Xia Qingyue gittikten sonra çok geçmeden kapı bir kez daha açıldı. Xiao Lingxi aceleyle odaya girdi ve arkasında endişeli ifadesiyle birlikte Xiao Lie vardı."Küçük Che, uyanmışsın!" Xiao Lingxi sevinçten uçarak ona doğru atladı. "Nasıl hissediyorsun? Bir yerin acıyor mu?"
Yun Che çoktan kıyafetlerini değiştirmişti. Yataktan atladı ve hızlıca cevapladı. "Merak etme, iyiyim. Herhangi bir yaram yok, sadece biraz zayıf hissediyorum. İki gün daha uyuduktan sonra tamamen kendime gelirim."
Yun Che'nin hareketleri çevik ve istikrarlıydı, yüzü de herhangi bir gariplik göstermiyordu. Xiao Lingxi sonunda rahatlama nefesi verdi. Xiao Lie oraya yürürken gülümsedi ve konuştu. "İyiysen sorun yok ama bizi rahatlatmak için rol yapma."
Yun Che göğsüne vurdu ve kendinden emin bir şekilde konuştu. "Büyükbaba, rahat ol. Mavi Ateş Bölgesi'nde, zaten bedenimin yenilenme yeteneğine bizzat şahit oldun... Burada yaşamaya alıştın mı?"
Xiao Lie gülümsedi ve düşüncelerde kaybolmuş gibi cevapladı. "Burada mükemmel bir şekilde yaşıyorum. İmparatorluk Şehri'ni ziyaret etmek her zaman istediğim bir şeydi. Ancak asla buraya gelmekle kalmayıp İmparator'un bizi bizzat karşılayacağını ve İmparatorluk Sarayına alarak bize bir ziyafet düzenleyeceğini düşünmeye cüret etmemiştim... Bundan önce, böyle şeyler bir rüya olmak için bile çok fazlaydı."
Xiao Lie geldiğinde Cang Wanhe bizzat onu karşılamakla kalmayıp onunla bizzat ilgilenmişti. Ülkenin imparatoru olarak ona sadece nazik bir şekilde değil aynı zamanda saygılı bir şekilde davranmıştı. Günün üç öğününde onlara bizzat eşlik etmişti. Onlara bir ziyafet düzenlemiş ve komşu imparatorlar için olan odalarda kalmalarını sağlamıştı... Xiao Lie doğal olarak imparatorun böyle davranasının nedeninin kesinlikle Yun Che olduğunu anlayabiliyordu. Özellikle Yun Che ve Xia Qingyue'nin birlikte Ling Tianni'yi yendikten sonra ki bu iki günde Cang Wanhe ona çok daha saygılı ve nazik davranmıştı. Sarayın içinde saray korumaları ve harem ağalarından tutun prenslere ve bakanlara kadar herkes ona saygılı davranıyor ve her zaman yağcılık yapıyordu.
Çünkü o Yun Che'nin büyükbabasıydı.
Tüm bunlar hala bir rüya gibi geliyordu.
"Eğer burada kalmayı sevdiysen sen ve küçük halam gelecekte de İmparatorluk Şehrinde kalabilir. "Yun Che anında önerdi:" Eğer istemiyorsanız Yeni Ay Şehri'ne gitmekte kötü sayılmaz. Kısa süre önce Yeni Ay Kaynak Sarayı'ndan Kıdemli Sikong ile konuştum. Eğer Sikong Han büyükbabamı görürse kesinlikle mutlu olacaktır. Orası Yüzen Bulut Şehri'nden de uzak değil. Eğer Büyükbabam evini özlerse istediği zaman gidebilir."
Yun Che'nin statüsü zaten oldukça yüksekti. Şimdi Ling Tianni'yi yendiği ve Mavi Rüzgâr İmparatorluğundaki en güçlü kişi haline geldiği için onun büyükbabası olan Xiao Lie, nereye giderse gitsin insanların onu hoş karşılayacağını biliyordu. Xiao Lie gülerek konuştu. "Lingxi burayı çok sevdi ve burada olduğum birkaç gün oldukça güzeldi. Şu anda, gitme planım yok. Bu meseleler gelecekte konuşulabilir."
"HAHAHAHA!"
Otoriter olsa da neşeli bir kahkaha dışarıdan geldi. "Son zamanlarda Kardeş Xiao ile hoş bir sohbetimiz oluyor. Eğer Kardeş Xiao gitmek isterse onu kesinlikle çok özleyeceğiz."
Bu kahkaha Cang Yue ile yan yana yürüyen Cang Wanhe'ye aitti. Altın ejderha cübbesini giymişti ve onun üç adım arkasında Dongfang Xiu bulunuyordu. O girdiğinde doğrudan Yun Che'ye baktı.
Cang Wanhe'nin yüzü artık renkli ve sesi güçlüydü. Bakışları da güçlü ve keskindi. Geçen ay yarı ölü bir şekilde yatakta yatarken beyaz olan saçı bile şimdi koyu siyah olmuştu. Sanki şu an tamamen farklı biri gibiydi. İmparatorluk Sarayındaki kaynakların yardımıyla Cang Wanhe'nin düzelme hızı Yun Che'nin belirttiğinden çok daha hızlı olmuştu. Cang Wanhe ona karşı büyük bir minnettarlık hissediyordu. Onun Xiao Lie'ye olan nezaketi kısmen Yun Che'nin etkisi nedeniyle olsa da büyük çoğunluğu Yun Che'ye olan minnettarlığından değildi. Yun Che onun hayatını kurtarmakla kalmayıp tüm Mavi Rüzgâr İmparatorluğu'nu kurtarmıştı.