Nicolas sabit gözlerle kıza baktı, sadece meraklıydı ve öğrenmek istiyordu. Fakat kızın bakışları aynı şekilde değildi, Nicolasa açılmak üzere olan bir hazine kasası, ona yükselme imkanı verecek bir gizli hazine gibi bakıyordu.
Nicolas bu bakışların anlamını anlayamadı fakat kızdan tehdit hissetmedi.
Bir süre bakıştıktan sonra Nicolas iç güdüsel olarak ilk adımı atmak zorunda hissetti. "Nic... olas... Fei..." dedi. Güçlükle ağzından çıkan bu kelimeleri kız duyunca gözleri bir anda parladı. Zeki birisiydi, yıllarca el üstünde tutulmuştu ve temelde mevcut konumundan memnun değildi. Komplolar ve sinsi planlarla çok fazla düşman yok etmişti. Nicolasın ilk anda hafızasını kaybettiğini anladı ve gözlerinde ki parıltı daha da büyürken Nicolasa sessizce bir süre baktı.
O anda zihninde dönen fikirler bir araya geliyordu ve önemli bir karar verdi.
Gözleri bir anda doldu ve acı dolu bir çığlık attı, dizlerinin üstüne düştüğü gibi göz pınarlarından yaşlar akmaya başladı. Nicolas şaşkındı, daha önce görmediği bir davranışa şahit oluyordu. Hiç ağlayan, çığlık atıp yere çöken büyülü yaratık görmemişti. Bu yeni bir deneyimdi.
"Sen... Sen sonunda... Sonunda döndün..." diye bağırdı ve göz yaşları gözlerinden akarken iç parçalayan bir sesle Nicolası işaret ediyordu.
Nicolas ağlamanın ne anlama geldiği hakkında fikir sahibi değildi ve kızın ne söylediğini de bilmiyordu. Sadece bildiği kelimeleri tekrarladı, "Nic...olas... Fei." dedi
Kız o anda Nicolasın konuşmayı bile unuttuğunu fark etti fakat oyunculuğuna devam ederken yüksek sesle ağlamayı da ihmal etmedi. Nicolasın keskin kulakları, o anda ormanda bir kaç ayak sesinin onlara doğru koştuğunu hissetti. Hemen gözleri kısıldı ve tehditkar bir duruş aldı.
Bu esnada çalılıkların arasından dört kız ve iki erkek dışarı fırladı. Hepsi gençti, Nicolastan bir kaç yaş daha büyüklerdi ve hepsi gösterişli kıyafetler giyiyordu. Nicolas için ise, onlar hiç görmediği türden büyülü yaratıklardı.
Nicolas sessizleşti fakat kız performansına daha yüksek sesle ağlayarak devam etti... "Nişanlım... Nişanlım... Sonunda geri döndün... Ama... Ama beni... Beni hatırlamıyor musun ? "
Nicolas herhangi bir duyguya sahip değildi, bu sebeple duygu belirtisi göstermedi sadece kelimeleri tekrarladı. "Nic...olas...Fei..." Dört kız ve iki erkek şaşkınlıkla yerde ki kıza sonra, Nicolasa baktı.
Dört kızın yüzü aynı anda kızardı ve utanarak başlarını eğdiler. Nicolas çok yakışıklıydı, daha ilk gördükleri anda dördünün kalbi de yerinden sıçradı fakat aynı anda yerde ki kızın yakarışını duyunca kalpleri parçalanmıştı.
Bu sırada, kısa siyah saçlı, mor cübbesinin manşetleri gri renkli olan genç adam eğildi. " Xia Ming, neler oluyor? Sen iyi misin?" dedi hızlıca. Kız başını kaldırıp, genç adama baktı. Gözleri hala yaşlıydı ve yüksek sesle ağlamaya devam ediyordu.
Görüntü o kadar gerçekti ki, genç adam onun gerçekten keder dolu olduğunu hissetti. Gözleri yıllar sonra kavuşmanın sevinci fakat unutulmanın acısıyla dolu gibiydi."Oscar... O... O benim nişamlım... Ben yıllarca onu bekledim ve o... O şimdi beni unuttu..." dedi Xia Ming bir defa bir çığlık attı, kalbini tuttu ve başını eğip göz yaşlarına boğuldu.
"Nic...olas...Fei..." Nicolas ise sadece tekrarladı.
O sırada Oscar hiddetle gözlerini Nicolasa çevirdi ve bir anda ayağa kalktı, Xia Ming bir şeylerin yanlış olduğunu anında fark etti. Hemen başını kaldırıp, öldürme arzusuyla Nicolasa bakan Oscarı gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...