İki gün bir çırpıda geçmiş, Nicolas sözünü tutmuş, iki gün boyunca uyumuştu. Lea ara sıra yanına gelip durumunu kontrol ettikten sonra dinlenmesi için onu yalnız bırakmıştı.
Hector ile Nicolasın düellosu, sadece Akademiyi etkilememiş aynı zamanda Lea ve diğerlerini de sarsmıştı. Kapalı Kapı eğitiminden sonra, güçlendiklerini düşünmelerine rağmen, Nicolasın verdiği savaşın onları çok aştığını anlamışlardı ve eğer Nicolas olmasa, Hector'un önünde hiç birisinin şansı yoktu.
Bu sebeple, Lea delirmiş gibi çalışıyor, hayvanlar üzerinde gölge büyüsünü kullanarak anlayış geliştiriyordu. Sevrius, kendisine işkence edercesine antrenman yaparken, Dean ve Axel etkilenmiş olsa bile, gündüzleri tanıştıkları bazı kızlarla zaman geçiriyor, geceleri ise en az 3 saat birbirleriyle dövüşüyor ve gece uykusu yerine, zindelik hapları alıp meditasyon yapıyorlardı.
Konakta, rahat olan tek kişi şüphesiz Nicolastı. İki gün boyunca uyumuş ve herhangi bir şey için endişelenmemişti lakin şafakla birlikte gözlerini açıp, yatağından yavaşça çıkarken ifadesi her zaman ki gibi kararlılıkla doluydu.
Dolabına yürüyüp kıyafetlerini çıkarttı ve kucağına alıp banyoya yöneldi.
İyi bir duşun ardından, tazelenmiş bir şekilde odadan çıktığında, herkes onu oturma odasında bekliyordu. Lea her zaman ki gibi, masanın en sağına oturmuş, baş köşe ise saygı gereği Nicolasa ayrılmıştı.
'Günaydın...' Nicolas gelişi güzel bir selam verdikten sonra yerine yürüdü.
'Patron...' İlk karşılık veren Nicolasın selamını görmezden gelen Axel olmuştu. 'Bugün konferansın olduğunu söylediler...' dedi gülümseyerek. Nicolas gözlerini Axel'e dikti.
'Yeni öğrenmiş gibi konuşuyorsun... Bir ay önce size söylemiştim...' Axel'in yüzü bir anda beyaza döndü, hemen ardından sahte bir gülümseme ile Dean atıldı. 'Patron... Bu aptalın hafızasını biliyorsun...' durumu kurtarmak için saçma bir bahane ortaya koydu.
'Öyle mi? Oysa ki, bu sabah uyandığımda, Axel'in sana dün gece Mor Cübbeli Simyacılardan birisinin hizmetçisini nasıl ayarattığını anlattığını hatırlıyorum...'
Dean'nin yüzü, Axel'in yüzünden daha beyaza döndü. İkisi de sessizliğe gömülüp, daha fazla konuşmak istemedi.
'Sizin kadar tembelini görmedim...' Nicolas konuyu kolay kolay bırakmaya niyetli değildi.
'Diyene bak... İki gün boyunca uyudu ve hala tembellikten bahsediyor.' Lea hızlıca araya girdiğinde Axel ve Dean'nin gözleri parladı. Nicolas gülümseyerek Lea ya baktı. 'Ama ben yaralanmıştım...' dedi hızlıca.
Dean ve Axel içten içe kahkaha atıyordu, az önce onları azarlayan Nicolas şimdi azarlanıyordu. Bu her zaman hoş bir tabloydu.
'Yaralı mı? Kıçın yaralı! İki gün boyunca horlayarak uyudun... Seni rahatsız etmemek için mi odada kalmadığımı sanıyordun ? O kadar horluyordun ki, uyumama imkan yoktu!' Lea acımasızca laf sokarken, Nicolasın yüzünde çaresizlik belirdi.
'Yaralı olduğum kısmı hatırlıyor musun ?' dedi alaycı bir şekilde fakat içten içe, kahvaltıdan kaçmanın yolunu düşünüyordu.
'Ne söylediği mi anlamadın mı? Başını çok sert mi çarptın???' dedi Lea sert bir şekilde. Nicolas iç çekti ve karşılık vermedi. Çaresizce, Lea'nın arkasında ki Judy'e baktığında. Judy anlayışlı olmasını işaret edermiş gibi anlayışla başını salladı.
Nicolas ise zaten tartışmak istemiyordu. Sandalyeye otururken gözleri Lamarı aradı.
'Lamar nerede ?' dedi konuyu değiştirme arzusuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...