Günler sessizce geçmeye devam etti. Situ Ank, konağından hiç ayrılmadı, gelen görüşme isteklerinin istisnasız hepsini reddetti.
Nicolas, her gün kitap okumaya devam etti, zaman akıp geçerken, Nicolasın davranışlarında en ufak bir değişim yoktu. Xia Ming Nicolasa hala terasta eşlik ediyordu. Nicolas yeni bir dil öğrenmesi gerektiğini söylediğinde oldukça heyecanlanmıştı ve nihayetinde zorda olsa çalışmalara başladı.
Dokuz gün sonra, Nicolas terasta kitabının sayfasını çevirdi ve ilgiyle kitabı okumaya devam etti. Okumayı öğrendiği günden beri, on binden fazla kitabı zaten okumuştu ve kitapların ona katkısı olağan üstüydü.
Zekasının kıvraklığı, hızlı anlaması sayesinde kitaplarda ki ana konuların yanında alt metinleri bile rahatlıkla anlıyor ve diğer kitaplarla kıyaslıyordu. Basit romanlardan bile ilginç bilgiler edinmişti, özellikle son zamanlarda okuduğu efsaneler ile ilgili kitaplar onu en çok cezbeden şeydi.
Dünya yayılmış bir çok efsane vardı ve bu efsanelerin baş karakterleri her zaman farklı bir özelliğe sahipti, neredeyse hiç istisna yoktu. Ölümleri pahasına ısrarla takip ettikleri maceralardan her seferinde güçlü ayrılan bu kişilerin, hayat hikayeleri oldukça ilgi çekiciydi. Nicolas anlatılanların %90'nın abartı olduğunu bilmesine rağmen %10'luk kısım hala son derece cezbediciydi.
Yetiştiriciliğin ve ekimin farklı noktalarına açılan pencereler gibiydi, özellikle bazı ufak detaylar Nicolasın aniden aydınlanmasını bile sağlamıştı.
Belirsiz bir zaman önce yaşayan Ejder İmparatoriçesi isimli bir kadının baş karakteri olduğu efsane özellikle dikkatini çekmişti. Dünya da kadınlara özellikle bir ön yargı ve küçümseme vardı bu sebeple efsanesi, erkek karakterlerin efsanelerine oranla çok daha az abartıya sahipti. Gerçeklik oranının yüksek oluşundan dolayı, Nicolas bu kadın karakterin dehşet verici gelişimine ilgi duymuştu.
Farklı bir dünyadan gelen bir ruh gezginiydi, işe yaramaz bir genç kızın bedeninde hayat bulduktan sonra muazzam bir çabayla yükselmişti. Onu özel kılan ise, acımasızlığıydı. Güzel bir yüze sahipti bu sebeple onu elde etmek isteyen kötü niyetli kişi sayısı az değildi.
Katliam denizinde yüzen bu efsanevi kadın yetiştiricinin en büyük özelliği ise Simyada ki akıl almaz yeteneğiydi ve bu yeteneğinin sebebi ise katıksız meraktı. Öyle ki, Simya ile ilgili anlatılan her hikayenin dibini eşeleyip, hikayelerin geçtiği yerlere gitmişti. 100 hikayeden 99u sadece yalan olsa da birinden elde ettiği faydalar onu dünyanın en yüksek noktasına taşımış ve Ejder İmparatoriçesi unvanını almasını sağlamıştı.
Fakat okuduğu her efsanede dikkatini çeken asıl nokta, büyük noktalara ulaşan kişilerin kendi güçlerine sahip olmalarıydı, bu güçlerin ortak noktası, O kahraman tarafından direkt olarak idare edilmemesine rağmen, hayatta kalmalarının ve güçlenmelerinin tek sebebi o kişinin varlığıydı.
Çoğunlukla efsanelerde ki kahramanlar bu güçleri, kimsenin onlara veremeyeceği kaynaklar kullanarak yetiştiriyor, yada mevcut güçlü organizasyonları ele geçirip düzenliyordu. En güçlü kişinin bile hala iki gözü ve iki eli vardı, en nihayetinde kimse her şeye hakim olamazdı. Bir İmparator bile topraklarını yönetmek için astlara ihtiyaç duyuyorken, bir yetiştiricinin kaynaklara ulaşması için güçlü istihbarat ve onun için ufak işleri yapacak insanlara ihtiyacı vardı.
Nicolas özellikle bu düşünce biçimini sevmişti, mevcut durumunu göz önüne aldığında, güçlenmek için muazzam miktarda kaynağa ihtiyacı vardı ve bunun için kendi gücüyle ancak başka güçleri soya bilir veya büyük katliamlarla depolama yüzüklerini toplaya bilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...