Bu bölümde ne yazık ki Kore Mahallesindeki maceralarımı anlatmayacağım. Zaten 2-3 bölüm kesildi. Daha farklı bir konudan Los Angeles'e gitme sebebim olan film işinden bahsedeceğim.
Şu an Aşk ve Gurur isimli 19. yy İngiliz aşk edebiyatının önemli bir kitabından bahsedeceğim. Jane Austen isimli bir bayan tarafından yazılan ve aslında Gurur ve Önyargı olan kitap romantik edebiyatın başyapıtlarındandır. Pek çok klasik roman okumama rağmen bu kitabı hiç okumadım. Çünkü tamamen kadınlara yönelik bir kitaptır. Koca arayan 5 kızın öyküsü bir erkek olarak hiç ilgimi çekmiyordu ben çocukken. Aslında keşke zamanında okusaydım, böylece hatun milletini iyi anlar ve kız tavlarken zorlanmazdım. Kız tavlamak kadar, beğendiğin kızı de elinde tutmak önemlidir işte bu tür kadınlar tarafında yazılmış ve genç kızlara hitap eden romanlar erkekleri özellikleri beğendikleri kızları elde tutmanın ana hatlarını gösterir. Tabii biz düz mantık ve basit yaratık olan erkeklerin kız istemedikçe onu elde tutması zordur, sadece zor kullanarak olur o kadar.
Öncelikle bayan okuyucularımdan bu kitabı bulup okumalarını rica edeceğim. Bu tür kitaplar eskimez bu yüzden okuyunuz. Diğer yandan dünya çapında meşhur olan bu kitap her 10 yılda bir filme aktarılır ve iyi de gişe yapar. Son versiyonunda Keira Knightly, Rosemund Pike gibi önemli aktirisler de oynadı 2005. O filmi izlemiştim güzel ama sıkıcıydı. Şimdi ise şu an bunun yeni bir versiyonunu izliyorum Aşk-Gurur ve Zombiler. İlginç bir şekilde bu film kendisini izlettiriyor.
Son 10 yılda ABD'li yapımcılar pek çok klasik eseri bozarak, içine ederek film çekmeye başladılar. Mesela Drakula Untold gibi rezil bir filmin yanı sıra bu işi oldukça ileri götüren ve sırf başrol oyuncu Bradd Pitt filmin sonunda ölsün diye 3 bin senelik İlyada destanını bozan Troy gibi filmler ortaya çıktı. şin ilginci gençlik bu filmleri de izlemekte.
Türk sineması ise ister korku, ister bilimkurgu, ister gerilim,isterse aşk olarak yerinde saymakta. Ancak aslında beş para etmez, gerçekten çöp olarak nitelendirilecek 20 sene kimsenin izlemeyeceği kalitesiz komediler çekilmekte. 20 sene sonra 40 yıl önce çekilmiş olan Kemal Sunal'lı komedi filmleri yine izlenecek ama şu anki işi gücü küfür etmek olan dandik komedileri kimse izlemeyecek.
Peki ama Türk sineması ne diye yerinde sayıyor? İkide bir Türk dizi ve film sektörü gelişti diyoruz, Hürremli diziler dünya çapında izleniyor diyoruz güya.. Peki sorun ne? Ne diye kaliteli filmler çıkmıyor?
YAhu Türk tarihinin en yüksek bütçeli olan Fetih filmi bile boktandı. Hepiniz şu veya bu şekilde izlediniz ve en yakın tarihli Fetihle ilgili filmle arasında 30-40 sene olan bu filmin niye bu kadar berbat olduğunu, Ulubatlı Hasan'ın tıpkı Truva filmindeki Aşil karakteri (Brad yani) gibi sakız gibi uzatıldığını hepiniz düşündünüz değil mi? O kadar paraya doğru düzgün bir Fetih çekilebilirdi değil mi?
Cevap ise iki yerde yatıyor: 1- Doğru dürüst senarist yok! 2- Adam gibi yapımcı yok! 3- Para yok yani yüksek bütçe yok 4- Devlet destek vermiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜ
HumorININININNNNN! Kore Mahallesi'ndeki Türk isimli anı kitabıma kaldığım yerden devam ediyorum arkadaşlar! Yeni başlayan arkadaşlara önce 1. kitabı okumalarını tavsiye ederim. Bu ikinci kitap. Ne yazık ki Wattpad'in azizliği yüzünden 1. kitaba bölüm ekl...