Yun Che Mavi Rüzgar İmparatorluk Ailesinin koltuklarına döndüğünde Cang Yue hızlıca elinde tuttuğu merhem dolu şişeler ile ona doğru ilerledi ve bir gazlı bez çıkararak nazikçe alnındaki yaraları sildi. "Küçük Kardeş Yun hiç ciddi bir yaran var mı? Hiç içsel bir yara aldın mı?"
"Merak etme bunların hepsi kaşındırmayan yada acıtmayan küçük sıyrıklar. Eğer uyursam hepsi geçer." Yun Che rahat bir ifade ile konuştu.
Yun Che'nin ten rengi canlıydı ve ifadesi de oldukça sakindi sanki yoğun bir savaştan çıkmamış gibiydi. Parçalanmış elbisesinin altındaki yaralar sadece kırmızı izlerdi. Çoğu yerde kan izi bile gözükmüyordu. Cang Yue bakarak onu inceledi ve rahatlamış hissederken aniden güldü. "Şuan ki görünüşüne bir bak. Sanki derin bir dağdan dışarı çıkmış bir barbar gibi görünüyorsun."
Rüzgar esiyordu ve Yun Che aniden sanki hiç elbise giymiyormuş gibi ürperdi. Gökyüzü Zehir Sedefinden hemen biraz bol kıyafetler çıkardı ve onlar ile kendini kapladı. Kulaklarının yanından Qin Wushang'ın anlamlı sesi tonu geldi. "Yun Che Kudretli Cennetsel Kılıç Bölgesinin teklifini niye kabul etmedin? Böyle bir şey yaptığına göre son derece önemli nedenlerin olmalı değil mi?"
"Mm sanırım öyle." Yun Che başıyla onayladı. "Kudretli Cennetsel Kılıç Bölgesi benim için gerçekten son derece çekici. Ama benim için orasından yüzlerce hatta binlerce kat daha önemli şeyler var." Yun Che konuşmayı bitirdikten sonra Cang Yue'ya döndü ve hafifçe gülümsedi.
Cang Yue aniden buz kesildi ve ardından gözlerinin içi nemlenirken nazikçe gülümsemeye başladı....Bu yeterli....Gözlerindeki o ifade ve nazik gülümsemesi ile söylediği bu cümle bile hayattan memnun olmam için yeterli....
"Bu gerçekten senin yaşındaki genç bir adamın söyleyebileceği bir şey gibi gelmiyor." Qin Wushang'ın yüzü tamamen övgü doluydu. Ardından gözlerini kıstı ve gülümseyerek konuştu. "O zaman yarınki maçı kazanabileceğine ne kadar eminsin?"
Qin Wushang maçlar önce Yun Che'nin daha fazla ilerleyemeyeceğini düşünüyordu. Ancak Yun Che sürekli maçlarını kazanarak Qin Wushang'in karşısındaki bu genç adamı çok fazla küçümsediğini düşündürtmüştü. Şuan yarınki rakibinin Ling Yun olacağını bilse de kesinlikle kaybedecek diyemiyor ve bunun yerine ne kadar emin olduğunu ona soruyor ve ciddi bir şekilde cevap bekliyordu.
Yun Che hiç düşünmedi ve kafasını salladı. "Hiç güvenim yok. Yarınki rakip gerçekten çok güçlü."
"Kaybetsen bile sorun değil. Sonuçta Ling Yun genç uygulayıcıların ulaşabileceği limiti çoktan geçti." Qin Wushang yürekten güldü. "Ayrıca sen bu turnuvanın en büyük ilgi odağı oldun. Ben senin çoğu insanın gözünde bu turnuvanın en büyük kazananı olduğuna inanıyorum."
Onlar konuşurken Yun Che sırtına süpürülen bir kötücül his hissetti. Arkasını döndü ve Yanan Cennet Klanının bölümüne bakarak soğukça gülümsedi.
Yun Che Kudretli Cennetsel Kılıç Bölgesinin teklifini kabul etmeyince Fen Juecheng oldukça rahatlamış hissetti ve Yun Che'yi öldürme isteği katlarca arttı. Sonuçta teklifi şimdi kabul etmemiş bile olsa Yun Che'nin çok geçmeden Ling Kun'u bulacağına ve onlara katılacağına kesinlikle inanıyordu. Sonuçta bu çok çekici bir teklifti ve Ling Kun'un şahsen verdiği Ses İletişim taşı hala Yun Che'deydi.
Eğer Yun Che'yi öldürmek istiyorsa işleri kesinlikle hızlandırmalıydı....Bunu kesinlikle o Kudretli Cennetsel Kılıç Bölgesinin bir üyesi olmadan yapmalıydı.
O zaman önündeki en büyük şans....
Fen Juecheng bakışlarını çevirdi ve Cennetsel Mızrak Gök Gürültüsü Ateşi Kalesinin olduğu yere baktı. Mu Tianbei'nin sanki dışkı yutmuş gibi çirkin olan ifadesini gördü. Uzakta olmasına rağmen Mu Tianbei'nin kartal gözlerinin içindeki kötü niyet ve öldürme arzusu hafifçe hissedilebiliyordu.