Yun Che'ye doğru koşan dokuz kişi oldukları yerde durdular, ifadeleri nefretten şaşkınlığa dönmüştü. Ardından, oldukça korkmuşa döndüler. Gözleri durmadan küçüldü ve tüm vücutları rüzgardaki yapraklar gibi titremeye başladı.Bunun sebebi gözlerinin önünde bir ejderin ortaya çıkmasından dolayıydı... Kıyaslanamaz büyüklükte, gökyüzünü doldurmuş bir ejderdi. Vücudu binlerce metre uzunluğundaydı ve sadece başı bir dağ kadar büyüktü. Açıklanamaz büyüklükte bir aura gökyüzünden aşağı indi ve bu büyük auranın altında evrenle karşılaştırılırsa kendilerini bir kum tanesi kadar ufacık hissettiler.
Gökyüzü karardı ve kızgın şimşek gürlemeleri yukarıdan inerek, toprağı sallandırdı ve ona bir dizi ürperti yolladı. Tüm bu görüntü Kıyamet Günü'nün aniden gelişi gibi korkutucuydu.
''Ne...Ne...Ne... O da ne !?'' Gözlerinin önündeki korkutucu devasalıkta ejdere baktıklarında ve gözlerinin önündeki dünyanın bir anda değişmesinden sonra, uzuvları zayıfladı, vücutları titredi, gözleri şişti, hayatları boyunca yarattıkları en yüksek seste bağırdılar.
Ve Devasa ejder onların korku dolu bağırışlarını duymuş gibiydi. Onun koca kafası aniden gökyüzünden inip ağzını genişçe açarak onlara doğru ilerledi.
''AHH!!!''
Son derece korkutan bir çığlık gökleri delmişti ve kıyaslanamaz biçimdeki Gök Kaynak Alemindeki uzmanlar bu gücün ve korkutuculuğun altında vahşi bir kaplan tarafından yakalanmış olan fareler gibi karşı koyamıyorlardı.Korkularının yanında, vücutları gevşeyerek tüm güçlerini kaybettiklerinden kimse kaçamıyordu. Her biri yere düşmüştü ve kafalarını tutarak oldukça perişan ve korkmuş bağırışlar çıkartıyorlardı.
Bang!
Yanan Cennet Klanından titreyen bir kıdemli Yun Che tarafından göğsü parçalanmış bir şekilde, gözleri korkmuş bir şekilde tamamıyla açık halde yatıyordu.
Bang!!
Yanan Cennet Klanının bir köşk efendisi korkutucu bir kükremenin ortasında Ejder Kusuru Kılıcı tarafından ikiye ayrılmıştı.
Boom!!
Yüksek sesli bir gürültü duyulduğunda Yanan Cennet Klanı'nın dört kıdemlisi vurularak uçurulmuştu ve anından cesede dönmüştü... Dokuz Kaynak Kepçe Oluşumu bununla beraber düşmüştü ve kaynak oluşumundan gelen muazzam güç olmadan, savunmaları Yun Che'nin önünde basitçe gülünecek kadar zayıftı.
Ejder Ruhu Alanında ve bu kadar muazzam bir gücün altında tüm savaşma ruhlarını kaybetmişlerdi; kalan tek şey korkularıydı. Yun Che'ye saldırmalarını bırak, karşı koyma ve kaçma yeteneklerini bile kaybetmiş gözüküyorlardı. Kıyaslanamaz biçimde güçlü olan onlar, şuanda zayıf koyunlar gibi, birer birer Yun Che'nin vuruşları tarafından ölerek katledilmeyi bekliyor gibilerdi.
Ejder Ruhu Alanı'nın dışında, Yanan Cennet Klanı'ndan herkes çoktan tamamıyla korkmuştu. Tüm duydukları bir ejderin kükremesiydi ve gördükleri tek şey Yun Che'nin arkasında olan bir ejderin gölgesiydi... Bunun yanında gördükleri ise, Yun Che'yi saran herkesin oldukları yerde durarak, kafalarından ayak parmaklarına kadar titreyen bir şekilde, göz bebekleri büyümüş bir şekilde ve yüzlerindeki ifadede... sanki dünyadaki en korkutucu sahneye şahit oluyormuş gibiydiler.
Ve tam o anda, kaynak oluşumunun ışığı aniden parladı ve tüm Gök Kaynak uzmanları'nın kaynak damarlarını ve zihinlerini bağlayan Dokuz Kaynak Kepçe Oluşumu... bir anda kaybolmuştu!!
Yun Che yabani bir leopar gibi fırlamıştı. Ejder Kusuruyla çılgınca birer birer kıdemli ve köşk efendilerine vuruyordu... O kıdemli ve köşk efendileri şeytan tarafından ele geçirilmiş gibiydiler. Yun Che ile karşılaştıklarında korkudan yere düşüp, korku çığlıklarının ortasında bir tek kılıç vuruşu ile hayatları sona eriyordu... Ona karşı vurmuyorlar veya karşı koymuyorlardı. Öldüklerinden sonra bile, gözleri tamamiyle açıktı ve ahirete gideceklermişçesine gibi korku ile doluydu.