39.Bölüm : Eğitmen Vahşi (1)

6K 544 31
                                    

Nicolasın konferansı başladıktan sonra, Akademi de huzurlu günler başladı. Haftanın iki günü Nicolas konferans vermeye devam etti. Her konferansa Simya Birliğinin Elderleri katıldı ve her konferans Akademide günlerce tartışıldı.

Bunun dışında Nicolasın programına yeni bir eğitim eklenmişti. Kılıç Birliği Büyük Elderi ile her gün en az iki saat antrenman yapmaya başlamıştı. Başlangıçta bunun basit olacağını düşünmüştü lakin, gerçek bir şövalyenin ne olduğunu daha ilk karşılaşmada.

Vahşi, uzun boylu, bütün vücudu yaralarla kaplı büyük ve kalıplı bir şövalyeydi. Bütün kıta da nama sahip, Tarikatın elit müritlerinden birisiydi, özeldi ve fakat özel olduğu için değil, güçlü olduğu için saygı duyuluyordu.

Nicolas, geçmiş hayatında sayısız savaşa girmiş olsa bile, Alvarodan aldığı eğitim bile, sadece Vahşi ile yaptığı eğitimin bir saatine denk gelebilirdi.

Gerçek bir şövalye ile savaşmak tamamen farklıydı. Elinde tuttuğu sıradan kılıcı hafif kaldırıp baktı, siyah metalin içinde dolaşan Aziz Enerjisi ona hoş bir his verdi ve tutuşunu sıkılaştırdı. Karşısında bir dev gibi duran vahşiye huşu içinde baktı.

"Eğitmen" dedi saygıyla. Vahşi eline sıradan bir sopa tutuyordu. "Savaşta kelimelere gerek yok! Tek yapman gereken dövüşmek, sadece öldür... Ne kadar çok savaşır, ne kadar çok öldürürsen o kadar güçlenirsin... Sikik aristokrat yetiştiricilerin dediği gibi, enerji barış, huzur ve diğer sikik şeyler için mevcut değildir. İnsan varsa, savaş vardır ve savaş varsa mutlaka bir ceset, birde katil vardır.

Kahramanlık gibi boktan şeyleri aklına bile getirme. Savaş alanı bir can pazarıdır, metal etine girdiğinde, kimse senin kahraman olduğunu sikine takmaz! Biz insanız, hayvanlardan daha hayvanız, vahşi, saldırgan ve sınır tanımayız. Eğitim için binlerce kelimeye, ciltlerce kitaba gerek yok. 

Birine kılıcı anlatmak istiyorsan, o sikik ibnenin karnına kılıcı saplarsın ve o zaman kılıcın ne işe yaradığını anlar. Birine dövüşmeyi öğretmek istiyorsan, o sikik ibnenin ağzını burnunu dağıtırsın ve dövüşmeyi öğrenir!

Şimdi o sikik ağzını kapat ve bana saldır!"

Nicolas sessizce başını salladı, aslında tek demek istediği "Başlıyorum." olacaktı fakat artık konuşmaya cesaret edemedi ve hızla Vahşi'nin üstüne atladı.

Vahşi bir milim bile kıpırdamadı fakat yüzünde küçümseyen bir gülümseme belirdi. Nicolasın sıradan hızını sadece hor gördü, sopasını kaldırma zahmetine bile girmeden, ona doğru atılan Nicolasın kılıcını çıplak eliyle yakaladı.

Nicolas afalladı, daha önce yaptığı her antrenman maçında gücünü sınırlamış, basit başlangıçlar yapmıştı ve şimdi de aynısını yapmayı düşünüyordu fakat Vahşinin avucunda ki kılıcı gördüğünde, içi huzursuzlukla doldu. Vahşi ise bir mengene gibi kavradığı kılıcı kendisine çekti, teni aynı bir çelik plaka gibiydi. 

Nicolas devasa bir çekiş kuvvetiyle vahşiye itildi, ilk düşüncesi kılıcı bırakmaktı ve ellerini serbest bıraktı fakat o anda Vahşinin kılıcı serbest bıraktığını fark etmemişti. Sadece çekim kuvvetti ile kazandığı ivmeden dolayı, Vahşiye yaklaşıyordu, bir kaç santim sonra geri çekilmek için hamle yapmayı başarsa da artık çok geçti. 

Vahşi boşta kalan elini bir yumruk yapıp çoktan Nicolasın yüzüne savurmuştu. Bir balyoz gibi Nicolasın suratına inen yumruk ile, kulaklarına kırılma sesi geldi. Aynı anda kanın sıcaklığını ve yüzüne yayılan keskin acıyı hissetti. İleri kazandığı ivme tersine dönmüş, engelsiz bir taş gibi geriye fırlatılmıştı. Ayakları yerden kesilmiş halde uçtu ve büyük bahçe duvarına çarptı. 

Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin