Zaman sessizce geçti, Nicolas zamanını değerlendirmeyi iyi biliyordu. Dian Parus ile olan ilişkisi onun gözünde fazla ilerleme göstermedi fakat zevk aldığı süre uzamaya devam etti.
İki gün sonra, Dian Parus tahta küvette uzanıyordu. Omuzları ve suyun üstüne çıkan göğüsnleri dikkat çekiciydi. Başını arkaya yaslamış uzun saçları yere dokunuyordu. Büyüleyici bir sahneydi, iki gün içinde yaşadığı değişim korkucuydu.
Çok daha güzel olduğuna şüphe yoktu, boyu bile uzamış aurası daha kalınlaşmıştı. O şimdi bir Cennet Aziz Alemi uzmandı, bu değişim zaten tek başına korkunçtu fakat Nicolasın gücüne hala ulaşamıyordu. Başlangıçta Nicolasın Aziz İmparator olduğunu düşündü, Cennet Aziz Aleminde olsa bile hala onu bir kaç saat tatmin edeceğine inandı lakin düşünceleri tamamen param parça oldu.
Nicolasın gücünü sakladığını hayal edememişti üstelik sakladığı güç çok fazlaydı, sadece bir anlığına açığa çıkarttığı güç onu neredeyse öldürüyordu. Bu kalbinde bir korku yerleştirmekle kalmadı, takıntısını delilik seviyesine ulaştırdı.
Nicolas güçlüydü, o çok güçlüydü ve çok fazla değerli şeyi vardı. Bir kadının isteyeceği her şeye sahipti, zenginlik, güç, statü ve yakışıklı bir yüz. Dian Parus çok hızlı bir şekilde kendisini Nicolasa kaptırdı fakat Nicolasın umurunda bile olmadığını anlaması uzun sürmedi.
Yavaşça gözlerini açtı ve başını çevirip Nicolasa baktı. Nicolas her zaman ki gibi bir köşede meditasyon yapıyordu, Dian Parus ondan hiç enerji dalgalanması hissetmedi, sanki uyuyor gibiydi fakat bedenini saran son derece sağlam bir aura vardı.
Dian Parus dudaklarını ısırdı ve şehvet dolu gözlerle Nicolasa baktı, Nicolas yavaşça gözlerini açtığında Dian Parusun gözleri ile gözleri buluştu.
Dian Parus küvetten çıktı ve Nicolasa doğru yürüdü, büyük göğüsnleri, uzun bacakları ve parlak cildi ile kusursuzdu. Hala ıslak teninden süzülen su damlaları onu bir peri gibi gösteriyordu. Enerji şüphesiz insanı güzelleştiriyordu, Dian Parusun bir kaç günlük değişimi korkutucuydu. Fakat Nicolas hala ona bakarken duygu belirtisi göstermedi, eğer kıyaslayacak olsa Lea ile Dian Parus arasında ki fark, bir parça pislik ile güneş arasında ki fark gibiydi.
Fakat Dian Parus, Nicolasın üstüne kendisini bırakırken, Nicolas direnme belirtisi göstermedi.
Bir süre sonra Dian Parus bir defa daha nefes nefese yere yığıldı, vücudu kızarıklarla doluydu, artık su damlacıkları yerini ter damlacıklarına bırakmıştı. Saçı karma karışık dudakları şişkindi fakat yüzünde belirgin bir gülümseme vardı. Beyaz dişleri dudaklarının arasında son derece hoş bir görüntü oluşturuyordu.
Nicolas vücudunda ki teri ve diğer her şeyi atmak için enerjisini kullanıp kıyafetlerini giydi. Bir kenara oturup sessizce iç çekti,"Hala çok zayıf..." dedikten sonra bir hap çıkartıp Dian Parusun eline gönderdi.
Dian Parus eline düşen hapı hissetti ve aynı anda gözleri parladı. Nicolastan aldığı her hap mucizevi etkilere sahipti. Daha önce böyle haplar duymamıştı, sadece atılım yapmasına izin vermiyor ayrıca ekimini stabilize edip tekrar atılım yapması için bedenini dakikalar içinde uygun hale getiriyordu.
Hapları kullandıkça etkisini anlamaya başlamıştı fakat bilmediği şey çok fazla dış kaynak kullandığı idi. Safir Yıldız İksiri, hapın yan etkilerini vücudundan atabilirdi, zaten safsızlığa sahip olmayan haplardı fakat dış kaynak kullanarak anlayışını artırmak, aynı zamanda potansiyelini tüketmek anlamına geliyordu.
En azından kendi anlayışına güvenerek bazı temeller atmalıydı fakat şimdi niyetinin gücü temelsiz bir şekilde sıradan olarak gelişiyordu. Eğer bu şekilde güçlenmek anlamlı olsaydı Nicolas bütün Siyah Nilüferi sürekli haplarla besler sonra dünyayı işgal ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...