Muhafız kaptanının öfkeli sesi yankılanırken kalabalık büyük gözlerle Di Fan ve Nicolasa bakıyordu. İkisi adeta dünyada hiç kimse yokmuş gibi yürümeye devam ediyordu.
Onların kibirleri korkunçtu fakat kalabalık şokla birlikte alay ve küçümsemeyle doluydu. İmparatorluk Kontu, İmparatorluk bünyesinde ki bir Krallığın kralından daha yüksek statüye sahipti. Nicolas onlara göre en fazla bir krallığın haddini bilmez kibirli prensi veya bir krallıkta ki asil çocuklardan birisiydi.
Çok genç ve umursamazdı, ölümü sadece an meselesiydi. Eğer çok güçlüyse neden Genç Kontu öldürmüyordu? Korkmuyorsa neden bu aşağılanmaya maruz kalıyor ve hala kafasını dik tutmaya çalışıyordu?
Son anlarında onurlu bir ölüm mü istiyordu? Herkesin ifadesi alaycı bir gülümsemeye dönüşürken bazıları bunu genç konta yaranmak için bir fırsat olarak düşündü.
"Ne kadar cürretkarlar! Yüce genç efendinin önünde ayakta kalmaya nasıl cesaret ederler?" uzun boylu ve sıska bir adam küçümseyerek Nicolas ve Di Fana bakarken yüksek sesle sorguladı.
Genç adamın göğsü kabardı, bu kelimeler ona övgü, düşmanlarına hakaretle doluydu. Elbette onur duyuyordu, onun bakış açısına göre avamlar sadece asilleri övmek ve onlara hizmet etmek için vardı.
"Evet...Evet onlara bak, hepsi kırsaldan gelmiş sözde asiller olmalı. Siz, genç efendinin yanında kendinizi asil olarak nasıl görürsünüz?" Başka bir kişi bu fırsatı değerlendirerek anında yüksek sesle bağırdı. Di Fan ve Nicolas yürürken, muhafızlar hızlarını yavaşlattı.
Bu yüksek kınamaların hepsi genç efendileri için önemliydi, biraz daha azarlanmalarına izin vermeleri gerekiyordu. En nihayetinde iki kişi kaçmıyor sadece yürüyordu.
Fakat Di Fan'nın dudakları bir kaç defa seyirdi, Nicolas umursamasa bile o umursuyordu, birileri Siyah Nilüfer Organizasyonunun Liderine hakaret ediyordu, Kulan İmparatoru bile Kuzgun İmparatorun karşısında gülümsemek ve yüksek sesle konuşmaya cesaret etmemeliydi fakat şimdi birileri Nicolası işaret ederken nasıl öfkeli olmazdı lakin Nicolasın emirleri açıktı.
Böcekler dağları rahatsız etmezdi, onların dağ hakkında düşündükleri dağın boyunu uzatmaz veya kısaltmazdı. Dağ yine dağ, böcek yine böcek olarak yaşamaya devam edecekti bu durumda neden Dağ önemsiz böceklerin düşünceleri ile meşgul olmak zorundaydı?
Elbette Nicolasın yüksek kibri Di Fan'nın yüksek sadakati farklı kararlar vermelerine sebep oluyordu. Nicolas bir dağ ise Di Fan, bu dağa hayran olan birisiydi. Dağ umursamasa bile, dağa hayran olan kişi nasıl dağın kötülenmesine sessiz kalabilirdi.
Dişlerini sıkıp yürümeye devam ederken, gözleri katil bir niyetle doluydu. Nicolas emir verirse, meydanda ki binlerce insanı bir kaç saniye içinde et parçasına dönüştürürdü.
Kalabalık bu esnada azarlamaya devam etti, Genç Efendinin gülümsediğini ve gururlandığını görünce herkes prim yapmak istedi. Genç Kont onlara bir kaç ruh taşı verirse ömürleri çok daha refah dolu olacaktı. Bunun karşılığında birisine küfür etmenin önemi neydi.
Di Fan ve Nicolas tepkisiz kaldıkça kalabalık onların korktuğuna emin oldu sadece cesur görünmeye çalışarak kaçan sert davranan köylü asillerdi. Hepsi öldürülse bile neden umurlarında olmalıydı?
"Hala yürümeye cesaretiniz var? Ben genç efendi adına sizi durduracağım!" Bu sıra da bir kişi Genç efendinin onu koruyacağına tamamen emindi, mutlak bir güvenle harekete geçip Di Fan ve Nicolasın önüne geçmek için koşarken bir kılıç çıkarttı.
Tam önlerine çıkmak üzereyken gözleri bir anda büyüdü ve alnı terle kaplandı. Korkunç bir yüz ifadesiyle Nicolas ve Di Fana bakarken gözleri Di Fan'nın gözleriyle buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...