130.Bölüm: Ölümsüz Mağarası (19)

4.6K 506 36
                                    

Nicolas kendisini hiç bir zaman haklı birisi olarak görmedi, eğer dövülen iki yüce yaşlı onun astı olsaydı, Nicolas şüphesiz bugün iki klanın yaptığını yapardı fakat yetiştirici dünyasında em-pati kurmakla osurmak arasında fark yoktu. İkisi de gelip, geçici şeylerdi.

Dört Büyük Klan, 2 yıldızlı güçlerdi, Kör Kayalar Kıtasının en saygın güçleriydi ve çok baskınlardı fakat Nicolasın iki yaşlıya verdiği ders, onlara hala kıta da artık baskın olan başka bir gücün olduğunu anlatmaya yetmemişti. Nicolasın saldırı gücü, Ruh Bölmesi Alemi uzmanlarını öldürecek kadar güçlü değildi. Fakat savunması, Ruh Bölmesi Alemi Zirve Aşamasında birisinin bile ancak zarar verebileceği kadar zorluydu. 

Aynı anda onlarca Ruh Bölmesi Alemi Başlangıcında ki uzman Nicolasa saldırsa, Nicolas yine zarar görmeden kurtulurdu. Bu bakımdan, Nicolas zaten Siyah Nilüfer Organizasyonunu 2 yıldızlı güç haline getirmişti hatta dayanıklılığı hesaba katılırsa iki buçuk yıldızlı bir güçtü.

Bu durumda saygı duyulmayı hak ediyordu, bazı çöpleri göndererek onu denemeleri zaten yeterince çirkinken birde bu kişiler küstah bir şekilde astlarına saldırmış hatta öldürmeye niyet etmişti. Nicolas hiç bir şeyden pişman değildi, güçlü olanın her şeyi yapma hakkı vardı.

Eğer dört klan onu öldürecek kadar güçlüyse, Nicolas güçlerini denemeye istekliydi. Dört klanla çatışmak istememesinin tek sebebi, Siyah Nilüfer Organizasyonunun henüz yeterince güçlü olmamasıydı ve bu çatışmadan büyük zarar görecek olmalarıydı.

Nicolas derin bir nefes aldı ve sakinleşti, arkasında ki beş kişi dehşet doluydu, onlar toplantıya katılma niteliğine sahip olmayan kişilerdi, hepsi Aziz İmparator Başlangıcındaydı fakat her zaman sadıklardı.

Şimdi kalplerinde Nicolas olağanüstü bir var oluş haline gelmişti, hemen hepsi aceleyle diz çöktü, yaralarını bile unutmuş, ellerinde ki hapları bile fark etmemişlerdi.

"Usta..." aynı anda hepsi selam verdi. Nicolas göz ucuyla onlara baktı, "Bugün iyi iş çıkardınız. Nalan Ran'ı bulun ve her birinize 1.000 katkı puanı verdiğimi iletin." dedi Nicolas. 

"Emredersiniz Usta." dedi aynı anda beş kişi ve Nicolas bir anda görüş alanlarından çıktı. Dördü ancak o zaman ellerinde ki hapları fark etti.

Nicolas kısa süre sonra, Arşın Dağlarında tekrar ortaya çıktı, iç çekti ve hayal kırıklığı ile başını salladı. İki büyük klanla arasına büyük bir engel koymuştu, işlerin artık daha zorlu olacağını biliyordu. Si Tang ve Tang Song'u ağır yaralaması çok ciddi bir uyarıydı fakat hala sonsuz nefret için yeterli değildi.

Fakat iki büyük klanın yirmi üyesini öldürmek başka bir durumdu, öncelikle bu kişiler arasında iki yüce yaşlı vardı ve iki klanın genç dahileri, bazı elderleri vardı. Hepsini öldürmek bir savaş başlatmakla eşitti. Nicolas bu problemi çözmek için bazı tavizler vermek zorunda kalacağının farkındaydı fakat pişman değildi. Fakat Nicolas iki büyük klanın hırsını fazla hafife almıştı, iki potansiyeli bitmiş yüce yaşlıyı ağır yaralamak çok ciddiydi fakat hala gizlice Arşın dağlarına gelip, casusluk yapmışlardı. Nicolas onları yakaladıktan sonra ceza verme hakkı vardı fakat ağır bir ceza vermişti.

İki büyük klan öfkeliydi ama hala sağlıklı düşünebiliyordu, lakin yirmi üyeleri bu sefer cesetleri bile kalmadan öldürülmüştü, bu kişiler arasında iki klanın geleceği olan dahiler vardı. Ayrıca iki büyük yaşlı ve bir kaç elder bulunuyordu. Hepsi klanları için önemli kişilerdi. 

Sonsuz faydalar elbette ortaya çıkarsa düşmanlıklar kenara atılabilirdi fakat Nicolas faydaları dört klana iletene kadar, iki büyük klan nasıl olur da sessizce bekleyebilirdi ? Nicolas iki klanla çözülmez bir düşmanlık kurduktan sonra, nasıl onlara faydalar sağlaya bilirdi ? 

Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin