Mühürlenmiş kazan kapağı kor gibi parlıyordu ısı aşırı derecede yüksekti fakat enerji ile harmanlanan yemekleri yapmak için sıradan bir yol izlenemezdi.
Mühürlenmiş kazanın içinden kaçan koku herkesin yutkunmasına sebep oldu. Bir süre önce gelen Kızıl Şeytan bile genç taş faresini kenara bırakıp kazanı izliyordu.
Nicolasta dahil herkes odağı tamamen kazana dönmüştü çünkü koku muhteşemdi, ara sıra kıpırdanan Taş Meşeleri bile istisna değildi. Nicolas ruhsal algısıyla bazı ufak böcekleri bile hissetmişti.
Bu da kokunun gücünü gösteriyordu lakin esas nokta koku değildi, Nicolas lezzete çok önem verdi fakat astları olan yaratıklar için lezzet daha geri plandaydı önemli olan enerjiydi ve bu yemeğin büyük miktarda enerji içerdiğini iç güdüsel olarak herkes hissediyordu.
Kızıl Şeytan çatal dilini çıkartıp havada ki kokuyu adeta yaladı ve sarhoş gözlerle Nicolasa baktı. "Usta... Biraz tada bilir miyim?" diye sorarken aslında çok korkuyordu ama Nicolas gülümsedi.
"Bu Janak Kazanıdır, boyu sadece bir kucak kadar ama içinde 2.5 ton alana sahip. Herkese yetecek kadar olacak astlarıma asla kötü davranmam." Nicolas çok keyifliydi genel soğukluğunun aksine nadir bir iyi hal durumundaydı.
Şuan 3 kızıl ok böceği de dahil olmak üzere kimseyi kısıtlamadı herkes kendi iradesini taşıyordu, Nicolas için onları kısıtlamak çok basitti sadece basit emirler vardı. İhanet etme vb gibi son direce basit ama net kurallar bunun dışında Nicolas öz farkındalıklarını bastırma girişiminde bulunmadı bunu bir ceza olarak kullanmak daha makul geliyordu.
"Usta... Biz..." dedi 1 numara çok korkuyordu çok yeni Nicolasın astı olmuştu ama Nicolasın korkunç doğasını çok iyi anladı şuan kazanda onun türdaşları pişiyordu.
"Yamyamlığı umursamıyorsan benim için sorun yok." dedi Nicolas. 1 Numaranın ve diğerlerinin gözleri parladı, üç kişi aralarında bir hiyerarşi bile geliştirmişti.
"Usta, biz yamyamlığı sorun etmiyoruz." 2 numara hemen karşılık verdi yamyamlık kızıl ok böceklerinde sorun değildi aslında pek çok yaratık yamyamdı çünkü mesele güçlenmekti.
"O zaman iyi hizmet edin, sadık olun ve emirlerimi yerine getirin... Astlarıma asla kötü davranmam, kim bilir belki bir gün özgürlüğünüzü bile iade ederim." dedi Nicolas fakat üç kızıl ok böceği korkuyla titredi.
Özgürlük mü? Kesinlikle istemiyorlardı her yıl sadece belirli bir süre için bölgelerini terk ediyorlardı çünkü her yıl gizli bir element kristali mağarasına girip element kristali yerlerdi ama sadece onlar mı vardı ? Bu Antik Kılıç Dağı Bölgesinde yaşayan her canlı için element kristalleri hazineydi kısa süreliğine yaşanan savaşlarda ölenlerin sayısı bile belli değildi.
Buna rağmen hala her seferinde gidiyorlardı ama Nicolas sadece memnun olduğu için onlara onlarca kilo element kristali verdi. Böyle umarsız davranması büyük bir stoğa sahip olduğunu gösteriyordu. Birde şu yemek vardı ayrıca Nicolas çok güçlüydü kesinlikle köle olmak özgür olmaktan daha iyiydi.
"Usta... Biz hata mı yaptık ? Lütfen bizi terk etmeyin." 3 Numara neredeyse ağlamaklı bir tonda karşılık verdi, tükettiği element kristali sayesinde zihni daha gelişti gücü bile artış gösterdi daha yakalanalı ne kadar olmuştu ? Bu gidişle aylar içinde 1 numara gibi olacaktı. 1 Numara kaç yaşındaydı ? Belki yüz yıldır yaşıyordu aylar içinde aynı güce ulaşırsa ne kadar muhteşem olurdu.
Nicolas duraksadı, "Özgürlüğünüzü istemiyor musunuz ?" diye sordu Nicolas. Üç Kızıl Ok Böceği, Kızıl Şeytan ve Kanlı Şahin başlarını salladı," Hep yanınızda kalmak istiyoruz Usta..." Beşi neredeyse aynı anda söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...