardı gece gece dışarda Gece?" dedi. Kız korkuluklara yaslandı. "Özel." dedi aslında Salih'le gıcıklaşmak gibi bir niyeti yoktu ama tavrı o izlenimi vermişti." Gecee... Benim... Benim kardeşimin kızını kaçırdılar yanında sen vardın ... Benim kardeşimi öldürdüler başında sen... Ne iş?" dedi Salih göz kırparak. Gece kollarını birleştirdi. "Karaca'nın görüştüğü biri varmış onları buluşturacaktım. Eskiden Saadet ablamın bana yaptığı gibi." yalancı bir gülüş geçti yüzünden "Sonra sizinle gelsem Yamaç olay çıkaracaktı bende arkanızdan geldim. Siz fabrikaya girip kapılar kilitlenince Selim'in arkasından gitmek daha mantıklı geldi sizi çıkaramazdım ama belki ona yardım ederdim. Arkasından koştum yetiştim de aslında ama tam sesleneceğim sırada nereden geldiğini anlamadım kurşunun... Kimseyi de göremedim." dedi Salih bakışlarını indirdi ikna olmuş gibiydi. Elleriyle yüzünü sıvazladı "Gitti kardeşim." dedi acısı sesine yansımıştı. Gece doğruldu "Ben olsam şuan bu durumda bende senden şüphelenirdim haklısın birbirimizi tanımıyoruz. Ama senin kardeşinse benim de abim." dedi sesi veya yüzünde bir değişiklik yoktu ama gözünden yaş süzülüyordu. "Ben Karaca'ya bakacağım." diyerek ayrıldı adamın yanından.
Selim Koçovalı'nın öldüğü haberi mahallede yayılmıştı. İnsanlar akın akın eve geliyordu. Gece boğulacak gibi hissetti kendini . Sultan'ın sözleri kulaklarında çınlıyor Salih, Cumali ve Yamaç'ın bakışlarında hep bir şeyler arıyordu hele İdris ile aynı oda da bile bulunmamaya dikkat ediyordu. Kalabalığa karışıp çıktı evden. Erkekler çalışma odasındaydı. Yönünü değiştirip boş arsaya doğru yürüdü. Telefonunu çıkarıp Yücel'i aradı. "Artık güveniyorsundur bana." Dedi Yücel'in güldüğü açıkça anlaşılıyordu. "Hem de nasıl" diye yanıtladı kızı. "Sebebini anlatırsın artık kendimi de ispat ettiğime göre ...Buluşalım." dedi. "Anlatacağım yaaa anlatacağım...Her katil cinayet mahalline geri döner. Fabrikaya gel." dedi Yücel ve telefonu kapattılar. Gece etrafına bakındı. Geriye dönüp kapıdan çıkmak bu kargaşa da riskliydi dikkat çekmemesi gerekiyordu. Bahçeyi çevreleyen tellere dokundu eskiden bu tellerin altında küçük bir oyuktan kaçardı kısa bir aramanın ardından oyuğu buldu etrafa göz gezdirip sessizce sıvıştı. O sırada Salih balkonda durmuş kızı izliyordu...