"Ay ben durduramıyorum kendimi." diyerek tekrar kahkaha atmaya başladı Gece. Yamaç'ta karnını tuta tuta gülüyordu. "Yalnız Sayın Karadağlı şunu belirtmek isterim ki Sultan Koçovalı'nın yanında bugüne kadar gördüğümüz bütün düşmanlar çerez kalır. Asıl savaş şimdi başlıyor. O tuzlu kahve savaş ilanıydı." diyerek kendini koltuğa bıraktı. Aliço'nun mekanında sahil kenarındaki koltuklarda karşılıklı oturuyorlardı. Aliço konuyu anlamamıştı ama bir Gece'ye bir Yamaç'a bakıyor içtenlikle gülüşlerine eşlik ediyordu. "Siz gülüyorsunuz." dedi neşeyle. Gençler sustu bir an. "Güzel güzeeeel gülüyorsunuz. İçten, kalpten." Dedi Aliço eliyle kalbini göstererek. Yamaç ve Gece birbirlerine baktılar. "Gazoz... gazoz içelim." diyerek ayrıldı yanlarından Aliço. Ilık Mayıs akşamının huzuru vardı havada. Gök berrak yıldızlar pırıl pırıldı. Gece bacaklarını karnına çekmiş, Yamaç kafasını geri yatırmış gökyüzünü izliyorlardı. "Gidelim mi?" diye sordu Yamaç bakışlarını yıldızlardan ayırmadan. "Hayır ya yeni geldik daha ne güzel oturuyoruz." Diye mızmızlandı Gece. "Öyle değil. Hemen şimdi atlayalım arabaya Ege, Akdeniz çıkıp gidelim." Dedi Yamaç, dönüp kıza bakmıştı. Gece bakışlarını gökyüzünden ayırmadan "Çok zor." dedi sessizce. Yamaç'da tekrar yıldızlara döndü "Değil. Senin Cellino meselesi halloldu sayılır. Olmadıysa da zaman kazandık. Azer desen uzun süre ofline ki olsa bile abimler başa çıkar. Geriye Sultan Koçovalı kalıyor ki onu ikimizde halledemiyoruz zaten." Dedi gülerek. Kız da gülmeye başlamıştı. "Sahi yapabilir miyiz ki?" diye sordu Yamaç'a dönerek. Adam toparlanıp öne doğru eğildi "Ben... zamanında Sena'ya bir söz verdim. Gideceğiz, bitecek ve gideceğiz dedim ama hep başa sardım. Onu Çukur'a ben soktum ama ben çıkarmayı beceremedim. Çukur'a feda ettim." Dedi sesi çatallanmıştı. Gece'de doğrulup adama doğru eğildi. Elini yanağında gezdirdi. "Seni Çukur'a ben sokmadım ama ben çıkarabilirim. Tarihin en sakin zamanı belki de yaşadığımız. Şimdi şu an, şu saniye. Bu tişört bu kotla." dedi üzerindekileri göstererek. Gece güldü. "Yapabilir miyiz?" diye sordu sesi umut yüklüydü. "Biz istersek her şeyi mümkün." dedi Yamaç kızı kendine doğru çekip sarılarak."Yarın yapsak olur mu?" dedi Gece kafasını Yamaç'ın göğsünden kaldırarak. Güldü adam. "Olur olmasına da neden valla merak ettim?" Gece geri çekilip saçlarını topladı. "Saadet ablam onu görmeden gidersem öldürür beni." Dedi "Başka?" diye sordu Yamaç kızın düşüncesinin farkındaydı ama ona söyletmek istedi. Gece'de Yamaç'ın anladığını fark edince hiç dolandırmadı lafı "Sarp... ona doğru düzgün veda etmek isterim." Yamaç gülümsedi. "Onu bırak bir kaşığı, susuz boğmak istiyorum ama yaşanmışlıklarınıza saygım sonsuz. Madem öyle istiyorsun hayallerimize giden yolda bir gün daha rötar koyalım bakalım. Saat kaç?" diye sordu. "On bir." diye cevapladı Gece. "Tamam o zaman yarın herkes son işlerini hallediyor saat on bir de burada buluşuyoruz." Gece gülümsedi. "Hadi kalk şimdi." dedi Yamaç kızı dürterek. "Oğlum ne var otursak şöyle iki dakika" diye söylendi Gece. "Madem İstanbul'da son gecemiz bir tur atmayak mı?" dedi Yamaç en havalı mimikleriyle. Gece az önce topladığı saçlarını savurdu. "Yürrüüü beee..." diye eşlik etti sevgilisine.
Omuzlarındaki yüklerden arınmış, sevgiyi yeniden bulmuş, genç ve aşıktılar o akşam. Elele dolaştılar. Dondurma yiyip kalabalığa aldırmadan kahkahalarla güldüler. İstiklal caddesinin ortalarına doğru yürürken Gece'nin kulağına tango parçası takıldı. Adamın elini bırakıp pozisyon aldı. "Yapmayacaksın değil mi?" diye sordu yüzünü ekşiterek. Kız yanına sokuldu "Yapacağız sevgilim." diyerek elinden tuttu. Müzisyenler Gece'yi fark edince parçayı başa sardı. Kız elini Yamaç'ın omzuna koyup bacağını bacaklarına dolayınca kaçışı olmadığını anlayıp Yamaç'ta dans pozisyonu aldı. Tango gerçekten aşkın dansıydı, aşıklar arasında yapılan tango ise bir şaheser. Koskoca cadde sanki susmuş Gece ve Yamaç'a onların dansına bırakmıştı kendini. Gözlerini birbirlerinden ayırmadan adımladılar taşları. Kemanın her yükselişinde notalarda kaybolup, dansın her hareketinde kavuştular birbirlerine. Parça bittiğinde kopan alkışın arasında Yamaç kızı kendine çekip aşkla kıvrılan dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı.
"Anlaştığımız gibi üç biradan başka yok. Üçüncü bittiği an kuzu kuzu kalkıyoruz." Dedi Gece elini uzatarak. "Anlaştık." Dedi Yamaç tokalaşırlarken. "Yamaç ciddiyim." Dedi Gece parmağını sallayarak. "Valla ben de ciddiyim. Bu şekilde giderayak Sultan hanım ile uğraşamam." Dedi Yamaç ellerini teslim olur gibi kaldırarak.
45 Dakika Sonra
"Kaçıncı bu?"
"Üç"
1,5 Saat Sonra
"Kaçıncı bu?"
"Üç"
2 Saat Sonra
"Kaçıncı bu?"
"Üç"
İki saat içinde sarhoş olmayı başarmışlardı. Çılgınlar gibi eğleniyor danslar ediyor, şarkılar söylüyorlardı. Yamaç eski grubundan arkadaşlarını görünce sahneye çıktı. "Şimdi söyleyeceğim şarkı aslında bundan yıllar evvel bugün aramızda olan bir kadına yazılmıştı. O bunu daha önce hiç dinlemedi hiç haberi olmadı. Müsaadenizle ilk kez sizin huzurunuzda söylemek istiyorum." Gece heyecandan eliyle ağzını kapatıp bir çığlık attı. Rock müziğin hırçın notaları mekanı doldurunca büyük bir alkış koptu. Yamaç gitara mikrofona kavuşmanın keyfiyle döktürüyordu. Kız hayranlıkla izledi adamı. "Bu kız beni sever, bu kız beni öldürür." diyerek dizeleri seslendirdikçe keyiften dört köşe oldu. Sahnenin önünden eşlik etti adama. "Çizgi filmler mi İzlesek ? Hiçbir yere gitmesek. Ama aşktan da ölmesek iyiiiiii." Şarkı bitince yanına gelip sıkıca sarıldı kıza. "Yarın akşam bu saatlerde çoktan yolu yarılamış oluruz." Dedi. Gece daha da sıkı sarılarak karşılık verdi adama. O esnada yenilenen tekilalardan içtiler yeniden. Sonrası... Sonrası çok karanlıktı...Yamaç kusma hisseyle açtı gözlerini. Görüşü bulanıktı kafasındaki ağrıyla sarsılıp kendini kalkmaya zorladı. Doğrulup oturabildiğinde bir parkta çimlerin üstünde buldu kendini. "Hassiktirr yine mi ya." dedi kendi kendine. Etrafına bakınıp Gece'yi aradı ama yoktu. Kalkıp köşedeki çeşmeden su çarptı yüzüne. Daha sonra kızı aramak için telefonunu ararken cebindeki kabarıklık dikkatini çekti. Çıkarıp baktığında gözleri büyümüş nefesi şiddetlenmişti. Elindeki siyah bir zarftan çok bir ateş topuydu.