8.Bölüm: Sınırları Zorlamak (3)

6.2K 633 26
                                    

Gökyüzü, kızıl renkli bulutlarla bir anda sarılmıştı, Hectorun mızrağı ile işaret ettiği merkezde ise bir anda altın bir ay belirdi. Herkes çoktan kaçışmaya başlamıştı, herkes bu iki delinin sınırlarının ne kadar yüksek olduğunu anlamıştı.

'Onlar... Onlar çıldırmış... Akademiyi yok etmek istiyorlar...' Bir öğrenci korkuyla bağırdı, ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın hala kendisini güvende hissetmiyordu.

Bir yanda Hectorun inanılmaz İmha tekniği vardı, diğer yanda ise antik bir kılıca benzeyen Nicolas vardı. İkisininde olağan üstü bir güç açığa çıkartacağı aşikardı, zaten savaş esnasında 79 kişinin yarısından fazlası yaralanmıştı, bir kısmı ölmüş, en hafif kurtulanlar bile bazı kırıklar almıştı. Yine de kimse bu savaşı izlemekten kendisini alamadı fakat şimdi ölüm tehlikesi vardı. Kimse bir hiç uğruna hayatını vermek istemiyordu.

Uçuş hazinelerini çıkartan herkes, hayatı buna bağlıymışcasına dört bir yana dağıldı. Bir anda kalabalıktan geriye kimse kalmamıştı, sadece Lea, Axel, Dean ve Nicolasa yakın bir kaç kişi o kadar. Katarina bile sıradan bir hizmetçi olmasına rağmen kaçmayı gururuna yedirememişti.

Korkuyor olsa bile, öylece duruyor ve izliyordu.

Nicolasın gözleri kapalıydı, adeta hiç bir şeyden haberi yok gibiydi. Bilinç dünyasında, çocuğun hareketini derinlemesine izliyordu. Yavaşça kılıcını kaldırdı, adeta ağır çekimde gibi kılıcı hareket etmeye başladı.

O anda, Hectorun kalbi hızlı atmaya başladı, nabzı bir anda fırlamıştı. Alnı terlemiş, elleri titremişti. Gökyüzüne bakıp, dişlerini sıktı. 'Biraz daha...' dedi çaresizce, bu en güçlü tekniğiydi fakat hazırlamak için zamana ihtiyaç duyuyordu. Her ne kadar bu zaman bir kaç saniye ile kısıtlı olsa bile bu süre bir ömürden daha uzun gibiydi.

Nicolasın kılıcı yavaşça hareket ederken, Hectorun telaşı giderek artıyordu. Sıkıca mızrağını kavradı, bedeninde ki son enerji kırıntısını tekniğe aktardı. Niyet Enerjisini daha yoğun hale getirmek için içsel yaralar almayı bile göze almıştı.

Diğer yandan Nicolasın kılıcı hala ağır çekimde hareket ediyordu, ağır ama istikralı bir şekilde ilerlerken Hectorun gözlerinde bir umut ışığı parladı, mızrağını sıkıca kavradı, yüzünde memnun bir gülümseme belirdi.

Nicolasa soğuk gözlerle baktı ve 'ÖL!' diye bağırıd. Aynı anda elinde ki mızrağı Nicolasa fırlatmak yerine, gökyüzünde ki kızıl bulutların arasında ki altın dolun aya fırlattı.

Mızrağın hızı inanılmazdı, bir anlık sürede Altın Aya çarptı, adeta bir yumurta gibi ayı deldi. Altın ayın pürüzsüz yüzeyinde çatlaklar oluşmaya başladı, bir anlık süre sonra çatlaklar yerini kırıklara bıraktı ve sağır edici bir kükreme Altın Ayın kabuğunu tamamen yok etti.

Kızıl Bulutlar bir anda dağıldı, uzakta ki beyaz bulutlar bile bu sonik patlamadan nasibini almıştı.

Zeminde ise konaklar sallanıyordu, ağaçlar köklerinden kopmuş duvarlar yıkılmıştı. Bir kaç yüz metrelik alanda, sadece konaklar ufak tefek hasar görmüştü. 

Buna karşın Peyzaj bakımına hiç bir şey kalmamıştı. Nicolas ise hala kılıcını kaplumbağa hızında hareket ettiriyordu, neredeyse gövdesinin yarısına kadar kaldırmıştı, zihninde sürekli ve sürekli aynı görütüyü canlandırıyordu.

Bir arayış içindeydi, tek amacı tekniği mükemmeleştirmekti fakat 5 yaşında bir çocuğun uyguladığı bu tekniği mükemmeleştirmek kolay değildi.

Hala çocuğun seviyesinden çok uzaktı ama yavaş yavaş yaklaşıyordu, her seferinde bir adım olsa bile, bir gün yetişecekti.

Kılıç artık kritik noktaya gelmişti, Nicolas hala kılıcın temelinde yatan gücün gizemini anlayamasa bile, ufak bir aydınlanma elde etmişti.

Kaderimi Kendim Yazarım! (2.Kitap-Kanlı Yol)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin