87.Bölüm: Evliliğe Zorlamak (1)

4.8K 489 35
                                    

Nicolas sessizce kitabın sayfasını çevirdi, ondan bir kaç metre uzakta Xia Ming bütün dikkatiyle kitap okuyordu. İkisi uyumlu bir çift gibi görünüyordu fakat Xia Ming ara sıra Nicolasa bakış atsa da Nicolas ona soru sormadığı sürece hiç ilgi göstermemişti.

Zamanla Xia Ming kitap okumaya alışmış hatta bağımlı olmuştu. Bunun en büyük sebebi Nicolasın verdiği ustaca bilgelik dolu cevaplardı. Daha önce ilgilenmediği pek çok şeyin ilgisini çektiğini fark etti, yetiştiriciliğe çok daha fazla ilgi duyarken, ekim yollarının sorunlarına daha fazla eğildi.

Sadece iki gün olmasına rağmen, zihinsel ve fiziksel olarak yaşadığı değişim çok büyüktü. Kısır ve sinsi bir kızdan, bilge ve düşünceli güzel bir kıza dönüşüyordu. Nicolasla tanışmadan önce asla böle bir değişim yaşayacağını düşünmez, mümkünse kabul bile etmezdi fakat şimdi durum farklıydı.

Nicolasın güce olan tutkusu çok büyüktü, öğrenmeye açtı ve çevresinde ki herkesi etkiliyordu. Beyaz kaplan Nicolasın kucağında her zaman ki gibi uyuyordu, çoktan bir ay geçmesine rağmen Beyaz Kaplan herhangi bir değişim göstermemişti fakat dikkatli bakılırsa fiziksel olarak çok daha güçlü olduğunu anlamak kolaydı.

Nicolasın bedeni iki defa kalpa enerjisi ile arındırılmış ve saflaşmıştı. İlahi Yıldırımlar yüzünden bedenine giren kozmik enerji bile Nicolasın bedeninde muhafaza ediliyordu. Bir büyülü yaratık için çok faydalı bir kaynaktı. Nicolasın yanında uyuduğu zaman, ekiminin fiziksel olarak çok daha hızlı arttığını fark etti bu sebeple Nicolasın yanından bir an bile ayrılmıyordu.

Görünürde tek yaptığı uyumak olsa da büyülü yaratıklar, enerjiyi sindirmek için sadece uyuyordu ve bazen bu uyku süreci yıllar bile alabilirdi. Beyaz Kaplan çok zayıf olduğu için, onun uyku seansları bir kaç saatlikti ve ara sıra uyanır, esner biraz etrafta koşturur ve neredeyse otuz dakika sonra tekrar uyumak için geri gelirdi.

Beyaz Kaplanın günlük programı, ara sıra yemek yemek dışında tam olarak buydu. Nicolasın yakınında ki herkesin yaşadığı değişim barizdi fakat hepsinin toplamı bile Nicolasın bir kaç dakika da öğrendikleri ile kıyaslanamazdı.

Beyni aynı bir fabrika gibiydi, giren bilgiyi saniyeler içinde işleyip istifliyor hatta katagorize bile ediyordu. Bir çok dil, bir çok farklı kültürün mirasını ve eserlerini okumasını, farklı dönemlerde yaşamış bilge yetiştiricilerin öğretilerini ve teorilerini anlamasına izin veriyordu. Çok az yetiştirici ekim yolunu anlamak için bu kadar çaba harcardı. Deneyimlemek, okumaktan her zaman daha iyiydi fakat Nicolasın durumu farklıydı.

Doğadan aldığı enerji çok azdı, meditasyon ona hiç fayda sağlamıyordu ve ancak enerjisini dış kaynaklar kullanarak geliştire bilirdi ama bunun içinde belli bir doygunluğa ulaşması gerekiyordu.

Ancak doygunluğa ulaştıktan sonra dış kaynaklara yönele bilirdi, eğer en başından dış kaynaklar kullanmak isterse, ortaya çıkan kaynak harcaması uçuk miktarda olacaktı. Nicolas bu kadar zengin değildi, sadece bekleye bilirdi ve ne kadar bekleyeceğini az çok tahmin ediyordu. Diğer bir faktör ise, niyeti kavramaktı. Şuan Cennet Aziz Alemine yarım adımdı fakat niyet anlayışını belli belirsiz hissetse bile kayıp bilgisine ulaşamıyordu. Bunun için bütün bilgiyi özümsemesi ve niyetin ne anlama geldiğini, kullanımını ve uygulama yollarını tam anlamıyla bilmeliydi.

Eğer sıfırdan başlayan birisi olsa ve niyet gücünü yeni anlıyor olsa, bu süreç anlamsızdı fakat hafızasını tamamen kaybeden birisinin izlemesi gereken yol buydu. Çok zor, uzun ve meşakkatliydi ama bir defa kavradıktan sonra eski niyet gücünün tamamına sahip olacak ve geriye atılım için sadece yeterli enerjiye sahip olmak kalacaktı.

İyi tarafı şuydu ki, fiziksel gücü, içsel gücünü fazlasıyla aşıyordu, yeterli kaynağa sahip olduğu anda beklemeye gerek yoktu. Tek ihtiyacı olan ruh taşı veya altındı... Yeterli kaynakla, eğer niyeti kavramışsa Aziz İmparator Alemine bile atılım yapabilirdi ama ihtiyaç duyduğu kaynak miktarı 2 Yıldızlı büyük güçlerin hazinesinin toplamına eşitti. 

Böyle bir miktarı bulmak basitçe çok zordu, şuan ki serveti ancak onu Aziz Kral Aleminin zirvesine taşırdı ki, bu da bir anda harcanacak muazzam bir kaynak anlamına geliyordu. Bu da gereksizdi, sadece yavaş yavaş ilerleyip, her şeyi tek tek yapabilirdi.

Bu sebeple Nicolas sadece okudu ve öğrenmeye devam etti, geri kalan hiç bir şeyi umursamadı. Şehir yıkılsa, Xia Klanı ölse ve bütün dünya ters dönse bile onun için önemli değildi. 

Başka bir sayfa çevirip okumaya devam ederken konağın kapısı çalındı, bu konakta iki önemli kişi yaşıyor olsa da hiç hizmetçi yoktu. Nicolas ilgisiz kalırken, Xia Ming başını kaldırıp kapıya baktı. Kapıyı çalan kişi, sert vurmamıştı haliyle endişelenecek bir şey yoktu.

Kitabı ters çevirip yere koyduktan sonra usulca kalktı ve kapıya yürüdü. Kapıyı yavaşça açtı, karşısında Xia Dan ile birlikte, bir grup klan yaşlısı vardı. Xia Ming'in kaşları anında çatıldı fakat karşısında ki kalabalığın gözleri genişledi, Xia Ming'e şaşkınlıkla bakarken bir an onun bir yabancı olduğunu sandılar.

Xia Ming'in değişimi korkunçtu geçmişte güzeldi fakat şimdi ki güzelliği ile kıyaslandığında çirkin olarak isimlendirilecek kadar kötüydü. Duruşu zarif, bedeninden yayılan asil ve güçlü bir aura vardı. Bakışları eskisi gibi derinliklerinde sinsilik değil, bilgelik ve nezaket saklıyordu. 

Adeta başka birisi gibiydi, Xia Dan bir kaç saniye kendisine bile gelemedi. İlk ağzından çıkan yine sorgulayan bir kaç kelimeydi. "Sen... Ming'er?" dedi.

Xia Ming önce onları içeri almak istemedi fakat Nicolasın komployu ortaya çıkartmak istediğini hatırlayınca ilgisiz bir tavırla kenara çekildi, soruyu görmezden gelip. "Nicolas terasta..." dedi ve onlara bakmadan yürümeye başladı.

Yaşlılar şaşkındı, önlerinde ki kişinin Xia Ming olduğuna hala inanamıyorlardı. Geçmişte Xia Ming onların yanında sevimli bir kedi yavrusu gibiydi, tatlı bir sesle onlarla şakalaşır ve hepsinin gözünü boyardı fakat şimdi karşılarında soğuk bir güzellik vardı.

Bu değişimin bir kaç günde yaşandığına kimse inanamadı? Ayrıca o güçlü aurası ve zarif, asil görüntüsü neydi? Bunlar Xia Ming'in önceden sahip olduğu özellikler değildi. Daha çok hayat dolu, nazik ve sevecen birisiydi. Yüzüne bir tokat atılsa, diğerini dönecek kadar masum görünüyordu fakat şuan ki kız açıkça onlara tehlike hissi vermişti.

Yaşlılar Xia Ming'in arkasından sessizce baktı, yaşlıların yanında ki bir kaç genç neslin üyesinin ağzı açık kalmıştı. Çoğu Xia Ming den hoşlanıyordu, geçmişte Xia Ming ile evlenmek bile istemişlerdi fakat aldıkları cevap tokat gibiydi. Şimdi intikam istiyorlardı, Xia Ming'in perişan halini görmek istediler, onları reddettiği için nasıl üzüntü içinde olduğunu bilmek istediler ama karşılarında onlara bir bakış bile atmayan son derece güzel bir kız vardı.

Hepsinin kanı damarlarında dolmuştu, ilk kendine gelen Xia Dan oldu. "Ming'er bu sen misin?" dedi bir defa daha. Xia Ming duymazdan geldi ve avlunun kapısından geçip terasa oturdu. Yerde ki kitabını alıp açtı ve okumaya devam etti. Nicolasa herhangi bir şey söylemedi, zaten Nicolasın her şeyi duyduğunu biliyordu fakat ilgisini çekecek hiç bir şey yoktu.

Xia Dan'nın kaşları hızlıca çatıldı, Xia Ming ikinci defa onu görmezden geliyordu, bu kabul edilemezdi. O eski masum kız toz olmuş, kolayca zorbalık yapılan kızın yerine adeta acımasız genç bir kız gelmişti. 

"Küstah!" diye mırıldandı Xia Dan fakat Xia Ming'i görmezden geldi, şuan buraya farklı konuları halletmek için gelmişti.

Xia Dan önderliğinde altı yaşlı konağa girdi, onları arkasından dört genç adam ve güzel bir kız takip etti, O Xia Gea idi. Xia Dan'nın en yetenekli kız torunuydu, ayrıca şehirde haklı bir ünü vardı. Herkes bir gün bir kız olarak yüksek bir noktaya çıkacağına inanıyordu zira daha 19 yaşında Büyük Üstat Alemi Zirvesindeydi. Bu Klanda eşine az rastlanan bir yetenekti. Bunun dışında gözleri kibirle doluydu, herkese yukarıdan bakan kendisini üstün gören kişiliği vardı. Herkesin bahsettiği, yakışıklı ve güçlü Nicolası görmek istiyordu.

Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin