KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜ

Vay Kıllı vayy Bölüm 84

Kıllı'nın kendisini dövmemi !!! yanıma bırakmayacağını adım gibi biliyordum! Herhalde tenhada bana girişecek diye falçatamı hazır tutuyordum!

Ne var? Tabii ki falçatayla geziyorum laynn! Boşuna mı belalıyız! Olm erkek adam boş gezmez! Bunu kafanıza iyice sokun! Bir kere bıçak taşımak sünnettir! İki, TC'nin en belalı okullarından birinde öğrenciyim ve üç zaten şahsen ve bizzat kendim belayım!

Yedi Bela Hüsnü olmasam da 3.5 Bela Hüso olabilirim yani!

Ayrıca kek gibi dayak yemeyi bekleyecek adam değilim! Bana çatacak her adam en azından Kelime-i Şehadet getirmiş olsun! Belli bir orana kadar dayak yemeyi kabul edebilirim, ama hayatımın veya gururumun tehlikeye girdiğini hissettiğim an falçata işler! Demir bir maket bıçağı olan falçata benim öğrencilik zamanımda çok yaygın bir aletti! Ayrıca İzmir'in Basmane gibi hiç de tekin olmayan bir semti de çok yakınımızdaydı! İzmir çingeneleriyle meşhur bir yerdi! Bazen gece okuldan kaçardık, dönüşte, gece yarısı 1-2 filan önümüzü eli falçatalı çingeneler keserdi. Bizi soymaya kalkarlardı! Bizler de kendi falçatalarımızı çekerdik, genelde sayıca çok olduklarından bize korkusuzca saldırırlardı, bir iki kez kolumdan deşildim. Neyse ki bir şey olmadı! O zamanlardan kalma alışkanlık olarak kalın deriden mont giyerim! Bir çeşit vücut zırhı gibi olan bu montlar usturadan bile keskin olan falçataya karşı bizi korurdu!

Falçatada en tehlikeli hamle yüze yapılır, pek çok çingenenin yüzünde kalıcı falçata yarası vardı o devirlerde. Sonra onların kösele bileklik kullandıklarını farkettim! Kösele bileklik darbeye karşı bilek damarını koruduğu gibi yüzünü korumak için de kolunu kaldırmana olanak veriyordu! Tabii hemen seyyar satıcılardan bir çift edinmiştim.

Evet erkek olmak zor zenaattir, boş gezmeyceksin de karşındaki de boş değil! O yüzden gaipten Yusuf seslerini boşu boşuna duymuyordum anlayacağınız.

Fakat Kıllı ayusu hiç beklenmediki bir darbe yaptı!