Untitled Part 124

20 6 0
                                    

Long Beach de Los Angeles'in limanıdır. Bütün limanlar gibi suyu pis olduğundan denize girilmez ancak kıyısındaki çimlerde çok güzel piknik yapılır ve Rus denizaltısı ile Okyanusta tek başına bulunmuş Hayalet Aşk Gemisi RMS Queen Marry kruvazörü vardır. Maalesef bilet fiyatları aşırı yüksek olduğundan ben hiç içine girmedim. Bir gün turist olarak gidersem ABD'ye (çalışma amacıyla gittiğinde sağda solda fazla para harcamak bir müddet sonra insana koyuyor, ev kirası, yeme içme, elektrik su doğalgaz, gezme derken aylık masrafım 2 bin dolardı. Kazancım ise bin doların altıydı yani hep bin dolar aylık cepten gidiyordu. İlk 6 ayın sonunda sırf 850 dolarlık kira düşsün diye Koreatown'dan (tabii ki başka sebepler daha baskındı) ayrılmıştım ama daha ucuz yerler çok tehlikeliydi. Mesela 3 sokak ötede 450 dolara daire buldum, çok sevindim ama gidip görünce vazgeçtim, binanın her yeri jiletli dikenli tel kaplıydı, her yer kameraydı, sokaktaki duvarlarda burada Komşuluk Patrol&Gözetleme var, uyuşturucu satmak yasaktır yazıyordu. Bir yerde duvarda böyle yazıyorsa orası çetelerin mekanı demektir. E ben geceyarısı bile yürüyerek eve gelen adamım, tekinsiz mahallede deşilmenin- kurşunlanmanın gereği yoktur. Bu yüzden 50 dolar ucuza Hollywood'a taşındım tabii elektrik su doğal gaz bu sefer kiraya dahil değildi, 150 dolar aylıkları vardı. Bana daha yükseğe patlamıştı Hollywood'da oturmak ama değerdi tabii. Tabii bu yüzden bir sürü geziden feragat ettim, arkadaşlarla Japonya ve San FRansisco'ya gidecektim, maşalllah okul yönetimi öğrencileri kazıklamak için fiyatları 600 dolar mertebesine çıkartınca (okul düzenliyordu), ayrıca kurs ücretlerine- kitap ücretlerine de zam gelince (kriz vardı ve yabancı ülkeden gelen öğrencileri söğüşlemek için bin takla atıyorlardı), bir de üstüne benim patron ücretimi aylık vereceğine 100 dolar  50 dolar gibi sadaka şeklinde vermeye başlayınca bütçeyi çok kıstım. O sırada dolar 1,6 TL filan olduğundan benim kirada olan daireden gelen para ile birikmişlerim sayesinde idare ediyordum. Aslında bir kaç kişiyle geniş bir eve çıkmak gerekirdi, nitekim benim kankalar Doğu Hollywood'da sapa bir yerde 2 katlı bir villa kiralamışlar hem de havuzlu, her odada bir kız bir erkek (sevgili tabiki) yatınca ve 6 odada 12 kişi kalınca 1200 dolar kira olmuş kişi başı 100 dolar. Süperdi ama hepsi ucuz olan bir otomobil aldıklarından gerçekten uzak olan o villada yaşamak sorun olmuyordu. Ben ise TR'de bile araba kullanma özürlüydüm. İlk aldığım sıfır Hyundai'nin üzerine 7 ay sonra TIR düşüp pert olduğunda daha motoru açılmamıştı 400 km filandı, sonraki ikinci el Opel'le de 800 kem yol yapmıştım. Ben araba kullanmayı sevmem, biri kullansın ben çevreyi izleyeyim modunda biriyim. Bu yüzden ABD'de ilk 6 ay araç almadım çünkü ev ile kurs arası yürüme mesafesi 5 dk idi, takılacağım her yere metro vardı ve o sırada metro benim gibi kaçak yolcular için ücretsizdi, çünkü halk metro kullanmaya alışsın diye turnike filan koymamıştı belediye. Los Angeles'de araba almak dert değildi 1000 dolara bilemedin 2000 dolara araç alırdın da bir şey olsa dönerken onu satmak çok zor oluyordu, hele pahallı bir araç alırsan, nitekim ben bir 7500 dolara bir manda kasa Mercedes ile 4500 dolara Ford Mustang arasında kararsız kalmıştım, Hatta 12 bin dolara Porsche biel almayı düşündüm. Ama beni durduran iki şey oldu, 1- Ülke krizde, param biterse TR'ye dönmek zorunda kalırım ve 4 bine aldığım aracı bin dolara bile zor satabilirim. Çünkü özellikle Japon kızların eve dönerken satmaya kalktıkları Toyotolar ellerinde kalıyordu, 7 bin dolar istedikleri (kriz öncesi o fiyata almışlar) Toyotoları (Japon arabaları çok pahallıydı artık çünkü az benzin yakıyordu, kimse ABD yapımı çok tüketen spor otomobil istemiyordu. ) son gün  bin dolara elden çıkarttıklarını duymuştum. Valla ben kalp krizi geçirirdim arabamı o kadar ucuza satsam. TR'ye getirmek ise çok pahaalıydı, mesela 4500 dolara alacağım Mustang'ı TR'Ye getirmek için gemiye yükleteceğim ve TR'de de bir sürü vergi ödeyeceğim. Her ay ya da 6 ayda bir gümrükten geçirmek zorundayım çünkü yabancı plaka olacak, yok TR plaka almaya kalksam ödeyeceğim vergi beni oyacak. Evet o Mustang'ı TR'de iyi fiyata satardım ama önce çok masraf yapmak zorunda kalırdım. BEnim o masrafı karşılayacak gücüm yoktu.

Arabayı da herhalde bırakıp dönecek değildim, gerçi sonra koca evi olduğu gibi bırakıp döndüm hala içime çökmüştür onun acısı ama ne yapalım kriz böyle bir şey. 

İkinci sebep ise aracın fiyatıı geçen trafik cezaları ve otopark ücretiydi. Her iki evimi de otopark slotu olmadan tuttuğum için ucuza tutmuştum. Normalde Kore Mahallesindeki ev 1200 dolardı, aracım olmadığı için 700 dolara düşmüşlerdi ancak 6 ay oturacağım deyince önce 900 dolar fiyat çekmişler ben tam gidecekken de 50 dolar indirmişlerdi. O sırada acilen eve çıkmak zorunda olduğumdan ve 1 haftadır ev aradığımdan çar naçar kabul etmiştim.

Hollywod'daki ev ise daha garipti, Car Slotlu fiyatı 2 bin dolar, araçsız 800 dolardı, Üstelik de her iki evin de devasa otoparkı vardı ha! Hollywood'daki evin otoparkında sadece 2 araba vardı, biri Ermeni bir taksi şöförüne aitti, beni son gün o götürmüştü havaalaına, diğeri de apartman yöneticisinin hiç kullanmadığı, kendisinden araç park fiyatı alınmadığı için ve Rusya'dan geldiğinden bir tane Amerikan arabam olsun diye almış olduğu eski bir Cadillac'tı. Koca otopark boştu, millet otomobil almayıp ucuza evde oturmayı tercih ediyordu. şimdi diyebilirsiniz ki la bu firma salak mı madem kriz var, mesela 2 bin dolar çekmesin 1000 dolar çeksin hiç olmazsa fazladan 200 dolar ceplerine girsin! Aslında Hollywood'daki evin sahibi Yahudilerdi, bilirsiniz onlar ne anasının gözüdür, hiç düşünmemiş olurlar mıydı bunu? Ama çözememiştim olayı! Galiba otoparkı boş tutmayı tercih ediyorlardı. Hani bir yerde çok değerli bir arsan olur ya, bir sürü müteahhit onu ister sen satmazsın, değerlensin diye beklersin, en sonunda sana yar olmaz sen ölürsün ama çocukların orayı miras diye sattıklarında milyoner olur. Sen sürünmüşsündür bu pintilik yüzünden ama evlatların milyoner olur, parayı har vurup harman savurur. Öyle bir şey diye düşündüm! Otoparklı fiyat 2000 dolar ağa, yersen! Yemezsen metroya bin laynn! 

İşte bu yüzden araba almadım ve bu yüzden de ucuz eve çıkmadım. Ayrıca ben dağ başındaki evi napayım yahu! Daha ABD'ye ayak basışımın ilk haftasında Hollywood'a gelmiştim ve oraya aşık olmuştum, demek ki içime o kadar dert olmuş ki her ne pahasına olursa olsun orada oturmaya karar vermişim, bu yüzen de büyük ihtiyaç olan arabadan vazgeçmişim. Şahsen arabasız olmanın sadece toplamda 5 kere filan eksikliğini hissettim. Onun dışında toplu taşıma ya da arkadaşların otomobilleri sağolsundu

KORE MAHALLESİ'NDEKİ TÜRK'ÜN DÖNÜŞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin