Caponlarla Kavga Bölüm 151

8 3 0
                                    

Gelelim Japon Dormitorisi maceralarıma. Ben Japon Yurduna taşındığımda iki haftalık sömestre tatili başlamıştı. Her 3 ayda 1 dil kursları 10-15 gün tatil veriyorlar böylece yeni sezon diye yeni öğrenciler kaydediyorlardı. Fakat dil kursu satanlar (mesela Türkiyedeki tanıtım ofisleri vs) her hafta sizi kursa başlatabiliriz diyorlardı. Bu şekilde sömestre içi kursa katılanlar zorlanıyordu. Ben yeni sömestreye gelmediğimden zor olmuştu, oda sorunları vs. Kore Yurdundan Japon yurdun taşınabilmem için devre arasında öğrencilerin kursu bitirip yurtları boşaltması gerekmişti. Siz de eğer yurtdışında dil kursuna gidecekseniz devre içi dönemin denk gelmeyin. Çünkü kurulu düzene denk geliyorsunuz, çaylak muamelesi görüyorsunuz.

Japon yurdundaki ilk üç günüm taşınma ve bitle mücadele ile geçmişti. Şimdi ise sırada laptop satın almak vardı. O sıralarda hiç bilmediğim Hollywood'daki bir AVM'den peşin paraya süper bir laptop aldım. Daha önceki bölümde bahsetmiştim ama satın almadan bahsetmedim. Onu anlatayım:

AVM'nin yanlışlıkla İKEA benzeri bir mağazasına girdim burası 3 katlıydı ve ev tekstili (yatak yorgan yastık), ev aletleri, ev elektroniği, mobilya, giysi vardı fakat laptop cep telf yoktu. Burada dolaşırken saç kurutma makinesi gördüm ve hemen satın aldım. Los Angeles çok sıcak bir şehir olduğundan ve uzun saç modası demode olduğundan kimse saç kurutmuyordu. Kızların bile saçları kısaydı erkekler ise dazlak veya kıvırcık idi. 20 gün boyunca uzun saçlarımı kurutmadığımdan çok rahatsızdım. Evet LA çok sıcaktı ama gece ve sabah serindi. Islak saçlarımı havluya sarıp kurutuyor ve metroda klimalardan üşütmeyeyim diye şapka takıyordum. Şehir çok güneşli olduğundan zaten şapkasız çıkmam abi modundaydım. Metro ve otobüslerde hatta derste klima sonuna kadar açıktı, derste klimadan uzak bir yer bulmaya çalışyordum, sonunda kıstırmaya başladım ama toplu taşımada klima ıslak saç için büyük dertti. Sinizüt olabilirdim.

Bu yüzden o saç kurutma makinesine çok sevindim. 1 milyoncu (99 cent) mağazada her şey vardı, espresso makinesi bile bulmuştum ama saç kurutma yoktu.

Sonra aşağı kattaki Target'e indim. Burada devasa mağazada çok az laptop markası ve çok az ürün görünce şok oldum. Bizde o sırada Bakırköy'de Gold açılmıştı ve içinde yüzlerce değil binlerce laptop vardı. Targetde sadece 20-30 laptop görünce hayal kırıklığı oldu. Üstelik sadece ABD markaları ile Sony vardı. Uzakdoğu markalı fiyat/performans oranında çok iyi olmalarına rağmen yoktu. ABD kendi iç pazarını Uzakdoğya kapatmıştı en azından laptop-PC konusunda

Ben aslında her zaman yüksek performansa para öderim. Güçlü olsun varsın tipsiz olsun modundayımdır ama işte HP'nin o laptopunu görünce aşık oldum. Uzaktan kumanda ile çalışan Kiremit kırmızısı renkli bir aletti. Red Dot Dizayn ödülü 2006 almıştı. Yani aslında 2008 değil 2006 modeliydi. 2008 modeli 3 bin dolardı, ben 2006 modelini 2500 dolara aldım. Bir de Targus marka bir laptop çantası aldım 2008-2017 arası her tür taşımayı bu çanta ile yaptım, içine giysi ve yiyecek-meyve-konserve koydum 9 sene dayandı nihayet geçen sene otobüsle tatile giderken içine 1 yerine 2 laptop koyunca (sırt çantasına 2 laptop koyuncaaa) ağırlık muazzam olmuştu ve sırtımda taşımak yerine elimde taşıyınca el tutamağı yırtılmıştı, diktirdim ama artık laptop taşımak için güvenemeyince başka bir çanta aldım. Yerli malı şimdilik idare ediyor. Yahudinin ünlü sözü aklıma geldi, ben ucuz mal alacak kadar zengin değilm. Yani kaliteli malı yüksek fiyata alırım çok uzun yıllar kullanırım.

KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin