Nicolas avlusundan hiç çıkmadı, ara sıra yemek getiren hizmetliler masaya yemeği bırakıp gitti ve sadece kirlileri almak için geri geldi. Nicolas bu süreçte sadece yeni dilleri öğrenmeye çalışıyordu. Xia Ming 5 gündür Nicolasın yanına gelmemişti, Nicolas iki gün sonra çıkıp bir bakmaya karar verdi, şuan için işine devam etmesi gerektiğini düşünüyordu.
Nicolasın yetiştiricilik eğitiminin akşamında ise, Xia Feng, Xia Klanının yaşlılarına davet gönderdi ve şehirden uzakta olan klan yaşlıları da dahil herkes klana döndü, geniş bir oda da Xia Feng yaşlı bir adamın sağ tarafında oturmuştu. Yaşlı adam herkesten yüksekte duruyordu. Bir karış uzunluğunda beyaz sakalları, kırışıklarla dolu yüzü sertti. Neredeyse 800 yıldır hayattaydı, Xia Klanının bel kemiği, en yüksek yetkilisiydi. Klan Lideri Xia Feng'in amcasıydı.
Sert, dirayetli ve zeki bir adamdı fakat uzun zamandır klan işlerine karışmadığı için, şuan burada dinleyici olarak bulunuyordu.
Onun dışında, Xia Klanının on yaşlısı odada yerini almıştı, bu kişilerin hepsi klanın büyükleriydi ve Xia Feng den daha yaşlılardı. Xia Feng henüz 50 yaşından biraz daha büyüktü, klan yaşlıları ise çoktan 150 yıldan uzun süredir hayattaydı. Bu sebeple Xia Feng onlardan güçlü olsa bile onlara karşı saygılıydı.
Herkes sessizdi, klan liderinin konuşmasını bekliyordu ve Xia Feng konuşmak için amcasına baktı, amcası ufak bir jest ile konuşmasını söylediğinde Xia Feng konuşmaya başladı.
"Hepiniz Ming'er tarafından klana getirilen çocuktan haberdarsınız." dedi Xia Ming konuya direkt olarak girdi. Dışarıya yalan söylemiş olsa bile, burada ki herkes Xia Ming'in Nicolas ile nişanlı olmadığını biliyordu.
Diğer yandan yaşlıların hepsi bundan memnun değildi. "Sokaktan bir erkek kaptı! Çocuklarını böyle mi yetiştiriyorsun klan lideri?" dedi Klan yaşlısı Xia Chun. Xia Feng'in kaşları hemen çatıldı fakat bir şey söyleyemedi. Xia Ming sokaktan birisini alıp, klana nişanlısı olarak getirmişti.
Bu büyük bir utanç ve aşağılamaydı ama o kişi güçlü ve zenginse bu göklerden gelen hediyeydi. "Elder Xia Chun kınamadan önce, Klan Koruyucusu Yaşlı Xia Dan'ı bir dinleyelim." dedi Xia Feng öfkesini bastırdı ve bakışlarını ondan biraz uzakta olan Xia Dan a çevirdi.
Xia Dan soğuk bir ifadeyle herkese baktı, klanda ki üçüncü en güçlü kişiydi, Xia Feng'e herkes baskı yapabilirdi, konumu bunun için uygundu fakat Xia Feng klan koruyucusuydu ve bu konumu ondan başka yerine getire bilecek kimse yoktu.
Xia Feng'in iki kızı vardı, bir oğlu olmadığı için klan liderliği onun soyundan devam etmeyecekti bu sebeple klan yaşlılarının torunları çoktan hazırlıklıydı ve şimdi Xia Feng konumunu güçlendirecek bir dahi elde etmişti. Nicolas söylendiği kadar güçlüyse, Xia Feng ölene kadar kimse o konumu ondan alamazdı. Bu sebeple klanda bir süredir rahatsızlık vardı, bir anda ortaya çıkan bu değişken güç dengelerini alt üst etmişti.
"Öncelikle Elder Xia Chun'un sözlerine katılıyorum. Ming'er sokaktan birisini kaptı, bu klanımız için bir utançtır bu sebeple cezalandırılmalıdır." dedi Xia Feng'in gözleri bir anda kısıldı ve öfkeyle Xia Dan'a baktı. Xia Dan'ın torunları şuan klan liderliğine adaydı ve çok güzel bir kızı vardı. Nicolası kendisine istemesi şaşılacak bir şey değildi fakat bunu açık açıl dile getirmesi, Xia Feng'in öfkesini hiç önemsemiyor gibiydi.
Diğer Klan Yaşlıları sessiz kalsa bile çoğunun ifadeleri memnundu. Şuan Xia Feng klan lideriydi ve o düştükten sonra, kendi aralarında kavga edebilirlerdi. "Ama... Nicolas'ın yetenekli olduğuna hiç bir şüphe yok... Yarım Adım Cennet Aziz Alemine zaten ulaşmış." dedi Xia Dan. Bir anda herkesin ifadesi dondu, şaşkınlıkla Xia Dan a baktılar. Klanın büyük yaşlısı bile buna istisna değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasía'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...