Nicolas oturduktan sonra yaşlı adamın konuşmasını bekledi fakat Yaşlı adam Nicolasa ikinci defa bakmadan yemek yemeye devam etti. Nicolas bir an konuşmak için ağzını açtı fakat sonra konuşmamaya karar verdi.
Eğer yaşlı adam konuşmak istiyorsa yemek yemezdi, o konuşsa bile yaşlı adam cevap vermeyecek, kendisini küçük düşürecekti. "Di Fan ayrıla bilirsin." Nicolas çata uzanırken Di Fan'a söyledi. Di Fan hemen "Genç Efendi..." dedi. Ayrılmak istemiyordu, yaşlı adamın rakibi olmasa bile, hala etten bir kalkan olabileceğine inandı. Bir saniyenin binde biri kadar yaşlı adamı tutsa, belki Nicolas hayatta kalabilirdi.
Fakat Nicolas böyle bir ihtimalin olmadığını biliyordu. Nasıl yanlarına girdiğini bile görmemişti zaman kazandırmak şöyle dursun, Yaşlı Adam, Di Fan'nı öldürmek isterse ona bakamsına bile gerek yoktu.
Di Fan anlamasa bile, Nicolasın güç konusunda anlayışı çok netti, mutlak gücün karşısında hile ve pusuların hiç bir anlamı yoktu.
"Ayrıl dedim!" Nicolas bu sefer sert bir şekilde karşılık verdi. Di Fan çaresizce kalktı, istemese bile dışarı çıktı fakat odadan fazla uzaklaşmadı. Nicolas ölürse, oda ölmek için yaşlı adamın karşısına çıkacaktı.
Elbette Nicolasın aklında ki şey onun hayatını kurtarmak değildi, zaten bu mümkün değildi. Kapalı bir odaya fark ettirmeden girip, burunlarının dibinde önünde ki lokmayı kapıyorsa Di Fan'nın hayatını uzakta olsa bile korumak mümkün değildi. Yaşlı adamın onunla konuşmaya geldiği açıktı ve Di Fan'nın bunu duymasına gerek yoktu.
Öyle olsa, zaten Di Fan'nı neredeyse ölümün kıyısına getirecek bir hamlede bulunmazdı.
Di Fan ayrıldıktan sonra, Nicolas çatalına uzandı ve bir parça et alıp ağzına koydu. Ardından şarabından bir yudum aldı, yaşlı adamın kendisine ne zaman şarap koyduğunu bilmiyordu ama zaten önünde şarap dolu bir kadeh vardı.
İkisi sessizce yemek yedi, neredeyse 20 dakika boyunca birbirlerine bile bakmadılar. Bir düzine tabak tamamen temizlendikten sonra ikisi aynı anda çatılını bıraktı ve şarap kadehini alıp arkasına yaslandı.
O anda göz göze gelmişlerdi, yaşlı adamın ifadesinde değişim yoktu fakat Nicolasta çoktan zihnini sakinleştirmişti. Yaşlı adam memnun bir şekilde başını salladıktan sonra "Güzel yemekti, uzun zamandır yemek yememiştim, tadını özlemişim." dedi. Nicolas başını salladı, "Benim içinde yeni bir deneyim oldu." diye karşılık verdi.
Yaşlı adam Nicolasın sabrını test ediyordu, konuya girmeyerek onun ne kadar sakin ve rahat kalabileceğini görmek istiyordu. Acaba merakına yenilecekmiydi fakat Nicolasta yaşlı adamın konuşmaya başlamasına izin vermeye istekliydi.
"Genç dostum, ne kadar iyi bir yüzün var. Saç şeklinde çok farklı ve kulağının üstünde ki yakut renkli çizgi çok ilginç." dedi Yaşlı Adam. Nicolas gülümsedi, "Yaşlı sizde iyi görünüyorsunuz," dedi. Yaşlı Adamın saç stili sıradan olsa bile Nicolas gerçek görünüşünün bu olduğuna inanmadı. Farklı bir şeyler, gizemli bir his vardı.
"Hehe... Çocuk, ağzın ne kadar iyi laf yapıyor... Bu yaşlı adam nasıl iyi görünebilir?" Yaşlı adam alaycı bir şekilde söyledi ve kadehinden bir yudum aldı. Nicolas gülümseyerek karşılık verdi.
"Gözümün her gördüğü doğru olsaydı, hayatım çok farklı olurdu." Nicolasın cevabı biraz derindi fakat kelimelerde saklanan sır zaten görülebilirdi.
Yaşlı adam başını salladı, bu duymayı umduğu cevaptı, eğer başka bir cevap alsa çok hayal kırıklığına uğrardı.
"Ne derin bir düşünce, bu genç yaşta böyle bir anlayışa sahip olman övgüye değer. Biz eski nesil genç neslin çok gerisindeyiz." Yaşlı Adam övgüyle karşılık verdi fakat bu cevap aynı zamanda içinde soru barındırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasy'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...