Xia Gea öfkeyle doluydu, herkes tarafından terk edilmiş, ilk eşi olacağı kişinin hizmetçisi olmuştu. Xia Ming bu durumda ondan daha yüksek statüye sahipti. Bir süre aptallaşmış bir şekilde öylece çöktü, Xia Dan yarı ölü abisini taşırken, ona dönüp bir bakış bile atmadan geldiklerinden daha hızlı ayrılırken sadece izledi.
Nicolas itiraz etmedi veya herhangi bir tepki vermedi, Xia Ming biraz rahatsız olmuş olsa bile hala umursamaz görünüyordu. Kapının kapanma sesi konağı doldurduktan sonra sessizlik konağa hakim oldu. Xia Gea dişlerini sıktı, göz pınarlarına dolan yaşları geri çekip ağlamamak için direndi.
Bir süre düşündükten sonra öfkeyle ayağa kalktı, "Bunu yapacağımı düşünüyorsan çok yanılıyorsun!" diye bağırdı Nicolasa.
Nicolas hala kitap okurken sakin bir tonda cevap verdi. "Kalmanı ben istemedim, gitmenede müdahale edecek değilim. İstediğin zaman ayrılabilirsin." dedi. Xia Ming adeta bu cevabı bekliyormuş gibi sakin kaldı. Nicolasın karakterini öğrenmişti, her şeyini Nicolasa vermesine rağmen, aldığı en büyük ilgi onunla konuşurken yüzüne bakmasıydı.
Xia Gea ise hayatı boyunca onun gibi birisi olmamıştı, Xia Ming gücünün az olduğunu biliyordu ve her zaman zekası ve güzelliğini kullanmıştı fakat Xia Gea sadece gücüne ve ailesinin gücüne güvenmişti. Yumruklarıyla her şeyi çözmeye o kadar alışmıştı ki, beyni paslanmıştı haliyle Nicolasın ilgisiz tavrını hala dikkate almıyordu.
Nicolasın sözleri, Xia Gea için bir tokat gibiydi, anında ikilemde kaldı, Nicolasın onu kovacağını ön görmemişti. Çok güzeldi, neden Nicolas onu kovuyordu? Büyük babası ona istediği her şeyi yapabileceğini söylemişti ve Nicolas hala onu istemiyordu. Nicolasın eşcinsel olup olmadığını bir an düşündü fakat yanında Xia Ming vardı.
O ana kadar Xia Ming'in yüzüne hiç dikkat etmemişti, her zaman kafasını kitaba gömdüğü için dikkatli bakılmadığı sürece görmekte mümkün değildi fakat göz ucuyla Xia Ming'e baktığında yerinden sıçradı. Gözleri büyüdü ve elleri titredi. Xia Ming'i işaret ederken adeta bir aptal gibi görünüyordu.
"Sen... Sen kimsin?" dedi şaşkınlıkla. Xia Ming'in geçirdiği değişim hayal sınırlarının ötesindeydi, çirkin ördek yavrusu kuğu olsa ancak bu kadar değişirdi ve zaten nispeten güzel olan Xia Ming'in güzelliği sınıf atlamıştı.
Xia Gea onun Xia Ming olduğuna inanmadı. Xia Ming ise, ilgisiz gözlerle Xia Gea ya baktı fakat cevap vermek yerine kitabına döndü, bu Xia Gea için büyük darbe olmuştu. Xia Ming onu ciddiye bile almıyordu.
"Sen! Sen oruspu!!! Güzelleşmiş olabilirsin ama hala çöpsün!" diye öfkeyle bağırdı. Nicolas kaşlarını çattı, Xia Ming'in hakarete uğramasından dolayı değil, Xia Gea'nın sesi kitabını böldüğü için.
"Ya şimdi ayrıl ya da sessizce otur... Fazla gürültü yapıyorsun! Yada sorunlarınızı başka bir yerde halledin." dedi Nicolas ciddi bir sesle.
Xia Ming hemen masum bir bakış attı ve başını kitabına gömdü, Xia Gea öfkeyle titredi fakat Nicoalsın otoriter sesi onu ürkütmüştü. Gitmek veya kalmak arasında kararsız kaldıktan sonra öfkeyle arkasını döndü ve konaktan çıktı.
Özellikle kapıyı sert bir şekilde kapattı, tavrını gösterebileceği tek yöntem buydu, yüksek kibirle geldiği evden, arkasına bile bakmadan kaçtı. Onuru, gurur ve yüksek kibri ayaklar altına alınmıştı. Öfkeliydi fakat daha çok aşağılanmış hissediyordu. Büyük Babası ve Abisi onu bir mal gibi kullanmış, bir erkeğe vermişti üstelik en onursuz biçimde terk etmişlerdi.
Bir eş bir yana, cariye bile olamamıştı. Bunun yerine basit bir hizmetçi parçasıydı, bu onu en çok rahatsız eden şeydi. Şehrin en güçlü kızlarından birisiydi, peşinde onlarca klanın genç efendisi vardı. Elini salladığı anda onlarca erkek onunla evlenmek için birbirini öldürürdü fakat Nicolasın hizmetçisi olmuştu üstelik zorla ve bu hala Nicoalsın umurunda bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantezie'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...