"Bir daha" Nicolasın öfkeli sesi bir defa daha avluda yankılandı. Üstü çamurla kaplıydı, yüzünde hala iyileşmemiş yaralar vardı fakat asıl yaraları bedenindeydi.
Yüzlerce defa kesilmiş ve ezilmiş olan eti defalarca iyileşmişti. Nicolasın geniş bir hap koleksiyonu vardı ve değerli hapları düşüncesizce yutuyordu fakat bu dünyada hiç bir şeyin etkisi sonsuza kadar kalıcı değildi.
Hapların etkisi zaman içinde azaldı ve Nicolasın kullandığı hapların kalitesi sürekli yükseldi.
İki aydır Vahşi ile eğitim yapıyordu. Başlangıçta iki saat süren eğitim ilk haftanın sonunda üç ve sonra ki hafta dört saatte çıktı. İkinci ayın başında ise sabah 6 dan öğlen altıya kadar devam ediyordu.
Şuan ise neredeyse 12 saattir aralıksız savaşıyor olmasına rağmen, iki ay içinde Vahşi karşısında sadece on saniye ayakta durabilir hale gelmişti.
Fakat bu basit bir başarı değildi, vahşi Aziz Kral Alemi Zirvesinde, İmparator olmaya yarım adım olan bir uzmandı. Bunun yanında eşsiz savaş tecrübesi sayesinde değme Aziz İmparator uzmanları eline su dökemezdi.
Muazzam tecrübe birikimi sayesinde karşı konulması zor bir rakipti. Nicolas ise bunu en zor yoldan tecrübe etmişti, her gün saatlerce dayak yemişti. Bu bir mücadele olmaktan o kadar uzaktı ki, bazı zamanlar Nicolası izleyen Kılıç Birliği elderleri iç çekerdi. Artık kimse Nicolasın acısını görmeye bile gelmiyordu.
Vahşi ise hala umursamazdı ve Nicolası döverken fiziksel gücünün tamamını kullanıyordu. İki ayda bile Nicolas ona Aziz Enerjisini kullandırtmayı başaramamıştı fakat.
Bu süre içinde Nicolasın elde ettiği şeyler paha biçilemezdi, hiç bir hapın, paranın veya kaynağın ona sağlayamayacağı bir avantaj elde etmişti.
Bu da deneyimdi, savaş alanında pişmiş gerçek bir şövalye olan Vahşi tam anlamıyla bir savaş makinasıydı. Nicolasın elde ettiği tecrübenin yanında, sürekli bedeninin darbe alması ve sürekli gücünü limitlerinde kullanması sayesinde Dünya Aziz olmak için önünde hiç bir engel kalmamıştı fakat bedenini daha fazla geliştirmek için kendisini bastırıyordu.
Yeni bir gelişim yolu keşfetmişti ve bu yol onun potansiyelini sürekli daha ileri taşımasını sağlıyordu. Her an limitlerinde savaştığı için enerji merkezi bile genişlemiş, kullana bileceği enerjinin miktarı da yükselmişti.
Denk alemde kilerden zaten daha fazla enerjiye sahip olmasına rağmen, şimdi durum bir nokta daha üste taşınmıştı.
Nicolas siyah kılıcını Vahşiye savururken, vahşi sıyrılmak için sıradan hareketler kullandı ve basit bir ayak hareketi ile Nicolasın soluna geçip sopayı ileri itti. Nicolas hemen benzer bir ayak hareketi kullanıp sağa çekildiğinde, Vahşi boşta ki elini savurdu ve yumruğu Nicolasın karın boşluğuna vurdu. Aynı anda Nicolas bir kaç metre geriye savruldu fakat ayakları yerden kesilmedi.
Yine de Vahşi taktir belirtisi göstermedi hatta gözlerinde küçümseyen bir bakış bile vardı. Nicolasın ona gelmesini beklemeden bir kaplan gibi üstüne atıldı. Metal kılıç ile, sopa çarpıştı, Nicolasın kolu titredi ve kılıç biraz aşağı indi.
Dengesi bir anda bozuldu, ona temas eden sopa sanki bir dağ gibiydi. Ne kadar fiziksel gücü olursa olsun, bu güç karşısında asla hareketsiz kalamıyordu.
Savunmasının inmesiyle birlikte Vahşi ayağını kaldırıp dibiyle Nicolasın karnına bir düz tekme attı, Nicolas ağız dolusu kan kustu ve bir kaç kaburgası bir defa daha kırıldı. Ayakları bir kaç santim yerden kesildi ve geriye itildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasía'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...