Lea dolunayın altında derin bir nefes aldı ve yavaşça verdi. Güzel dudaklarında ki inci beyazı dişlerin arasından süzülen havanın taze kokusu muhteşemdi. Hafif inip kalkan göğsü, üstünde ki siyah elbise paketlenmiş hediye paketi gibiydi.
Her zamanki gibi kusursuzdu, yavaşça nefesini verirken hafifçe gözlerini açtı. Uzakta, gölgelerin arasında Siyah Nilüferin gizli korumalarının lideri Kaptan soğuk havayı içine çekerken acı bir gülümseme gösterdi. "Bu nasıl bir canavar ? Sadece bir buçuk ayda, Aziz İmparatordan Ruh Bölme Alemine girdi... Nasıl bu kadar hızlı olabilir ?" Şaşkınlık ve korku fakat hepsinden önemlisi yetersizlik hissi bütün bedenini ele geçirdi.
Gece ve gündüz, her saniye Lea'yı izlemeye devam etti. Ara sıra nöbeti devrettiği kısa zamanlar haricinde gözünü ve dikkatini hiç ayırmamıştı fakat ne kadar izlediyse korku o kadar kalbini ele geçirdi. Kendisine olan güvenini bile kaybetmişti. Lea'nın güzelliği başlangıçta kalbini yavaş yavaş değiştirmeye başladı.
Farkında bile olmadan ona karşı hisler beslemenin eşiğine gelmişti fakat Lea bir anda akıl sınırlarını aşan bir hızla atılım yapmaya başladı. Sadece bir günde Aziz İmparator Alemi Zirvesinden, Aziz Tanrı Alemine girdi. Bu zaten yeterince şok ediciyken dört günde Orta aşamaya sekiz günde Zirveye ulaştı. Bir ay sonra Ruh Bölmesi Alemine inanılmaz bir atılım yaptı.
Siyah Nilüfer Organizasyonunun elit üyeleri şok olmuştu. Buda yetmezmiş gibi Lea sonu yokmuş gibi güzelleşmeye devam ediyordu yüzü değişmiyordu lakin insana verdiği his devrimsel bir değişim yaşamıştı.
Göksel bir Tanrıça gibiydi, muhteşemdi. Ay Taşı Büyücü Birliğinde artık o putlaşmış bir Tanrıça gibiydi. Onu gören erkeklerin tamamı aklını kaybetmişti, pek çok muhafız bir daha görev yapamayacak kadar delirmişti. Bakanlar, bürokratlar veya uzmanlar farklı değildi.
Yıkım, katıksız bir kan banyosu uzun süre Ay Taşı Büyücü Birliği topraklarını ele geçirdi, Lea'nın muhafızları olan Kuzgun Ordusu askerleri adeta kalpleri sökülüp alınmış şeytanlar gibiydi. Öldürdüler, Lea ile ilgili en ufak fikre sahip olan herkesi kılıçtan geçirip başlarını kazıklarda sergilediler.
Niceleri yine de ateşe uçan güveler gibi Lea'nın güzelliğine uçtu, Kutsal Kilise, Karanlık Kilise hatta Aziz Yıldız Akademisi veya Tarikatının seçkin üyeleri bile istisna değildi.
Artık Aziz Yıldız Kıtası eskisi gibi değildi. Nicolasın yokluğunda ki iki yılda her şey değişti, Akhan Tarikat Lideri olarak resmen Ruh Bölme Alemi uzmanı olarak demir yumrukla konumunu sağlamlaştırdı. Aziz Yıldız Akademisinin gizemli müdürü sebebi anlaşılmaz bir şekilde ölüm pahasına bile olsa aşırı güçlenen Fei Klanına tölerans gösterdi.
Aziz Yıldız Kıtası çalkalanıyordu, Nicolasın öldürdüğü dahilerin klanları, haneleri veya bağları artık intikam istiyordu. Nicolas ölmüştü artık buna şüphe yoktu fakat ailesi vardı. Ölüm, Kan fakat çok çabuk hevesleri kursağında kaldı.
Yeni bir güç merkezi gölgelerin arasından kimseye fark ettirmeden yükseldi. Yeni bir güç merkezi, Kuzgun Şehri, Kuzgun Ordusu tarafından yönetilen akıl almaz güçlü uzmanlara sahip olağan üstü topraklar.
Adeta uzmanlar için kutsanmış bir yer, Kuzgun Ordusunun demir yumruğu herkes tarafından hissedildi. Bütün kıta da onları sadece Fei Klanı kontrol edebilirdi, Axel ve Dean bütün kıtaya nam saldı, onlar İblisin Generalleri olarak biliniyordu fakat her şey bir yana, asıl korkutucu olan çok daha başka bir güçtü.
Global Corp. iki yıl içinde kıtanın bütün cevher ve madenlerini tek eline alırken üç büyük şirketten ikisini sadece bir gece içinde yok etti. Albert isimli eski bir Fei Klanı kahyası şimdi kıtanın en zengin şirketini yönetiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...