Bölüm 26

1K 57 2
                                    


Gece'nin kayıp olduğu haberinin üzerinden neredeyse bir gün geçmişti. Ne Yamaç ne Sarp ne diğerleri kahveden ayrılmamış bir ipucu bir yol bulmaya çabalıyorlardı. Yamaç Aliço'ya tek tek bütün düşmanlarını göstermiş bir şey bulmaya çalışmışlardı ama elle tutulur bir sonuç alamadılar. "Timsah yok zaten epeydir piyasada. Yücel'den sonra tüymüş pezevenk." dedi Cumali. "Azer burada ama evlerinde pek bir hareket yok." diye devam etti Salih. "Onun bir sürü evi var gözden kaçmasın." dedi Yamaç abisine bakarak. "Yok Yamaç'ım dikkat ettik Beykoz'dakinde kalıyor kendisi diğerleri boş zaten." diye açıkladı Salih. "Ya Gece biri daha var gibi bir şeylerden bahsetmişti ya doğruysa ya kızı alan oysa?" dedi Cumali. "İşte o zaman sıçtık çünkü hayalet kovalamak gibi bir şey olur bu." dedi Selim. "Aliço'dan bir şey çıktı mı?" diye sordu İdris. Yamaç kafasını salladı "Azer'in çöplerini inceliyor." dedi.

 "Kim bu bahsettiğiniz adamlar? Gece ne gibi bir belanın içinde? Nasıl adamların elinde?" diye sordu Sarp. Gardı düşmüş daha sakindi artık. "Bak oğlum biz büyük bir aileyiz. Aha bu gördüklerin benden... Benim kanımdan." dedi İdris. Eliyle dışarı işaret ederek devam etti "O dışarda gördüklerin ve görmediğin evlerinde işlerinde olanlar da kalpten ailem. Ama böyle bir aileyi kurmakta korumakta kolay değil elbet. Dost var ise düşmanda var her zaman. Gece'm. İnci tanem. O benim kanımdan olmayan iki evladımdan iki kızımdan biri. Telaşını merakını anlıyorum ama güven bana kızımı, arkadaşını bulup getireceğim." diye bitirdi sözünü. Sarp adamın duruşundan ağırlığından çok etkilenmişti. "Çok bahsetti sizden. Adınız hep dilindeydi." dedi İdris'e içten bir şekilde gülümseyerek. Adam da karşılık verdi aynı şekilde.


Gece kendisine gelen yemeği bir çırpıda silip süpürmüştü. Tepsiyi kenara bırakıp dizlerini karnına çekerek oturdu yatakta. Gözü kollarındaki morluklara ilişti. O sırada kapıda dönen kilidin sesiyle birlikte Azer girdi içeri. Gece nefretle bakıyordu adama. Geçip karşısında durdu. "Ne istiyorsun benden? Yücel'in intikamı falan dersen valla ölüveririm şuracıkta." dedi. Azer güldü "Bana ne ondan umurum değil Yücel." dedi kendine has şivesi ile. "Ne o zaman?" dedi Gece bedeninde hissettiği yanma hissini yenmeye çalışarak. "Koçovalılar." diye yanıtladı Azer. Gece kafasını kaldırıp baktı adama "Canım üzülerek belirtmek isterim ki ben Karadağlıyım Koçovalı değil." dedi. Bu defa gülen Azer'di "Ama onlar için çok kıymetlisin. Benim bütün işlerime taş koyan kardeşimi bu sebeple mahallenin ortasında yere yıktıran İdris Koçovalı çok sevdiği kızının yoksunluk nöbetlerinde ne yapacak bakalım." dedi. Gece'nin gözbebekleri büyümeye başlamıştı. Avuçları terliyor görmesi bulanıklaşıyordu. "Aha bak bu halinden bahsediyorum. Kıvama gelmek üzeresin az kalmış az. Sermet kızın iğnesini getirin acıkmış." diye bağırarak çıktı odadan Azer. Gece bir şeyler söylemeye çalıştı ama beceremedi. İsteğine karşı koymaya çalışarak yatağa bıraktı kendisini.


Aliço Kemal'in arkasından kahveye girdiğinde çok telaşlıydı. "Yamaaaç kan var kan. İğne var. Kan var." dedi. Yamaç koşup tuttu hemen adamı "Nerde Aliço'm kimde?" diye sordu. "Azer... Azer'in çöpünde şırınga var uyuşturucu... Uyuşturucu... Bir de kan var. Kurumuş kan. Gömlekte var. " dedi elindeki asker yeşili gömleği Yamaç'a uzatarak. Yamaç elleri titreyerek aldı gömleği. Gece'nin di ... Giderken onu son gördüğünde üzerindeydi. "Metin!" dedi sertçe "Buyur abi diye öne atıldı adam. "Kim var Kim yok yığ buraya. Gece'yi almaya gidiyoruz." dedi. Aynı anda herkes ayaklanmış silahlarını çıkarmıştı. Sarp 'ta kalktı onlarla. "Sen burada bekle." dedi Yamaç kapıdan çıkarken. "Emredersin." diyerek yürüdü Sarp. Yamaç adamı yakasından tuttu "Kal diyorsam kal lan!" diye sinirli ama sessiz bir tonda söyleyip bıraktı adamı. Araçlar uzaklaşana kadar bekledi Sarp. Son arabada köşeyi dönünce kendi aracına fırladı hemen. Aklında kalan adresi navigasyona girip  gazladı.


Gece gözlerini sıkı sıkı yummuş adamın gelmesini bekliyordu. "Yamaç gel... Yamaç gel...Yamaç gel..." diye sayıkladı sessizce. Bir damla gözyaşı düştü yüzüne. Çok geçmeden kapının kilidi açılıp uyuşturucuyu yapmak üzere Azer'in adamlarından biri girdi içeri. Gece uyuyormuş gibi yapmaya devam etti. Adam kızı sırtı üstü döndürüp lastiği koluna bağladı. Maddeyi şırıngaya çekerken Gece içinden saymaya başladı. Bu işlem on yedi saniye sürüyordu. Bunu önceki seferlerde deneyimlemişti. Bekledi ikinci aşama şırıngaya üç defa tıklatmaydı yine saydı Bir..İki...Üç aniden gözlerini açıp adama fırsat vermeden şırıngayı kaptı bağırmasını engellemek için adamın ağzına tıktı. Çevik bir hareketle yatağın üstünde ayağa kalkıp ağzındaki iğneden kurtulmaya çalışan adamın boynunu kırdı. Adam kendinden geçince ses çıkarmamaya çalışarak yere yatırdı. Kısa bir an başka gelen var mı diye bekledi. Kafasını koridora uzatıp etrafa bakındı. Herhangi bir pencere yoktu. Koridorun sonunda bir merdiven görünüyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek yürüdü. Çok bitkin, yorgun, güçsüz ve üşüyordu. Ayakları çıplak üzerinde sadece bir atlet ve kot vardı. Göz altları mosmor teni bembeyaz olmuştu. Merdivenin altına gelince bekledi yukardan iki adamın konuşma sesi geliyordu. Sessizce yan taraftaki kapıyı yokladı. Boş bir odaydı. Kapısını sertçe çarparak adamların dikkatini çekti. Onlar aşağı sese bakmaya inince saklandığı merdiven altından çıkıp yukarı kata koştu. Adrenalin, soğuk, ve bedenindeki ilaçların etkisiyle titriyordu. Sokak kapısı görüşüne girmişti. Kapıda başka adamlarında olacağını tahmin edip oradan kaçmaktan vazgeçti. Salon olduğunu tahmin ettiği odadan konuşma sesleri geliyordu. Azer'in sesini tanımıştı. Alt kattaki adamların ayak seslerini duyunca tersi istikametteki odaya girdi sessizce. Pencereye koşup dışarı baktı. Tahmini evin arka kısmıydı burası. Yavaşça camı açıp etrafa bakındı zıplayıp atladı aşağı. Şimdi tek çaresi olabildiğince hızlı koşmaktı. Çünkü adamlar kaçtığını fark etmişti.


"Bebe bak yanlış yapıyoruz. Gece içerdeyse..." diyordu ki Cumali Yamaç sözünü kesti "İçerde." "Tamam oğlum içerde ama nasıl saldıracağız. Kızın hayatını da tehlikeye atıyoruz." dedi Cumali tekrardan.  Evin yakınlarında pusuya yatmışlardı. Aliço tüfeğinin başında evi gözlüyordu. "Görebildin mi bir şey Aliço?" diye sordu Salih. "Çok adam var. Azer var. Gece yok." diye yanıtladı Aliço. "Böyle olmaz." dedi Selim. "Ne yapalım kapıyı çalıp Gece burada mı diye mi soralım?" diye terslendi Yamaç. Fazlasıyla endişeliydi. Tutarsız davrandığının farkındaydı ama ne yapacağını oda şaşırmıştı. "içeri sızacağız." dedi. Bu çok düşünülmemiş o an aklına yatan en iyi yoldu. "Hareket var" dedi Aliço. Herkes susmuş onu dinliyordu. "Koşuşturma. Adamlar gidip geliyor....... Biri var bahçede." dedi. Yamaç "Kim Aliço'm" diye sordu ümitle. Aliço bir süre izledi "Kız bu güzel Gece bu." dedi heyecanla. "Aslan parçası beee kaçmış mı?" dedi Cumali. "Hadi beyler saldırıyoruz. Ben Gece'yi almaya gidiyorum siz Azer'i tutun. Sakın bir şey yapmayın o bende." dedi Yamaç. 

Hep birlikte ayaklandılar. Tam o sırada iki el silah sesi duyuldu. Yamaç donup kaldı.
Gece kendisini son anda duvarın ardına atmıştı. Kolundan vurulmuştu. "Kahretsin diye söylendi. Gözü kararıyordu. Ayağa kalkmaya çalıştı ama başaramadı. Taşlar çıplak ayaklarını kan içinde bırakmıştı. Adamlar yaklaşıyordu. Ağlamaya başladı kız. "Hayır hayır hayır."diye inledi. Tam ayağa kalkmaya yeltenirken bir el ağzını kapatıp kendisine çekti kızı.


Cumali ve Salih silahlarını çekip direk daldılar bahçeye. Azer Gece'nin kaçmasından dolayı köpürürken birde bahçesindeki Koçovalı'ları görünce cinnet geçirmişti. "Gelin ulan!" dedi oda silahlarını kuşanmıştı. Her yer vızır vızır kurşundu. İki tarafta deli gibi ateş açıyordu birbirine. Yamaç önüne gelene sıkarak bahçenin arka tarafına ilerledi. Yerdeki kan izlerini gördükçe korkusu büyüyordu. Duvarın dibindeki yoğun kanı görünce durdu. İzler orada kesilmişti. "Neredesin Gece?" dedi kendi kendine. Kızı abilerinden birinin almış olabileceğini umut ederek ön tarafa geçti. Çatışma devam ediyordu. "Yok biri almış." dedi abilerine bakarak. "Azer olamaz. Kimse çıkamadı içerden." dedi Selim. Yamaç çıldırmak üzereydi. "Oğlum sen Gece'yi bilmiyor musun? Oradan çıktığına göre bahçeden de sıyrılmıştır. Metin'lerin o tarafa bakalım çocuklar almış olmalı." dedi Cumali. "Hadi çekiliyoruz o zaman." dedi Salih. Herkes toplanmış gitmeye hazırlanmıştı ki Azer'in kardeşi ile burun buruna kaldı Yamaç. Öfkesi büyüktü bir an pencereden bakan Azer ile göz göze geldi ve dönüp adamın kalbine sıktı. Silah sesleri Azer'in feryadı ile kesilmişti.

Çukur'da Bir GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin