90. BÖLÜM
"Bana ihanet etmezsin bir daha değil mi?" dedi Cellino camdan dalgın bir şekilde dışarıyı izleyen Gece'ye dönüp. Kız keskin mavi gözlerini adama çevirip baktı bir süre "Ben şuan hayattaki en yakın arkadaşıma ihanet ediyorum. Sana mı etmeyeceğim?" diye sordu. Cellino güldü "Sar'a ihanet edip etmediğini henüz bilmiyoruz." Dedi. Bu defa gülümseyen Gece idi "İzleyelim görelim." Dedi. tekrar sessizliğe gömülmüş İstanbul'un görkemli manzarası eşliğinde ilerliyorlardı ki "Madem ulaşabiliyordun Sarp'a neden bu kadar bekledin?" diye sordu adam. Gece bıkkınlıkla verdi nefesini "Henüz ulaşabildim mi bilmiyoruz. Senden kaçtıktan sonra işte böyle bir yol belirledik. Bakalım mesajım ulaştı mı emin değilim. Ayrıca..." deyip sustu kız. Cellino kaşlarını çatarak "Ayrıca?" diye sordu. "Evde de anlattım sana ben artık huzur istiyorum bıktım sağa sola sürüklenmekten. Böyle giderse elinde öyle kalacağım işte bir şey olacağı yok. Çözüm bulmaya çalışıyorum." Dedi Gece. Cellino ikna olmuştu kızın samimiyetine daha fazla soru sormadı. Gece etrafına bakıp "Burada duralım." Dediğinde dönüp "Burası mı?" diye sordu. Gece olumsuz anlamda salladı kafasını "Hayır. Önce Nazım'dan haber alacağım." Dedi Gece. Cellino kızın tavrına bir kez daha hayranlık duymuştu. Telefonunu çıkarmak üzere ceketine uzandığı sırada telefon çalmaya başladı "Hahh bak gördün mü? Konu ile ilgilenen arkadaşlar arıyor zaten." Diyerek cevapladı "Yılmaz Bey dinliyorum." Dedi. "Efendim dediğiniz üzere Nazım Bey'i takibe aldık ama beklemediğimiz bazı durumlar oldu. Öncelikle Yamaç Koçovalı saldırdı ardından bilmediğimiz başka adamlar alıp götürdüler. Emirlerinizi bekliyorum ne yapalım." Dedi adam mahcupça. Cellino hiç bozmadan devam etti "Teşekkürler Yılmaz Bey. Evet Gece hanımın söylediği adrese götürün lütfen." Dedi. adam şaşırmıştı "Efendim kaçırdık elimizden." Diye tekrarladı. "Anladım evet o adres zaten bizim işimiz bitince Gece hanım da o adrese bırakılacak." Diyerek kapadı telefonu. "Gördün mü ben söz verdiysem tutarım. Şimdi sıra sende." Dedi Gece'ye dönüp.
Gece kafa hareketiyle teşekkür edip kapıya yöneldi. "Nereye?" diye çıkışınca adam durup "Sarp'In öylece ampul gibi ortaya çıkacağını düşünmedin herhalde? Önce beni sağ ve tek başıma görecek ki yanıma gelsin aksi halde işkillenirse ben bile bulamam bir daha. Uzaktan izle. Uygun anda kon ensesine." Dedi. Adam haklı bulduğunu belli eder bir ifadeyle uğurladı kızı. Tam kapı kapanırken "Gece... Lütfen saçma bir şey yapmaya kalkma ben burada olabilirim ama gözüm üstünde." Dedi. Gece zoraki bir gülüşle uzaklaştı arabadan. Mekan İstanbul'un en hareketli sahillerinden biriydi. Buluşma yeri olarak burası özellikle seçilmişti. Sarp gerçekten akıllı bir adam iyi bir strateji uzmanıydı. Gece elleri ceplerinde parkın ortasına doğru yürüdü. Sarp'ın çağrısını almamış olması için dua ediyordu içinden ama içinde bulunduğu durum kalbine binlerce ok saplanıyormuşçasına canını yakıyordu. "Ben ne yaptım?" diye söylendi kendi kendine. Parkın ortasında sağa sola volta atarken kaçma planı yapmayı denedi ama sağda solda kendisini izleyen adamları atlatamayacağından emindi. Saatini kontrol etti yeniden gece yarısı olmak üzereydi. Anlaşma buydu haber geldikten sonraki gece yarısı buluşacaklardı. "Umarım unuttuğum bir şey yoktur." Dedi yine kendi kendine. Gece yarısını dört dakika geçmişti. Kalbi artık gümbür gümbür atıyordu. Altı ... dokuz.. on iki... derken vazgeçmiş arkasını dönmüştü ki Sarp ile burun buruna geldi. "Sarp..." dedi endişe, heyecan, korku, sevinç pek çok duygu ile. "Bayan Garbela aradığında inanamadım. Bu plan asla işleme girmeyecek sanıyordum." Dedi adam gözleri dolu dolu. "Ben..." dedikten sonra devamını getiremeden Sarp Gece'yi kendine çekip sıkıca sarıldılar. "Özür dilerim." Dedi Gece hıçkırıklarının arasından. Adam kızı hafifçe kendinden uzaklaştırıp "Niçin?" diye sordu. "Özür dilerim." Dedi Gece yeniden. O sırada Cellino Colt 911 Model silahını Sarp ensesine dayamıştı.