Nicolas elinde ki son kağıt parçasını, masada ki kağıt yığının üstüne koyduktan sonra derin bir nefes aldı. Maskenin altında kaşları çatıktı ve oldukça rahatsız hissediyordu.
Şimdi neden hafızasını silip, başka bir kıtaya gittiğini anlamıştı. Çok fazla tehlike vardı, çok fazla kişi için bir avdı. Eğer onu bulursalar parçalara ayırırlardı fakat eğer onu bulamazlarsa kimse klanına dokunmaya cesaret edemezdi.
Nicolas kendisini övmek için değil, gerçekten bir dahi olduğunu biliyordu. Göklere meydan okuyacak, azimli ve güçlenmeye mahkum birisiydi. Ölmezse, her şeyi yapabilecek güce ulaşacağına inanıyordu ve bunu düşünen sadece o değildi.
Bir süredir Siyah Nilüfer Organizasyonuyla birlikteydi, bu 17 bin yıllık Organizasyonun her bir üyesi Nicolasın öldürülmezse, dehşet verici bir dahi olacağına hayatları üstüne bahse girebilirdi. Bunun dışında Kuzgun İmparatoru zaten Kör Kayalar Kıtasın da, dört büyük klan tarafından resmen tanınmıştı. Herkes ölmezse daha güçlü olacağını ve engellenemez hale geleceğini biliyordu.
Aziz Yıldız Kıtasın da ki Nicolasın düşmanları da aynı şekilde Nicolasın ölmezse çok güçlü olacağını biliyordu ve şuan Aziz Yıldız Kıtasın da değilken, hiç kimse Fei Klanına saldırmaya cesaret edemiyordu.
Fei Klanı güçlü olduğu için değil yada Fei Klanını yok edemeyecekleri için değil, hatta bunu kolaylıkla yapabilirlerdi fakat Nicolasın gücüne herkes şahit olmuştu, güçlü bir yetiştirici için 100 yıl uzun bile sayılmazdı. Binlerce yıl yaşamış uzmanlar, bin yılını zaten kapalı kapı eğitiminde geçiriyordu.
Nicolas bundan 100 yıl sonra Aziz Yıldız Kıtasına dönüp, Fei Klanının başına gelenleri öğrendiğinde kim onu durduracak niteliklere sahip olacaktı ? Yetiştirici dünyası acımasızdı, her gün sayısız klan dünyanın herhangi bir yerinde yok ediliyordu.
Her gün sayısız dahi doğuyordu ve her gün daha fazlası ölüyordu. Yetiştiricilerin güçlenmesi için en önemli ihtiyacı, sakin bir kalp ve zihindi, eğer birisi ailenizi öldürürse nasıl durgun bir zihinle meditasyona oturup intikam almadan yaşayabilirdiniz ?
İntikam! Bir yetiştiricinin en hayat biçimiydi fakat çok az kişi zayıf veya güçlü olmaksızın, düşmanını öldürmek için hayatını bile vermeye razı olurdu. Çoğu yetiştirici düşman zayıfsa öldürmek için harekete geçerdi, düşman güçlüyse intikam düşünülemezdi.
Yetiştirici dünyasının ilkeleri güç üstüne kurulmuştu, güçlü intikam alabilirdi, güçsüz ise ya intikamını yutar yada intikam için güçlenirdi. Bir kaplan bile yavrularına acırken, bir insan ailesini öldürenlere merhamet gösterebilirdi.
Nicolas belgeleri okuduktan sonra bir defa daha insanlığın ne kadar tiksindirici olduğunu görmüştü. Güçlüden korkan, zayıflara zorbalık yapan çoğu yozlaşmış ve kibirli kişilerdi. Nicolas ister istemez çok eski efsanelerin anlatıldığı bir kitabı hatırladı.
Zamanın başlangıcında Kadim Evrenden doğan sayısız ırk vardı ve bu ırklar arasında insanlar en zayıf, en aciz ve güçsüz olanlarıydı. Onlar köleydi, aynı birer hayvan gibi alınır, satılır ve hiç bir hakka sahip olmadan öldürülürlerdi.
İnsanları köle olarak kullanan en büyük iki ırk ise, Tanrılar ve Şeytanlar olarak adlandırıldı. Tanrılar, Tanrısal Enerji yani İrade Enerjisini kullanırken, Şeytanlar, Şeytani Enerji yani duygulardan yoğunlaşan enerjiyi kullanıyordu. Bu iki saf enerji ise bütün ırkların en zayıfı olan insanlarda vardı.
Bir avuç güçlü ve özgür insan dışında bütün İnsanlar Tanrılar ve Şeytanların köleleri, onların güç kaynağıydı fakat bir tavşan bile köşeye fazla sıkıştırılırsa saldırır!
Kaotik zamanlarda büyük bir savaş koptuğunda, Kadim Evrenin iki büyük ırkı kaynaklar için savaşa tutuştu, Tanrılar ve Tanrılara tabi olan ırklarla, Şeytanlar ve Şeytanlara tabi olan ırklar muazzam savaşta birbirlerine acımadı ve iki ırkta insan köleleri savaş alanına sürdüğünde.
Duyguların ve İradenin esiri olan insan köleler ilk defa bir araya geldi. Şeytanların ve Tanrıların köleleri olan en zayıf insan kölelerin bazıları şans eseri kaçtı ve bir şekilde hayatta kaldı. Uzak bir yerde çoğaldı ve duyguların ve iradenin kaynaşmasından doğan çocuklar sınırsız potansiyelle doğdu.
Şeytanların akıl almaz fiziksel güçleri vardı, tanrıların inanılmaz ruhsal güçleri vardı ve sayısız ırk kendi has yeteneklerine sahipti, kimisi daha uzağı gördü, kimisi daha iyi duydu fakat sadece insanlar, en zayıfın dan en çaresine kadar sınırsız bir potansiyele sahip olma imkanına sahip oldu.
Yeterli İrade ile her türlü engeli yıkma imkanına sahiplerdi, duygusal motivasyonla, Koruma isteği, aşk, intikam, bilgi, hırs ve sayısız duygu sayesinde her zaman bir amaç sahibi oldular böylece zayıf kölelerden sınırsız potansiyele sahip insanlar doğdu.
İlk defa enerjiyi kullanıp, Kadim Evrene dokunan kişi en büyük klanı kurdu ve bu klana Cennetsel Kan Klanı dedi, Kan Klanı aynı zamanda Saf Kan İnsanlar olarak anıldı.
İnsanlar hızlı üredi, hızlı olgunlaştı ve hızlı güçlendi. Bir Tanrı Irkı üyesinin çocuk yapması gücü ne kadar yüksekse o kadar az ihtimale sahipti, milyonlarca yıl yaşasa bile çocuk sahibi olmayan Tanrı Irkı üyeleri vardı.
Şeytanların üreme hızı korkunçtu fakat güçlenme hızları çok yavaştı, genellikle fiziksel güçleri olgunluğa ulaştıktan öldükleri güne kadar biraz bile gelişmezdi. Fakat insanların ömürleri kısa gelişme hızları korkunçtu.
100 Yıl yaşayan bir insan, 100.000 yıl yaşamış sıradan bir şeytandan daha hızlı gelişiyordu. 1 Milyar Tanrı Irkı üyesi, 100 insanın 1 yılda yaptığı kadar çocuk yapamıyordu.
Böylece Kadim Evrende Saf Kan İnsanlar akıl almaz bir hızla güçlendi, öyle ki Şeytanlar ve Tanrı Irkı için bir kaç ay sayılacak bir zamanda, insanlar için 50.000 yılda İnsan Irkının uzmanları Şeytan ve Tanrı Irkının üyeleriyle savaşacak hale geldi.
Savaş sayısız yıl sürdü, Tanrıların sayısı o kadar azaldı ki, tekrar eski ihtişamlarına kavuşması neredeyse imkansızdı, Şeytanların yüksek üyeleri olan İblisler ise bir kaç tanesi hayatta kalana kadar katledildi.
Fakat İnsan ırkının yıkımı yine insan elinden geldi, ihanet ve hainler Cennetsel Kan Klanını arkadan bıçakladı, son savaşta Cennetsel Kan Klanı yok edildi ve üç büyük ırk bir anda hiçliğe karıştı. Geride Şeytanlar, Yarı Tanrılar ve bu gün ki insanlar ile Yarı İnsanlar kaldı.
Bu efsane Nicolasa ilk okuduğu zaman oldukça ilginç gelmişti, aslında hikayenin abartı olduğunu düşündü fakat içinde barındırdığı duyguya ve azme hayran kalmıştı.
İrade ile büyüyen ve duygu ile büyüyen, gelişen insan köleleri birbirinden ayrıyken zayıf, aciz hatta acınasıydı fakat bir araya gelip, iki duyguyu birleştirdiğinde ve yeni nesilleri dünyaya getirdiğinde sınırsız potansiyele sahip oldular. Sonsuzluğa uzanma şansları vardı, tek gereken bir amaç ve iradeydi.
İkisini bir arada kullananlar en zirveye tırmandı, köleden efendilere dönüştü fakat yine duygular ve irade onların elinde ki saltanatı aldı. Kıskançlık, kibir ve aç gözlülük en büyük sebepti.
Nicolas çaresizce iç çekmekten başka bir şey yapamadı fakat Aziz Yıldız Kıtasın da işlerin sadece kısa süreliğine durgun olacağına inandı. Bir kaç yıl herkes Nicolasın adını hatırlayacaktı fakat insanlar unutkan varlıklardı, kendilerini en umutsuz anda bile iyimser olmaya ayarlaya bilirdi.
Bir gün birileri, belki öldü? Belki hiç güçlenemedi ? diyecekti ve o gün geldiğinde birileri intikam için ailesini bulmaya gidecekti. Nicolas intikamını alabilirdi ama intikam ona ailesini geri getirmeyecekti.
Nicolas hızlıca güçlenmesi gerektiğini hissetti fakat ekim yolu öyle bir şey değildi, özellikle Ölümsüz Yoluna girdikten sonra artık ilerlemek çok daha zordu bu yüzden ailesinin güvenliğini astlarına emanet etmek zorundaydı.
20 kişi gönderdi fakat Nicolas bunu sadece önleyici bir tedbir olarak yaptı, bu sadece bir başlangıçtı gelecekte, Nicolas çok daha güçlü uzmanları gizlice gönderecekti. Önemli olan şey ailesinin hayatta kalmasıydı.
Onların güvenliği Nicolasın amacıydı ve bir amacı olduğu sürece güçlenmek için iradeye zaten sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...