Su Ling'er'in Yun Che için olan özlemi yabancılar için biraz kafa karıştırıcıydı hatta onlara biraz mantıksız gibi görünüyordu. Su Ling'er kendisi bile neden onun figürünün ilk karşılaştıklarından beri zihnini ve kalbini doldurduğunu bilmiyordu. Onu beklemek neredeyse istediği tek şey haline gelmişti. Ve Su Haoran'ın ona söylediği sözler hiç şüphesiz dünyadaki en zalim sözlerdi çünkü her bir sözü bir zehirli çelik iğne gibi onun en mutlu ve güzel rüyasına saplanmıştı.
"Yalan söylüyorsun....Yalan söylüyorsun!" Su Ling'er zorla başını salladı ve kızgınlıkla haykırdı. "Büyük Kardeş Yun Che beni sevdiğini söyledi. Büyük Kardeş Yun Che ben büyüdüğümde benimle evlenmek için geleceğini söyledi. Büyük Kardeş Yun Che bana yalan söylemez....Sen yalancısın! Böyle bir yalan söyleyemezsin!"
"Oh gerçekten mi?" Su Haoran sırıtmaya başladı. "Eğer o seni gerçekten seviyorsan o zaman neden o zaman seni yanında götürmedi? Madem seni bu kadar seviyor o zaman sana hiç nerede yaşadığın ve hangi tarikatta doğduğunu söyledi mi?"
Su Ling'er'in küçük yüzü anında soldu. "Çünkü.....çünkü...."
"Çünkü o senin gibi küçük bir kızı hiç sevmedi bu yüzdende seni yanında götürmedi. O senin onu aramaya gidebileceğinden korktu bu yüzden de doğduğu yeri sana söylemedi. Hem onun ismi dışında onun hakkında başka ne biliyorsun? Belki ismi bile uydurmadır." Su Haoran bu sözlerin Su Ling'er için ne kadar acımasız şeyler olduğunu önemsemeden konuşurken güldü.
"Yalan söylüyorsun....yalan söylüyorsun! Bunların hepsi yalan! Büyük Kardeş Yun Che bana asla yalan söylemez o kesinlikle benim için gelecek!" Su Ling'er kulaklarını kapamak için ellerini kullandı ve şiddetle başını salladı. Gözleri sulanmaya başlarken güçsüzce savundu.
Su Haoran elini yaydı. "O zaman sen kuruntuna devam et. Ama ne yazık ki benim güzel küçük kardeşim Büyük Uyanış Klanının büyük prensesi olarak gelecekte sen erkeğini nehrin doğusundan seçeceksin yine de sen aptalca seni bir aptal gibi oynatan birini beklemek istiyorsun. Eğer bu yayılırsa tsk tsk korkarım ki tüm Büyük Uyanış Klanı ile dalga geçilecek."
"Sen yalan söylüyorsun....Söylediğin her şey yalan senden nefret ediyorum!"
Su Ling'er hala kulaklarını kapatırken ferahlatıcı bambu ormanının içine koştu ve onun zayıf bastırılmış ağlama sesleri duyulabiliyordu.
"Neden Su Hengshan'ın küçük kızı burada?" Su Haoran'ın arkasından çok uzak olmayan bir mesafeden siyah giyimli orta yaşlı bir adam oraya yürüdü. O aslında Su Hengyue idi!
"Onu görmezden gel." Su Haoran gelişi güzel dudaklarını kıvırdı ve arkasını döndü. "Bana söyleyeceğin önemli bir şeyin olduğunu duydum. Ne oldu?"
"Haoran'ın büyük zekası ile nasıl bunu tahmin edememen mümkün olabilir?" Su Hengyue hafifçe güldü. "Tabi ki bu senin daha önceki klan hazinesini almana ve Klan Lideri olmana yardımcı olmak!"
İkisi bir süre birbirlerine baktı ardından aynı anda gülmeye başladılar.
..........................................
Su Ling'er sonunda Büyük Uyanış Klanına geldiğinde akşam üstü olmuştu. Geri dönüş boyunca Su Haoran'ın söylediklerini unutmak istedi ama o kabus gibi sözler zihninde yüzmeye devam ettiğinden unutamadı.
Büyük Kardeş Yun Che benim için gelmeyecek değil mi...
Hayır! Büyük Kardeş Yun Che bana kesinlikle yalan söylemez. O bana karşı çok iyi ve bana baktığında bakışları bambu ormanının ay ışığı kadar sıcak.