Nicolas ise, Hectorun ismini duyduktan sonra şaşkınlığına engel olamadı. 'Bu mümkün mü?' Nicolas inanamayarak mırıldandı, önce ki hayatından bazı hatıraları anımsadı.
Savaş Tanrıçası Olivia'nın ordusu ile Kutsal Kilise arasında yaşanan o inanılmaz savaşta, muazzam bir sahne o savaşta yer alan herkesin hafızasına kazınmıştı.
O dönemde kıtaya hükmeden bazı inanılmaz güçlü kişiler vardı. Bunların ikisi zaten Dean ve Axeldi, ikisi de inanılmaz derecede güçlü değil, aynı zamanda birer baş komutandı. Grand Dük olmuş sayılı kişilerdendi fakat bir kaç kişi vardı ki, onların ismi bundan çok daha büyüktü.
Büyük savaşta yerde Nicolas gibi, sıradan askerler savaşırken, gökyüzünde savaşan bir çok uzman vardı. O gün, çatışma muazzamdı, Nicolas nefeslenecek bir fırsat yakalamış ve Kutsal Kilisenin dört kardinali ile savaşan Altın Alevlerle kaplı, kırmızı saçlı bir adam görmüştü.
Kralsız Bölge, her zaman Kutsal Kiliseye karşıydı bu sebeple, savaşta, kralsız bölgeden gelen uzmanlar, Savaş Tanrıçası Olivia'nın ordusunu destekliyordu.
O Savaş sırasında ortaya çıkan aura inanılmazdı, çatışmaların şiddeti, bulutları parçalıyor ve yerde ki askerlerin bazılarını anında toza çeviriyordu.
Altın Alevlerle Kaplı kızıl saçlı adam ise, Nicolastan daha büyük değildi. O gün Nicolas bu durumu çok içerlemişti.
Bu kişiye, 'Kızıl Altın İmparator Hector...' deniliyordu. Bir neslin en güçlülerinden birisiydi, kimse hangi alemde olduğunu bilmiyordu fakat çok güçlüydü. Bir kaç güçlü saldırı ile, dört güçlü kardinali, ateş topuna çevirmişti. Ölümleri korkunçtu, o çatışmanın kazanılmasının sebeplerinden birisi oydu. Dean ve Axel ise, o savaşta yine Savaş Tanrıçası Olvian'nın ordusunda ki başka bir İmparator Unvanı taşıyan, Kılıç İmparatoru Nina'yı öldürmüştü.
Durum bir şekilde eşitti ve çatışmadan iki tarafta eşit ayrılmıştı. Yine de Nicolas o günü asla aklından silmemişti zira Kızıl Altın İmparator Hector, ondan sadece bir yaş büyüktü fakat o gökyüzünde dört kardinali öldürürken, Nicolas onun ayaklarının altında önemsiz bir askerden başka bir şey değildi.
Nicolas yumruklarını sıktı, gözleri kararlılıkla doluydu. 'Bugün ben... Seni aşabileceğimi kanıtlayacağım...' Bu ilk kendisini kanıtlama, geçmişin ezilmişliğinden kurtulma fırsatıydı. İlk defa, önceki hayatından gelen bir kahramanla mücadele edecekti. O zamanlar, Nicolas bir böcek, Hector ise gökyüzünde parlayan güneş gibiydi.
Şuan ise, Hector yine bir güneşti fakat Nicolas güneşleri yok eden bir İblisti.
Aralarında gerçek manada, ölüme dönüşecek bir düşmanlık yoktu, sözlü tartışma vardı fakat en ufak konularda bile insanlar ölümden bahsederdi fakat Nicolas bu savaşı ölümüne verecekti.
Hayatta kalırsa önce ki hayatının onu kısıtlayan ezilmişliğinden bir nebze kurtulacaktı, eğer ölürse ise, hala yeterli olmadığı için kendisini suçlaya bilirdi.
Ölümü göze aldığı içinde, öldürmeyi umursamıyordu fakat mümkünse Hectoru geçmişin lekelerini silen bir anıt olarak hayatta tutacaktı. Böylece, Hector yaşadığı sürece ve güçlendiği sürece, Nicolas ondan güçlü olduğunu bilecekti.
Nicolasın ifadesinde ki değişim, herkes gibi Hector'un da dikkatini çekmişti. 'Neden kararlılığı arttı?' Hector sebebini çözememişti, bir süre önce Nicolas sadece bir İblis gibiydi, öldürmek istiyordu. Zarar vermek istiyordu fakat ölümüne mücadele edecek gibi de görünmüyordu fakat şimdi Nicolasın kararlılığı tamamen değişmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...