Konferansa gelen diğer birlik öğrencilerinin amacı, Nicolası sindirmek gibi görünse de, en temelde amaçları Simya Birliği öğrencilerine göz dağı vermekti. Nicolas düzgün işleyen çarkı tıkayan bir dal parçasıydı. Bütün birliklerin karşısında kırılmaması imkansızdı ve bu fırsatı herkes Simya Birliğine ders vermek için kullanmak istiyordu.
Fakat! Nicolasın bu kadar cürretkar olacağı akıllarının ucundan bile geçmemişti, en uçuk hayallerinde bile, bu dahinin aynı zamanda bir seyyar satıcı gibi, malını muhteşem şekilde satacağını düşünmemişlerdi. Gözlerinin önünde, Simya Birliği onlara karşı ayaklanıyordu. En güçlüsünden, en prestijlisine kadar herkes iliklerine kadar korkuyu hissetmiş, kalpleri endişeyle dolmuştu.
Simya Birliği öğrencileri, bir altın madeniydi ve bu güne kadar, bu altın madenini istedikleri gibi yağmalamışlardı, madenin yanında yaşayan köylüleri ise, kendi adlarına köle gibi çalıştırmışlardı. Aynı efsanelerde ki gibi, bir kahraman ortaya çıkıp devrimin fitilini ateşliyordu ve onların elinden hiç bir şey gelmiyordu.
Eğer Nicolas başarılı olursa bundan sonra zorbalıkla aldıkları her hap, ölüm riski taşıyacaktı. Ölmeseler bile, haftalarını veya aylarını iyileşmek için harcayacaklardı. Bu korkunç bir durum senaryosuydu. Nicolasa izin veremezlerdi ama ne yapabilirlerdi ki?
Simya Birliği bölgesinde, bütün elderlerin hatta Kıdemli Elderlerin önünde nasıl Nicolası öldürmeye çalışırlardı. Az önce, Nicolası suçlamaya çalışmışlardı ve ustalıkla, konu uzamadan tamamen bastırmıştı.
Geriye sadece tek bir yok kalıyordu.
Nicolasın hararetli, kışkırtıcı İntikam vaadi eden konuşmasından sonra, ayağa kalkan acı çekmiş Simya Öğrencileri diğer simya öğrencilerinin de cesaretlenmesine sebep olmuştu.
Onaylar ve tezahürlatlar bir anda yükselmişti. Sadece bir kaç dakika içinde Nicolas bir kahraman, kurtarıcı haline dönüşmüştü fakat o şevk dolu anda Silah Bölgesinin Kıdemli Elderinin kaşları çatılmıştı.
Adeta gök yüzünde patlarmış gibi, ağzından memnuniyetsiz bir homurdanma yükseldi.
'Hmphh!!! Bu ne küstahlık!!!' Adeta konferans alanına yıldırım gibi kıdemli elderin homurdanması düşmüştü. Herkesi bir anda titreme almış, muazzam bir baskı bütün konferans alanına çökmüştü.
Nicolas bile, güçlü iradesine ve sarsılmaz zihnine rağmen baskı altında bilincini neredeyse kaybedecekti.
Silah Bölgesi Kıdemli Elderi, Settar McHell namı diyar, VAHŞİ konuşmuştu. Kim onun lafının üstüne laf söylemeye cesaret edebilirdi ki? Bir yöneticiden çok, azgın bir canavar, bir savaş makinası gibiydi. Korkunç bir varlıktı ve Nicolasın ne yapmak istediğini anlamıştı.
Ona göre, Simya Birliğinin ezilmesinin, insanların acı çekmesinin önemi yoktu. Onların acısı, Silah Birliği Bölgesinin daha güçlenmesini sağlıyordu. Öğrenciler, haplar, iksirler ve tütsüler için katkı puanı harcamıyor ve ellerinde kalan katkı puanlarını daha fazla gelişim için harcıyorlardı.
Nicolas buna engel olacak kadar cesurdu ama bunu onun önünde yapacak kadar da aptaldı.
Nicolas ise, soğuk gözlerle Settar McHell'E baktı. Nicolasın bakışlarını fark eden, kalabalığın kalpleri yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı.
'Bu çocuk deli mi?' bir kişi inanamayarak aklından geçirdi.
'Aman tanrım... Aklını kaçırmış, karşısında kimin olduğunu bilmiyor mu?' başka bir kişi de Nicolas, Settar McHell'e attığı bakışlara inanamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...