Tahta pencerenin parçalanma sesi tüm Yanan Cennet Klanı'nı saran kulağı sarsan gürleme ile örtülmüştü ve kimsenin dikkatini çekmemişti. Fakat, telepatik bir his gibi Yun Che'nin bakışları biçimsiz bir şey tarafından çekilmiş gibiydi ve bilinçli bir şekilde yukarı bakmıştı... Bir bakışıyla, Xiao Lingxi'nin pencereden dışarı atladığını gördü.
Yun Che'nin şuan ki görüş gücü İmparator Kaynak uzmanlarınkiyle karşılaştırılabilirdi ve üç yüz metre uzaktaki çimlerin ve bitkilerin keskin uçlarını görebilirdi, ama bu bir kilometre uzaktaki bir yüzü görmek için tamamıyla yeterli değildi ve vücut şekli bile zar zor anlaşılabilirdi. Fakat, bakışları Xiao Lingxi'nin düşen figürünü gördüğü anda, göz bebekleri aniden genişledi ve kalbi çılgınca titriyordu...Zihninde, iki kelime ruhuna ağır bir şekilde vuruyordu.
Küçük Hala!!
Onun yüzünü, giysilerini, hatta vücut yapısını göremese de... Sadece bulanık imajını görse bile, Küçük Hala ismi düşünce denizinde kıyaslanamaz bir biçimde belirmişti. Onu çok iyi tanıyordu... On beş yıldır beraber büyüdüler, sabahtan akşama birlikte kaldılar ve vücut ile onun gölgesi gibi ayrılamıyorlardı. Xiao Lingxi ile beraber harcadığı zaman, Su Linger'i bile geçmişti. Onun görünüşüne, kişiliğine, sevdiklerine, bakışına, düşüncelerine... Ve kokusuna bile iliklerine kadar aşinaydı. Ruhları bile, uzun zaman önce çoktan birbirine geçmişti.
Yun Che tamamıyla emindi, Küçük Halasının üstüne peri masallarındaki büyü atılmış ve küçük bir hayvan veya bir bitkiye dönüşse bile, onun Küçük Halası olduğunu hemen anlayabilirdi.
''Küçük...Hala!!''
İki yüz metre yükseklikten düşmek Ruh Kaynak Alemindeki uzmanları yaralamazdı, ama Xiao Lingxi'nin kaynak gücü zar zor Doğan Kaynak Alemine girmişti. Öyle bir yükseklikten düşmek, kesin ölüm demekti! Yun Che'nin gözleri bir saniye kadar boş boş baktıktan sonra, tüm kan kafasına doğru ilerlediği gibi anında kanlandı.Öfkeli bir kükreme ile, Ejder Kusurunu ortadan kaldırdı. Etrafındaki hiçbir şeyi takmadan, çılgınca oraya doğru koştu.
Yaklaşması bile imkansız olan oldukça vahşi Yun Che, aniden tüm öldürme niyetini dağıtarak, büyük açıklıklar yarattı. O İmparator Kaynak ağırı kılıcı bile ortadan kalktıktan sonra, Üç Gök Kaynak Alemi Kıdemlisi ilerledi ve onların sert Yanan Cennet Kan Pençeleri aynı anda Yun Che'nin sırtına vurdu.
Yun Che ağzının kenarından kan aktığı gibi homurdandı, ama üç Gök Kaynak Kıdemlisi'nin saldırısını alarak ileri doğru daha hızlı bir hızla ilerledi ve Yanan Cennet Kıdemlileri'nin tüm kuşatmalarını geçti. Gözleri neredeyse patlayacak kadar genişleyerek, düşüyor olan Xiao Lingxi'ye odaklanmıştı...Hızı Ejder Kusurunu ortadan kaldırdıktan sonra, oldukça hızlı olmuştu, ama Xiao Lingxi yere düşmeden onu bu hızla yakalamak imkansızdı.
Yun Che ayaklarıyla üç yüz metreyi hızla geçmişken, Xiao Lingxi yarı yoldaydı. Aşağısında, kusursuz sert mermer yüzey vardı. Eğer düşerse, yaşamasına neredeyse hiç imkan yoktu. Yun Che ağzından homurdanmalar çıkartırken ellerini ileri doğru uzattı. .. Daha önce zamanın durmasını hiç bu kadar çılgınca dilememişti.
''Küçük Hala... Küçük Hala!!''
Boğuk sesler düşen Xiao Lingxi'ye doğru sanki bir rüyadanmış gibi geldi ve yavaşça gözlerini açtı. Kulaklarına çarpan rüzgar sert ve soğuktu. Sanki Cehennemin Ölüm Tanrısı'nın çağrısı gibi bir sesti, fakat çok tanıdık olduğu ve arzuladığı bir sesti de. Bağırışın geldiği yere doğru bakışlarını çevirdi ve ona doğru çılgıncasına ilerleyen figürü, onun buyuruculuğunu, panikliğini ve korkulu bakışlarını gördü...