Fakat Nicolas endişeli değildi. Kan Alevinin gücü ve kontrol yeteneği ile kazanın patlamasının mümkün olmadığına inandı. İlk defa hap arıttığını düşünse de, başarısız olma ihtimali olduğunu düşünmedi.
Kazana son bir bakış attıktan sonra, depolama yüzüğün deki şifalı bitkilerin ve malzemelerin onda birini çıkarttı. Yanında istiflenmiş her birisi ufak tepeler gibi duran yüzlerce şifalı bitki ve malzeme vardı.
Nicolas derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini kapattı ve formülü hatırladı. "Aziz Tanrı Atılım Hapı... 10.000 hap arıtmak için bu malzemeler yeterli olmalı..." dedikten sonra gözlerini açtı ve elini salladı.
Ruhsal enerji anında çıkıp bitkileri havaya kaldırdı ve Nicolas avucunu kaldırdığı anda avucunda Kan Alevi ortaya çıktı.
Boyu çok küçük olmasına rağmen tehditkar ve yıkıcı bir güce sahipti. Çoktan sıcaklık bir kaç derece artmıştı ve daha aktif bile değildi. Nicolas tereddüt bile etmeden Kan Alevine enerji gönderdi ve aynı anda alevler büyüdü.
Şifalı bitkiler kan kırmızısı alevlerle bir anda sarıldı ve çıtırtı sesleri çıkmaya başladı. Nicolasın gözleri ciddiyetle doluydu, biraz bile rahatlamaya cesaret edemedi.
Normal simyacıların yöntemini kullansa, böyle bir ciddiyet göstermezdi fakat ilk defa Kan Alevi ile şifalı bitkileri arıtıyor ve safsızlıkları temizliyordu. En ufak bir hata her şeyi mahfe de bilirdi. Kan Alevi şifalı bitkilerin içine sızdı, Nicolas ruhsal algısı ile kan alevini safsızlıkları yok etmek için yönlendirirken Kan Alevinin içinde siyah lekeler görünmeye başladı. Nicolasın gözleri bir anda kısıldı.
"Çok etkili... Anında safsızlıklar şifalı bitkilerden atıldı!" dedi ki bu da bütün işleri daha zor hale getiriyordu. Aynı anda safsızlıkları yok edip, safsızlıkları şifalı bitkilerden çıkartırken birde şifalı bitkilerin faydalı özelliklerini koruması gerekiyordu.
Bu kolay bir işlem değildi, zihnini üç parçaya bölmek zorundaydı. "Kan Aleviyle arıtmak kolay değil." dedi ve derin bir nefes alıp rahatladıktan sonra işleme odaklandı.
Bir kaç dakika sonra, kan alevinin içinde bir yumruk büyüklüğünde katı siyah bir küre oluşmuştu ve sürekli şifalı bitkilerden akan bir iplik şeklinde siyah safsızlıklar varken, siyah kürenin boyu ne büyüyor ne de küçülüyordu.
Bütün oda cızırdama sesleriyle doluydu, nahoş bir koku çoktan alanı ele geçirmişti lakin Kan Alevinin diğer bir kısmında yer alan şifalı bitkiler artık şekillerini kaybetmeye başlamıştı. Bir çoğunun yapısal bütünlükleri neredeyse ortadan kaybolmuş ve sıvılaşmıştı.
Nicolas rahatlamadan arıtmaya devam ederken dakikalar akıp geçti ve on beş dakika sonra kan alevinin içinde elli santim çapa sahip büyük parlak ve çok renkli bir sıvı kütlesi ile, bir yumruk büyüklüğünde ki katı siyah safsızlıklar kalmıştı. Nicolas derin bir nefes aldıktan sonra, büyük renkli şifalı bitki özlerinden oluşan çok renkli sıvıyı kazanın içine gönderdi ve aynı anda büyün gücüyle safsızlıkları yok etti.
Safsızlıklar bir anda parçalara ayrılıp, kan alevi tarafından yutuldu, kan alevi keyifli bir şekilde titredikten sonra Nicolas memnun hissetti.
"İlk aşama tamamlandı..." dedi keyifli bir tonda fakat yüzü biraz solgundu. Bir çok malzemeden oluşan yığına baktı ve ruhsal enerjisini kullanarak hepsini Kan Alevinin içine fırlattı.
Bir süre sonra, malzemelerin arıtması da tamamlandı ve Nicolas hepsini kazana gönderdi, aynı anda formasyon diski titredi ve Nicolas yüksek ruh taşlarının tamamen emildiğini görünce duygusuz bir ifadeyle hemen dört yüksek ruh taşını formasyon diskini beslemesi için yerleştirdi.
Hemen önünde ki büyük kazana baktı ve derin bir nefes aldıktan sonra ellerini kazanın yüzeyine uzatıp hafifçe dokundu. Aynı anda Kan Alevi kazanın yüzeyine temas etti ve bir anda bütün kazanı sardı.
Kazanı saran kan kırmızısı alevler, aynı anda odanın içinde ki ısıyı on derece yükseltti. Nicolas ısıdan etkilenmese bile, biraz rahatsızlık hissetti fakat görmezden gelip işleme devam etti.
Dakikalar akıp geçti, kısa 10 dakika içinde bütün oda tıbbi kokuyla dolmuştu, Nicolasın yüzü biraz solgun, gözleri pusluydu, çok yorgun hissediyordu. Kan Alevini kullanmak ve sürekli yoğun zihin durumunda kalmak vücuduna büyük baskı veriyordu. Ruhsal algısı son derece yoğun olmasa, çoktan işlem başarısız olurdu fakat tamamlayacağına olan inancı hiç azalmadı.
Derin bir nefes aldıktan sonra, bütün dikkatini alevlere yöneltti. Kan Alevi, kazanın dışında ve içinde sürekli tıbbi çözeltiyi karıştırıp, kaynaştırıyordu.
Başka bir on dakika geçtiğinde, Nicolasın yüzü daha da solgundu, gözleri ara sıra odağını kaybediyor ve zihnini açık tutmak için olağan üstü çaba sarf ediyordu. "Uyumamalıyım... Kan Alevi hem zihnimi hemde ruhsal gücümü çok hızlı tüketiyor... Biraz daha dayanırsam başaracağım..." Nicolas dişlerini sıkıp direndi fakat bilinci yavaş yavaş kayarken kendisini uyanık tutmak için dilinin ucunu ısırdı.
Metalik kan tadı ağzına geldiğinde, acı bedenine yayıldı ve vücudu uyarıldı. Biraz süre kazanmıştı. "Kan Alevinin gücünü hafife aldım..." dedi çaresizce.
İlk defa bu kadar zorlandığını hissediyordu, ormanda uyandığı andan beri hiç bir mücadele onu bu kadar zorlamamıştı. Her şey basit gibi geliyordu fakat şimdi yetersizliğini açık açık hissediyordu.
Dişlerini sıkıp, ağzının kenarından akan kanı görmezden gelerek bütün dikkatini bir defa daha kazana odakladı.
Kazanın içinde ki çok renkli öz iç içe geçmiş, sayısız renkte varyasyonlarla bütünleşiyordu. Dalgalanan sıvının içinden yükselen rahatlatıcı enerji ve tıbbi koku oldukça çekiciydi. Rengi ve görüntüsü bu tıbbı sıvının olağan üstü etkili olduğunu ve %100 saf olduğunu zaten kanıtlıyordu.
Bir kaç dakika sonra, Nicolas bir defa daha derin nefes alıp, dişini ısırdı. Bu sefer daha hoyrat davranmıştı fakat arıtma işlemi sonuna gelmişti. Hızlıca son adımı tamamladı ve aynı anda kazanın içinde, her birisi bezelyeye benzeyen binlerce hap havaya uçtu.
Hepsinin yüzeyinde yüzlerce renk vardı, göz kamaştırıcı ve gerçek üstü görünüyorlardı fakat hapların ortaya çıkmasıyla birlikte, odanın içinde hiçlikten bir anda kara bulutlar ortaya çıktı ve gök yüzü titredi. Nicolasın kaşları anında çatıldı.
"Lanet Gökler!" diye küfretti ve elini kaldırıp ruhsal algısıyla 10.000 Aziz Tanrı Atılım Hapını sardı ve kendisine çekti fakat bu müdahale ilahi cezayı daha da öfkelendirdi. Kara bulutlar anında kabarıp, hiddetlendi ve güçlü öldürme isteği Nicolasa yöneldi.
Nicolas gözlerini kısıp kara bulutlara baktı. "Senden korkmuyorum!" dedi sert bir sesle. Kara bulutlar çalkalandı, Nicolasın karşı tepkisi güçlü öldürme niyeti olmuştu. İki öldürme niyeti havada çarpıştı ve ikisi birbirine üstün gelemedi. Kara bulutlar öfkeyle salınırken iç içe girdi ve aynı anda kırmızı renkli bir yıldırım Nicolasın bedenine uçtu.
Adeta odanın içinde bir hayvan kükrüyor gibiydi. Nicolas ifadesiz bir yüzle elini kaldırıp havayı yumrukladı ve dehşet verici bir baskı aynı anda havayı sıkıştırıp yıldırıma uçtu ve havada kırmızı yıldırım ile baskı çarpıştı.
Aynı anda güçlü bir şok dalgası etrafa yayıldı ve patlama sesi ile odanın duvarları anında çatlarken Nicolasın bakışları soğuk ve öldürme niyeti doluydu.
Baskı ve kırmızı yıldırım birbirini imha ettiğinde, kara bulutlar öfkeyle gürledi ve yavaş yavaş silindi. Nicolas kara bulutların gitmesiyle birlikte, bir ağız dolusu kan kusarken bedeni yere yığıldı.
"Orospu Çocuğu!!! "diye küfrederken gözleri isteksizce kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...