Yun Che üst bedenini doğrulttu. Sağ bacağını öne doğru eğerek gözlerini kapadı ve iki eliyle kılıç kavrama pozisyonu aldı. Bu hareketi uzun süre sürdürdükten sonra aniden gözlerini açtı ve kolları ile ileriyi doğramadan önce homurdandı....
Ama bu hareket dizileri hiç görkem olmayan basit hareketlerdi.
"Ne yapıyorsun?" Jasmine sonunda merakını dizginleyemedi ve yüksek sesle sordu.
Yun Che iki elini çekti ve derin bir nefes aldıktan sonra konuştu. "Jasmine....yarın ki maçı kazanma olasılığım hakkında ne düşünüyorsun?"
"Eğer senin yerinde seninle aynı kaynak gücüne ve aynı tekniklere sahip biri olsaydı Xia Qingyue karşısında kazanma sansı tamamen sıfır olurdu! O kişi tüm gücünü kullansa dahi ondan (10) fazla hareket değiş tokuşu bile hayal edemez. Ama senin için....muhtemelen küçük bir şans var." Jasmine hafifçe yanıtladı. "Çünkü sen kaybetmeye yaklaştığın zaman kaybetmeyi göze alamayan bir deliye dönüşüyorsun!"
"Hehe övgü için teşekkürler." Yun Che kendinden oldukça memnun bir şekilde gülümsedi.
"Övgü mü? Ben kinaye yapıyordum!" Jasmine çok ciddi bir şekilde kendini düzeltti. "Ben senin Xia Qingyue'yi yenme konusunda kendine o kadar güvenmediğini hissediyorum yine de sen kendinin yenilmesine izin vermeyeceksin. Bu yüzden o zaman geldiğinde ben bile senin nasıl bir hayati tehlike içeren bir şey yapacağını sezemiyorum! Ancak seni şimdiden uyarmalıyım Kötülük Tanrısının 3. alemini açmaman senin için en iyisi olacaktır. Sen Ejderha Tanrısının Test Alanında 2. alemi zorla açmıştın ve Buda'nın Büyük Yolu aniden gelişmeseydi sen orada ölebilirdin. Her zaman böyle ilahi bir şansın olmaz!"
"Ben gerçekten kaybetmeyi göze alamayan biri değilim. Eğer yarınki rakibim Ling Yun veya hatta Xiao Jie bile olsa kaybetsem bile çok bir şey düşünmezdim ama rakibim Xia Qingyue olursa.... Kesinlikle kaybedemem! Bu kazanma kaybetme meselesi değil bu bir erkeğin haysiyeti ile alakalı!"
"Bir erkeğin haysiyeti mi?"
"....Bu yetişkinler arasındaki bir mesele küçük çocuklar anlayamaz." Yun Che sırıtarak yanıtladı.
"Küçük çocuk mu? Hmph! Benim bildiğim şeyler senin bilgini on milyon kat aşıyor!" Jasmine küçümseyerek homurdandı. "Sen hala sorumu cevaplamadın. Ne yapıyorsun?"
"Fazla bir şey değil. Ben sadece Hapishane Tanrısı Sirius'un Büyük Kitabının temel seviyesini temel alarak Sirius'un İkinci Kılıç Stilini hissetmeyi deniyorum ama belli ki fazla hayalperest oldum." Yun Che istemeyerek konuştu. Bunu bir çok kez yapmayı denese de çabaları hep sonuçsuz kalmıştı.
"Jasmine senin gerçekten Sirius'un İkinci Kılıç Stili hakkında hiç izlenimin yok mu?" Yun Che aniden sordu. Şuan sahip olduğu saldırgan kaynak teknikleri arasında en büyük güce sahip olan Gökyüzü Kurdu Kesişi idi. Gökyüzü Kurdu Kesişi sadece Hapishane Tanrısı Sirius'un Büyük Kitabının ilk kılıç stilinden gelse bile bu kadar güçlüydü yani ileriki aşamalardaki tekniklerin tanrısal kudreti kesinlikle çok daha korkutucu olmalıydı.
"O zaman zarfında abim eğitim yaparken ben gelişigüzel Hapishane Tanrısı Sirius'un Büyük Kitabına göz gezdirmiştim bu yüzden sadece temel aşamayı ve ilk kılıç stilini hatırlıyorum...." Buraya kadar konuştuktan sonra Jasmine sanki aniden aklına bir şey gelmiş gibi gözüktü ve kısa bir duraksamanın ardından Yun Che'nin zihnine bir dizi görüntü geldi. Bu görüntülerde yakışıklı bir figürü ve belirsiz yüz özellikleri olan genç bir adam kendi bedeninden daha büyük muazzam bir kılıcı savuruyordu. Ağır kılıcın her sallanması bulutların ve rüzgarın gümbürdemesine ve yeryüzünün sarsılmasına neden oluyordu...