On üç saat sonra, orta yaşlı bir adam Nicolasın çalışma odasının kapısını açtı ve ifadesiz bir yüzle çalışma odasına girdi. Girdiğinde karşılaştığı manzara onu hiç etkilememişti, yerde baygın halde kanlar içinde bir adam yatıyordu. Saçları bile tamamen kızıla boyanmıştı.
Odanın duvarlarına ve zemininde sayısız kan lekesi vardı, hepsi bir araya toplansa onlarca litre kan çıkabilirdi. Bu bile Nicolasın ne kadar fazla hap kullandığını gösteriyordu. Kukla odalarında ki özel sistem mevcuttu ve belirli bir süre, odada ki kişi hareketsiz yatınca, birisi odaya girer ve bu kişiyi tedavi ederdi.
Nicolas içinde durum daha farklıydı, bu orta yaşlı adam Nicolas odaya girdikten sadece üç dakika sonra odanın kapısına gelmişti ve on üç saat boyunca yüz defadan fazla odaya girip Nicolası ayıltmıştı. Normalde tedavi yapması gerekiyordu fakat Nicolas uyandığı anda hap alır ve çalışmaya devam ederdi.
Eğer eğitime devam etmezse, gitmeden önce orta yaşlı adama mükemmel seviye bir hap verir ve uzaklaşırdı. Eğer bir tazminat olmasa, orta yaşlı adam nasıl olur da Nicolası yüzlerce defa uyandırmaya istekli olabilirdi ki?
Yine de Nicolasa yaklaştığında istemsiz bir şekilde iç çekti, başlangıçta Nicolasın eğitimini görmüştü ve şaşkınlıktan dilini yutacak seviyeye gelmişti fakat zamanla şaşkınlığı korkuya ve saygıya dönüştü. Bir süre sonra Nicolasın tamamen çılgın birisi olduğuna karar verdi, zamanla umursamamaya başladı. Nicolas ölmediği sürece hiç bir şeyi önemsemedi ve görevine devam etti. Her gün aldığı bir mükemmel seviye hap, akademide ona 1.000 veya daha fazla katkı puanı getiriyordu, dış dünya da ise bir krallık bile satın alabilecek para kazana bilirdi.
Mevcut durumunda zaten zengin birisi haline gelmişti ve altın yumurtlayan kazının ölümünü istemiyordu. Bir kaç defa niyetini bozup, Nicolasın hazinelerini almak istedi fakat Nicolasın parmağında ki yüzüğe uzandığı anda, yüzlerce gözün ona baktığını hissediyordu. Bir defasında umursamayıp yüzüğe dokunduğunda ise, kendisini bir ömür gibi süren işkence dolu bir illüzyonun içinde buldu. Bir daha Nicolasa yaklaşmak bile istemedi fakat mükemmel seviyeli hapların cazibesi karşı konulamazdı, o olmasa bile yerine birileri Nicolasa bakacaktı ve hapları o alacaktı bu sebeple korkusuna rağmen gelmeye devam etti. Görevini yaptığı ve aç gözlü olmadığı sürece herhangi bir sorun yaşanmadan günler akıp geçti ve artık ilgi sizleşti.
Nicolasın boynuna elini koyup enerji akımı gönderdi, Nicolasın gözleri bir anda açıldı ve başını güçlükle kaldırdı. Yüzünün her yanında çürükler ve morluklar vardı. Adeta onlarca gün dayak yemiş gibiydi fakat gözlerinde ki o bakış. Çoktan orta yaşlı adam bakışlarını Nicolasın gözlerinden kaçırmıştı, illüzyonda ki işkence bile Nicolasın gözlerinde baktığında hissettiği korkuyu ona vermemişti.
Sanki Nicolas onun bütün sırlarını görüyor gibiydi, karşısında o kadar aciz ve zayıf hissediyordu ki Cennet Aleminde olmasına rağmen, Nicolasın dengi olmadığına bütün kalbiyle inanmıştı.
Nicolas ise adamla uğraşmadı, ayağa kalkıp bir hap çıkartıp yuttu, ardından yaraları hızla iyileşmeye başladı. Artık İlahi Enerji ve Aydınlık Enerjisini aynı anda kullanmadan hapın verdiği etki yeterli gelmiyordu. İyi tarafı ise, İlahi Enerji ve Aydınlık Enerji bağışıklık kazanacağı haplar değildi bu sefer her zaman kullana bilirdi.
Nicolasın tamamen iyileşmesi üç dakika sürdü, dönüp metal kuklaya baktı ve kapıya yürümeden önce orta yaşlı adama mükemmel seviye bir hap verdi. Kapıdan çıktı, koridorun başına geldiğinde, masada oturan önünde ki altın kartını alıp herhangi bir şey söylemeden binadan çıktı.
Nicolasın çıkmasıyla yaşlı adam kalktı ve odaya gitti, kuklayı dikkatlice süzdü ve sol kaburgasının altında ki çökmüş metali gördü, çok ufak olmasına rağmen yaşlı adamın dikkatinden kaçmadı. " Korkunç bir hızla güçleniyor... Geçmişte iki veya üç günde bir çökme yapıyordu, daha dün yenisi varken, bugün bir tane daha oldu. " dedi. Orta yaşlı adam, yaşlı adama baktı, " Elder... O bir canavar..." dedi bütün kalbiyle bu kelimeleri fısıldadı. Yaşlı adam itiraz etmedi hatta istemsiz bir şekilde onaylamak zorunda bile kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)
Fantasia'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa daha yazmak iste...