Tatlı bir koku ormanı sardı, büyük bir mangalın üstünde pişen ayı budu pek çok baharatla harmanlanmış şifalı bitki özleriyle kaplanmıştı. Ateşin üstüne düşen yağın çıkarttığı sese eşlik eden tatlı koku ise ormanda dolaşırken Nicolas bir kaç defa yutkunmadan edemedi.
"Acaba etkisi nasıl olacak... Sonuçta bu bir Nüwe alemi başlangıcında olan Gri Savaş Ayısı eti." dedi Nicolas gerçekten merak etti ilk olarak koku kızıl ok böceği çorbasından çok daha güçlüydü ve ikincisi ise et enerjiyle doluydu şüphesiz bu yemek daha faydalıydı ama kimse ne kadar olacağını söyleyemedi.
Nicolas ağzından akan salyayı silerken bir metrelik ayı budunu tuttu ve kaldırıp çevirerek tekrar ateşin üstüne yerleştirdi. Alev taşlarını biraz dürtüp enerji aktardık dan sonra ısıyı istediği seviyeye çekti ve izlemeye devam etti.
Bu sırada ormandan on kişilik büyük bir ekip çıktı kokuyu takip ederek bu noktaya kadar gelmişlerdi bu ağız sulandırıcı kokunun ormanda ne işi vardı ?
Ormandan çıkan on kişinin gözleri aynı anda devasa mangala ve üstünde pişen et parçasına döndü, hemen ardından hepsinin yüzü kül gibi oldu." Biwa ?" ortada ki gri uzun saçlı adam şokla mırıldandı. Bu et parçasından yayılan enerji Gri Savaş Ayısı köyünün en güçlü 3. uzmanı ile aynıydı.
Daha şok edici olan ise mangalın başında yutkunarak bekleyen genç çocuktu en fazla 18 yaşında gibiydi hatta 18 olmayacak kadar genç görünüyordu asil bir görünüme sahipti ve son derece yakışıklıydı.
Herkesin kafası karıştı bazıları etrafı incelemeye başladı yerde göçükler ve toprak kalıntıları vardı kan pek çok yerde görülebilirdi burası bir savaş alanı gibiydi aslında tek düzlük Nicolasın mangal yaptığı yerdi. Grup soğuk havayı içine çekti bu çok garipti.
"İnsan çocuğu... Burada bir grup gördün mü?" diye sordu sıranın başında duran orta yaşlı bir adam sordu ama gözleri soğuktu öldürme isteğini hiç gizlemedi sadece bir şeyi öğrenmek istedi. Gruptan kurtulan var mıydı yoksa hepsi öldü mü?
Nicolas ise ifadesiz bir yüzle baktı ve "Bir grup... Evet gördüm." dedi Nicolas. Orta Yaşlı adamın ifadesi iyice bozuldu çünkü genç adam bir şey saklamak için uğraşmaya zahmet bile etmedi en azından yalan söyleyeceğini düşünüyordu ama korkusuzca aslında karşılık verdiler.
"Neredeler ?" diye sordu hızlıca. Bazıları gruptan ayrılarak Nicolasın etrafını sarmak için yavaş yavaş hareket ederken bir kısmı göz temasını kaçırmadı.
Nicolas gülümseyerek," Şuan nerede olduklarını söyleyemem ama gelecekte nerede olacaklarını söyleye bilirim." dedi.
Orta Yaşlı adamla birlikte bütün grubun içinden korkunç bir nefret yükseldi," Nerede olacaklar ?" Ortada ki yaşlı adam daha fazla sessiz kalamadı ve sert bir tonda sordu. Nicolas ise parmağını kaldırdı ve yavaşça kendisine çevirdikten sonra karnını işaret etti.
"Midemde..." dedi.
Herkesin tüyleri diken diken oldu Nicolasın kelimeleri değil gözlerinde ki korkusuz ve acımasız bakış herkesi ürpertti bazıları bir kaç adım geri çekilirken bir kısmı adeta taşlamış gibiydi. "İblis..." diye mırıldandı zihin gücü fazla olmayan bir kişi diğerleri de korkmuştu sadece ortada ki yaşlı adam ve konuşan orta yaşlı adam sabit kaldı ama ifadeleri son derece çarpıktı.
"O Biwa mı?" diye sordu yaşlı adam mangalın üstünde kızaran et parçasını işaret ederken. Nicolas et parçasına sonra yaşlı adama baktı," O bir yemek, biraz ister misin ? Yamyamlığı umursamıyorsan sana bir parça verebilirim ama yemeğim değerlidir... Eğer biraz yemek istiyorsan bana kolunu vermelisin." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...