Bugün kılıç arenasında tuhaf bir atmosfer vardı. Özellikle yanan cennet klanı üyeleri; her birinin ifadeleri çok çirkindi.Çeyrek finallerin ilk maçında yun chenin karşısında fen juebi vardı. Yun che önceki maçlarında ardı ardına onları şaşırtmış olsa da, büyük bir kalabalığa göre, bu maçta şüphe edilecek bir şey yoktu. Bunun neden dört ana tarikatın kök salmış olan itibarıydı.
"Bu maçı ne olursa olsun kazanmalısın! Yuange donmuş bulut asgarddan Xia Qingyue tarafından yenildi, ve jin'er bir talihsizlik eseri ling yun ile karşılaştı. Hepiniz içinden yalnızca sen çeyrek finallere kalabildin! Bu sefer dördüncü olucaz gibi. Ama eğer olurda yenilirsen, ilk dörde giremeyeceğiz, ve yalnızca beşinci olabilicez. Yanan cennet klanımız için, bu kabul edilemez bir aşağılanma... Anladın mı beni?"
Fen moli ağır bir ifadeyle bunları söyledi. Dünkü son 16 raundunda, son torunu, fen jin, bir şanssızlık eseri ling yun ile karşılaşmış, beklenenden önce arenadan ayrılmıştı. Bu onun üzerinde yoğun bir baskı yaratmıştı. Dört ana tarikatın son sırasında olmak kabul edilebilirdi, sonuçta bu yıllardan beri süregelen bir şeydi. Ama eğer ilk dördün dışında kalırlarsa... Bu yüzlerce yıldır görülmemiş bir durumdu! Tüm yanan cennet klanına büyük bir utanç getirmeye yeterdi, yani kesinlikle kabul edilemeyecek bir durumdu.
Ve çeyrek finallerin ilk maçı bu duruma karar verilecek olan yerdi! Eğer yun cheyi yenebilirlerse, yanan cenent klanı ilk dörde girecek, ve bir ihtimal ilk üç şansları olacaktı. Ama eğer yenilirlerse...
"Endişelenmeyin büyük kıdemli. Yun che ve benim dışımdaki altı kişiden biri olsa pes ederdim. Ama bu yun che..."Fen juebi güldü:"Sadece şansına güvenen ve benim karşıma çıkma yeterliliği olmayan biri. Eğer onu yenemezsem, yaşayacak dahi yüzüm kalmaz."
Fen moli yavaşça başını salladı. Yun chenin gösterdiği güç şok etkisi yaratsa da, hala fen juebinin kazanacağını düşünüyordu. Yine de, ifadesi hala çok katıydı:"Özgüven doğal olarak iyi bir şey. Kendine güvenebilirsin ama asla kibirlenemezsin. Çünkü bu senin gözlerini yanıltır. Ayrıca, yun cheyi hafife almamalısın. Dün, aniden benim bile göremediğim tahmin edilemez ve tuhaf bir hareket yeteneği sergiledi. Sadece bu da değil, ayrıca ateşi kontrol edebiliyor, kesin olmasa da yanan cennet ateşimize direnme yeteneği olabilir. En dikkat etmen gereken şey, henüz gerçek gücünü göstermişe benzemiyor. Yani gardını indirmesen iyi edersin."
"Büyük kıdemli fazla düşünüyor. Onun hareket yeteneği basit bir anlık yer değiştirme. Nasıl olurda bizim yanan gölge ilüzyonumuzla kıyaslanabilir. Ayrıca, kaynak hareket tekniği yüz kat hızlı olsa da, tüm arena yanan cennet aleviyle kaplanırsa, kaçacak bir yeri kalmaz. Ateşi kontrol kısmına gelirsek, haahaha... Dün gösterdiği alevler en düşük seviye kaynak alevleriydi, nasıl olurda yanan cennet alevimizle kıyaslanabilir? Eğer benim gücümü bastırabileceğini düşünüyorsanız, benim onun gücünü tamamiyle kontrol edebileceğimi söyleyebilirsiniz.
Fen juebinin ifadesi tamamiyle küçümseme doluydu. Sözleri fen molinin kaşlarını çatmasına neden olmuştu:"Juebi, sana tek bir şey söyleyeceğim. Eğer bu maçı kaybedersen, bunun anlamı tüm yanan cennet klanının aşağılanması demek. Yanan cennet klanımızın günah keçisi olmamalısın. Eğer bu olursa, klan liderinin bile seni affetmesi zor olur."
Fen molinin son sözleri fen juebinin viddi bir ifade takınmasına neden oldu:"Büyük kıdemlinin sözleri gereği, bu maçta rakibim çok zayıf olsa da, kendimi geri tutmayacağım.. Yalnızca kazanacağım."
Fen juebi, fen juechengin kulağına yanaştı ve fısıldayarak:"Abi, maç başlamak üzere. Yüzünün yanmasını, iki ayağını sakatlanmasını yoksa hadım olmasını mı istersin?"