Neyse böylece masadakiler benim korku filmi senaristi olduğumu öğrendiler. Tek sorun Bruce bir korku filmi aktörü değildi, eğer o masada korku işinde olan birileri olsaydı ben zaten muhabbetin dibini bulurdum arkadaşlar.
Bir ara benim yanımdaki adam ne tür korku yazdığımı sordu ben de Goblins dedim. Goblin, İngiliz-Alman kültüründeki orman cininden gelir. Eskiden çok ormanlık olan Orta Çağ Almancası'ndaki Kobold Goblin'in orjinalidir. Orman cinleri küçük cüce yaratıklardır, akıllıdırlar, insanlardan uzakta yaşarlar. Aslında aynı İslam öncesi kültürdeki Ghoul yani Gul canavarıdır. Gul da çölde yaşayan çocuk büyüklüğünde akıllı bir canavardır. Gul, İran'a geçince Gul-i Beyabani Issızda Yaşayan GUl ve Farsça'dan da Türkçeye geçerken Gulyabani olarak geçmiştir. Benim ilk senaryom Gulyabaniler üzerine olduğundan İngilizceye Goblin Forest olarak çevirmiştim. Adama biraz öyküyü anlattım ama pek ilgilenmedi. Onlar aksiyon işindeydiler. Bana nereli olduğumu sorunca Türk'üm ve İstanbulluyum dedim.
Bütün yabancılar bir şekilde İstanbul'u duymuştur. Bizim ülkedeki en cahil çoban bile Pekin'i, New York'u filan duymuştur değil mi? Ah amazing city dedi. Gidip gitmediğini sorduğumda hiç gitmedim dedi.
Tabii yıl 2008, TR'de ne bomba patlıyor ne turistlere saldırı var! MHP-DSP hükümeti PKK terörünü bitirmiş halde olduğundan iktidarın işi kolaydı o dönem, İŞİD de daha yoktu, sadece El Kaide o da sadece ABD hedeflerine saldırıyordu. Benim vize alacağım gün konsolosluğa saldırmıştı ya. Fakat El Kaide Türk sivillere saldırmıyordu, sadece ABD ve İsrail hedefteydi.
Ve o sırada Türkiye gerek Rusların gerekse Japon-Korelilerin gözde ziyaret mekanıydı. İstanbul ise kültür turizminden çok kazanıyordu.
İşte ben de hemen İstanbul'u övmeye başladım. Benim İngilizcem o kadar iyi olmasa da çata pat konuşabiliyordum, İstanbul'un büyülü ve esrarengiz bir şehir olduğunu söyledim. Bağdat'ın artık masallarda kaldığını, bir harbe olduğunu ama İstanbul'un halen o masal şehri olduğunu söyledim. İçinden deniz geçen şehir dedim. Ayrıca son zamanlarda pek çok yüksek bütçeli filmin de İstanbul'da çekildiğini söyledim. İki James Bond filminin İstanbul'da çekildiğini ekledim: Sean Connery'nin efsanevi filmi Rusya'dan Sevgilerle 1963'ten bahsettim. En iyi James Bond filmlerinden biri sayılır o film. Ve Yerebatan Sarnıcında, Ayasofya'da çok güzel sahneleri vardır. Yerebatan SArnıcından bahsettim. Küçükken bir kere gitmiştim. Sonra 2013'de İspanyol arkadaşım ziyaretime gelince tekrar gittim. Yerebatan Sarnıcının yer altındaki mistik bir göl gibi olduğundan bahsedince baktım ki Bruce dahil herkes beni can kulağıyla dinliyor. Eh abartma sanatında ağzım iyi laf yapar. Yalnız İngilizcem yetersizdi o yüzden ben Türkçe söyledim Can tercüme etmeye başladı. Yerebatan ve dünyanın en efsanevi kubbesi Ayasofya'yı anlattım, üniversitede iken gitmiştim zaten, iyi biliyorum, Sultanahmet'ten ve tabii ki Kapalı Çarşıdan bahsettim. Adamlar ve tabii hiç TR'ye gelmemiş olan Can çok etkilendi. Sonra Pierce Brosnan'ın da oynadığı Dünya Yetmezden (1999) bahsettim ve Leandre Kulesi'nin kesinlikle görülmesi gerektiğini söyledim. O sırada yıl 2008 olduğu için Skyfall isimli son James Bond filmi daha plan aşamasında bile değildi. Yıl 2012'de çekildi. Ayrıca antik Efes kentinden ve Hz Meryem'in mezarından, ilk Hristiyan şehir olan Antakya'dan ve Peri Bacalarından bahsettim. Yaklaşık 10 dk konuştum ve ilgiyle dinlediler beni. Daha doğrusu tercümeyi yapan Can'ı. Nihayet sustum çünkü çok konuşmaktan gırtlağım kurumuştu, bende laranjit var, çok konuşunca öksürük geliyor ve öksürük krizine tutuldum ne yazık ki, sarsıla sarsıla öksürmeye başlayınca tuvalete gitmek zorunda kaldım. Ne büyük talihsizlik değil mi?
Tuvaletten döndüğümde Can masadan kalkmıştı, barda beni bekliyordu, canım sıkkın vaziyette yanına gittim, keşke otursaydın dedim ama yeterince oturduk abi dedi, sen kalkınca ben de işle ilgili bir kaç cümle konuşup kalktım, muhabbetin iyisi kısa olandır ya dedi. Biz bir müddet daha barda durduk ki Bruce ve ekibi kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜ
HumorININININNNNN! Kore Mahallesi'ndeki Türk isimli anı kitabıma kaldığım yerden devam ediyorum arkadaşlar! Yeni başlayan arkadaşlara önce 1. kitabı okumalarını tavsiye ederim. Bu ikinci kitap. Ne yazık ki Wattpad'in azizliği yüzünden 1. kitaba bölüm ekl...