İlk tepki verip ayağa kalkan kısa beyaz sakallı, göz kenarları kırışmış gür gri saçlı bir simyacıydı. Akademinin verdiği Elder üniformasını giyerken asil ve kendinden emin görünüyor olsa da elleri hala heyecandan titriyordu.
Hayatını adadığı tutku olan Simyayı herkesle tartışmak zordu, bazı zamanlar Simya Birliği Elderleri toplanır ve kendi sorunlarını gündeme getirirdi lakin bütün Akademi bir yana Tarikatta bile en yetenekli simyacılar asla ön planda değildi. Ji Dong Yu buna bir örnekti, Simya Birliğinin efendisi ve aynı zamanda Tarikatın Simya Birliğinin Büyük Elderiydi.
Saygın ve zirvede bir yaşlı simyacı olsa bile hala ondan iyi olan yüce simyacılar vardı fakat hiç biri ortaya çıkmadığı gibi. Onlara göre, bu elderlerin sorunları meraklı bir bebeğin sorunlarından farklı değildi.
Fakat şimdi, Adre, dört yaşlı usta ve gizemli yaşlı adam gibi on büyük Simya Üstadı bir aradaydı. Akademinin Simya alanında ki en büyük etkinliği bile şuan ki basit konferansın yanına yaklaşamazdı.
Bunun yanında istisnasız herkesin kabullendiği canavar olan Nicolas platformda zehir ustalığından bahsediyordu. Bugün, burada sorular ortaya çıkmazsa bir daha asla ortaya çıkmaya bilirdi. Bu sebepledir ki, heyecanla ayağa kalkan Elder, titreyen eline, sürekli inip kalkan göğsüne ve heyecandan kurumuş ağzına aldırmadan konuştu.
"Usta Nicolas..." dedi büyük bir saygı ile. Bir Elderin, bir öğrenciye bu şekilde hitap edeceği hiç duyulmamıştı fakat şuan bu yaşanıyordu. Öğrenciler şoktaydı, çoğu bu tepkiler karşısında zaten delirmek üzereydi fakat Elder devam etti.
"Zehir Ustalığının en derin sırrının ateş kontrolü olduğunu söylediniz. Ateş Kontrolünün Simyada ki homojen etkisinden bahseder misiniz ?"
Basit hatta aptalca bir soru gibi göründü bir an öğrencilerin gözüne, bu soruyu defalarca duymuşlardı fakat sadece gerçek Simyacılar bu ucu açık sorunun derinliğini kavraya bilirdi.
Nicolas ise gülümsedi, Simyanın bu kadar heyecan verici olduğunu ilk defa hissediyordu. Aynı bir savaş alanında gibiydi, damarlarında ki kan delicesine akıyor ve kalbi hızlı çarpıyordu.
"Ateş Kontrolü ruh, beden ve enerjinin bir arada bulunmasına verilen isimdir. Alev taşı özünde cansız ve güçsüz bir maddeden farklı bir şey değildir. Özü ise ona can veren kişi yani simyacıdır. Bir Simyacı olmanın ilk şartı Ateş Kontrolüdür ve Ateşi kontrol edemiyen herkes ancak teoride simyacı olabilir." Öğrenciler basit açıklama karşısında heyecanlandı. Yaşlı Simyacılar başlarını sallayarak onayladı fakat sadece yaşlı simyacılar heyecanla devamını bekledi.
Nicolas ise elini kaldırdı ve avucunda bir altın renkli ateş parladı. "Bu alevler benim ruhumun gücünü kapsar bu sebeple her Simyacının farklı ateşleri vardır. Benim ki ise saf altın renklidir. Aynı şekilde benim bedenimin akışını takip eder, aynı damarlarımda akan kan gibidir. Bu sebeple, her dalgalandığın da ve titrediğinde onunla birlikte bedenim hareketlenir ve son olarak bu alevler benim doğadan çektiğim enerjinin bedenime ait olduktan sonra bulduğu yansımadır.
Bir hapı arıtmak için izlenen süreç %90 dış kaynaklardır, bir kazan vücudun, ruhun ve enerjinin parçası değildir. Şifalı bitkiler, doğada bağımsız yetişen kendine özgü canlılardır ve kullanılan diğer malzemelerde böyledir. Bazı malzemeler ise, bir büyülü yaratığın hayatının kaynağından gelmiştir.
Bu cansız, kendi başına neredeyse anlamsız olan maddeleri bir araya getirip, ona güç ve statü veren ise benim. Bu nitelikleri kazana, bitkilere aktaran benim Alevim ve ben bu alevleri ne kadar yüksek standartta kontrol edersem, hayat verdiğim bu hap o kadar nitelikli olur..." Nicolas duraksadı, heyecanla titreyen öğrencilere, gözleri parlayan elderlere baktı. O an, daha önce ki hayatında bile hissetmediği bir his ile doldu, adeta zihni bir anda berraklaştı ve Simyanın engin yolunda ki ilk basamak, Simya Doasunun ilk adımı önünde belirdi. O anda zihnine dolan bilgi ve anlayış o kadar yüksekti ki, eğer bunu bir teknik üzerinde kazansa, tamamen uzmanlaşa bilirdi. "Ben olduğum için Simya var ve Simya sadece benim için var. Bu aynı zamanda benim ruhum, bedenim ve enerjimdir. Her hap, her iksir ve her tütsü benim ruhumdan bir parça taşır. Ben anlamsız olanı anlamlı hale getirip, tek başına hiç olanları bir arada bütün kılarım. Benim Simya Dao'um budur!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...